TÜM SORULAR

Soru

Gülsüm B.   30-05-2024   158

Hocam Araf suresinin 171. ayetinde Sinadaki dağın yerinden sökülüp Yahudilerin üstüne kaldırılarak havada tutulduğu anlatımı bulunmaktadır. Böyle bir olay tarihte gerçekten olmuş mudur ? Olmuş ise bu Allah'ın bir mucizesi midir ? Bu olayın nasıl ve neden olduğunu açıklar mısınız ! Şimdiden teşekkürler.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      31-05-2024  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun !

Kur'anımız,  önceki  Yahudi  ve  Hristiyan  dini  Kitaplarında  daha  sonraları  insan  eliyle  saptırılarak  mucizevi  ve  mitolojik  olaylarla  oluşturulmuş  yanlış  inançlarını,  özellikle  tekrar  ele  alarak  düzeltme  ve  doğruları  o  topluma  tekrar  aktarma  amacı  ile  eski  yaşanmış  kıssalara  bizim  de  ders  almamız  ve  bilgi  sahibi  olmamız  için  yer  vermektedir.  Bu  anlatımlarda  da  özellikle  o  dönemdeki  Arap  toplumunun  kültürüne  ve  dil  kalıplarına  göre  deyimleri  ve  bazen  de  mecazi  ifadeleri  kullanmaktadır. Maalesef  ilk  dönemlerde  meal  çevirisi  için  sahip  olunması  gerek  bütün  yeteneklerden  ve  bilgilerden  uzak  olan  müfessirler,  o  dönemde  mucize  ve  mitolojik  anlatımlarla  dolu  ellerinde  bulunan  Yahudi  ve  Hristiyan  kaynaklarının  etkisinden  kurtulamamışlar,  kendi  yetersiz  veya   özel  çıkarlarına  göre  meal  çevirilerinde  ama  hata  ile  veya  ama  bilinçli  olarak  yanlış  aktarımlara  yönelebilmişlerdir.  Maalesef  bugün  de  Diyanet  çevirileri  de  dahil  zamanımızın  müfessirlerinin  de  büyük  çoğunluğu  kendileri  ciddi  bir  çaba  harcamadan  Allah'ın  yaratma  kanunlarını  düşünmeden,  böyle  bir  saçmalık  olmaz  diyemeden,  birçok  ayrıntıda  ve  kavramda  olduğu  gibi  sizin  de  dile  getirdiğiniz  ayette   mucize  inancının  peşine  düşerek  bu  yanlış  kabullerin  peşinden  gitmişlerdir.

Bu  bağlamda  sizin  de  haklı  olarak  soru  şeklinde  dikkat  çektiğiniz   Araf  Sûresinin  171. ayetinin  ülkemizdeki  bir  çok  müfessirin  yaptığı  meal  çevirilerine  bakacak  olursak :

Diyanet  Vakfı  Meali  :  Tur  dağını  gölgelik  gibi  onların  üzerine  yükseltmiştik. Onlar  tepelerine   düşeceğini  sanmışlardı.

Elmalılı  Hamdi  Yazır  Meali  :  Hani  Biz  o  dağı  gölgelik  gibi  tepelerine  çekmiştik.  De  üzerlerine  düşüyor  zannettikleri  bir  halde…..

Bayraktar  Bayraklı  Meali  :  Dağı  İsrailoğullarının  tepesine  bir  gölgelik  gibi  çekmiştik  de  onu  üzerlerine  düşüyor  sanmışlardı.

Abdülbâki  Gölpınarlı  Meali  :  Hani  Biz  dağı  adeta  bir  gölgelik  gibi  çekmiş,  üstlerine  doğru   yükseltmiştik  de  neredeyse  üstlerine  düşecek  sanmışlardı.

Ahmet  Varol  Meali  :  Dağı,  onların  üzerlerine  doğru  adeta  bir  gölgelik  gibi  yükseltmiştik  de  onun  başlarına  düşeceğini  sanmışlardı.

Ali  Bulaç  Meali  :  Bir  zamanlar  dağı,  sanki  bir  gölgelikmiş  gibi  üstlerine  yükseltmiştik.

Şeklinde  gerçekten  de  Sina’daki  Tur  dağının  yerinden  koparılıp  Yahudilerin,  onların  üzerine  çıkarıldığı,  havada  tutulduğu  anlamlarına  yönelik  mucizevi  bir  olay  gibi   sunmuşlardır. Oysa  bizim  üzerinde  yaşadığımız  Dünya  üzerindeki  bütün  oluşumlar,  içinde  bulunduğumuz  Evren,  gördüğümüz  bütün  varlıklar,  hepsi  zaten  Allah’ın  yaratmalarıdır,  mucizeleridir. Bütün  olaylar  ve  yaratılmalar  da  Allah’ın  kanunları  ile  yürümektedir. Yüce  Rabbimiz  Allah  da  Kendi  koyduğu  kanunları  asla  bozarak  doğa  üstü  bir  oluşumu  ders  olsun  diye  göstermez.  Dolayısıyla  Yüce  Rabbimizin  bize  mucize  göstermeye,  anlatmaya  ihtiyacı  da  yoktur.  Kur’anımızda  da  mucize,  masal,  hurafe  ve  doğa  üstü  olaylar  anlatılmaz. Mecrasından  saptırılmadığı  takdirde  her  anlatılanın  Arap  dil  kuralları  çerçevesinde  gerçek  hayattan  karşılıkları  vardır. Bu  ayette  de  eğer  ayetin  orijinal  lafzına  ve  Arap  dil  kuralları  anlatım  tekniklerine,  söz  konusu  Yahudilerin  o  dönemdeki  konumları  da  göz  önünde  bulundurularak  dikkat  edilecek  olursa,  gerçekten  Tur  dağının  Yahudilerin  üzerine  kaldırıldığı  gibi  bir  olay  anlatılmamaktadır.  Böyle  bir  olay  Allah’ın  yaratma  ve  oluşturma  kanunlarına  da  aykırıdır.  Allah’ı  yeterince  tanımamaktır.

İşin  gerçeği  Musa  Peygamberin  vahiy  alması  için  Allah’ın  huzuruna  Tur  dağına  çıkması   esnasında  meydana  gelen  doğal  afet  diyebileceğimiz  olaylar  iken  “  Dağın  reddiyeci  ve  nankör  Yahudilerin  başı  üzerinde  tutulduğu  gibi  yanlış  bilinen  bir  olay  yoktur.  Ama  maalesef  masal  ve  mucize  peşinde  koşan  bizim  anlı  şanlı  Ulemamız,  Diyanet  çevirileri  de  dahil  birçok  mealde  bu  ayetin  çevirilerinde  olayı  ve  zamanını  tam  ve  tarihi  gerçeği  ile  tahlil  edememiş  olduklarından  "  Dağı  onların  üstüne  kaldırmıştık "  şeklinde  meallendirmiş  ve  gerçek  dışı  bir  algı  oluşturmuşlardır.  Sizin  söz  konusu  olarak  dikkat  çektiğiniz  Araf  Sûresinin  ayetine  bakacak  olursak ;

ARAF  171  :  Veizne  tagnel  cebele  fevkâhum  keennehû  zulletûn  ve  zannû  innehû  veakiun  bihim  huzûmâ  ateynâkum  bikuvvetin  vezkûrû  mâfihi  leallekûm  tettekûn

ARAF  171  :   Hani  bir  zamanlar,  o  dağ  gölgelik /  şemsiye  gibi  üzerlerine  çökmüş  iken /  Dağ  üzerlerine  yıkılacak  diye  zannederek / Dağ  gibi  sorunlarla  yaşayıp  duracaklarına  inanmışlarken  Biz,  cebele  fevkâhum  / onların  üst’ünü /  en  seçkinlerini  o  dağa  çekmiştik. / yükseltmiştik / Biz  o  dağ  gibi  sorunlarını  silkip  atmıştık. Sakınabilmeniz  /  Allah’ın  koruması  altında  olmanız  için  size   verdiğimizi  /  Allah’ın  vahyini  kuvvetle  tutun  ve  içindekini  hatırınızdan  çıkarmayın ! “  ifadeleriyle  aslında  İsrailoğullarının  yaşamından  başka  bir  kesite  değinilmektedir.

Araf  Sûresinin  birçok  ayetinde  İsrailoğullarının / Yahudilerin  birçok  kez  Allah’a  söz  verdikleri  halde  çok  değişik  örneklerle  nankörlük  ederek  sözlerinden  döndükleri,  159.  ayetten  de  başlayarak  171.  ayete  gelinceye  kadar  tekrar  oluşturulan  paragraf  bütünlüğünde  de  yine  İsrailoğullarının  Allah’ın  vahyine  uymayarak  içine  düştükleri  yanlışlıkları,  peygamberimizin  zamanında  Medine’de  yaşayan  Yahudilere  hatırlatılmakta,  171.  ayette  de  aslında  “  dağın  onların  üstüne  kaldırıldığı  “ değil  de  onların  üst’ü,  seçkini  olarak  aralarından  seçilerek  terfi  ettirilen  Musa’nın  Tur  dağına  çıkartıldığı  ve  elçi  yapılarak  görevlendirildiği /  yükseltildiği  ve  onunla  da  Yahudi  kavminin  Firavunun  zulmünden  kurtarıldığı  olayların  kesiti  anlatılmaktadır.

Ayetin  söz  konusu  edildiği  dönemde  Musa’nın  kavmi  olan  Yahudiler  Mısır’da  Firavun  tarafından  ağır  işlerde  çalıştırılmakta,  insan  yerine  konulmamakta,  yarınlarının  nasıl  olacağını  bilmeyen  köleler  olarak  kullanılmaktadırlar. Böyle  dağ  gibi  sorunlarla  uğraşmakta  olan  Yahudilerin  arasından  Musa,  Tur  dağına  çıkarılmış,  elçi  olarak  seçilmiş  ve  yükseltilmiş,  böylece  Firavunun  zulmüne  karşı  mücadele  edebilme  olanağı  ortaya  çıkmıştır.  Bu  ayette  de  İsrail  oğullarının  karşılaştığı  anlatılan  olaylar,  Kur’anın  indiği  dönemde  Medine’de  yaşayan  İsrail  oğulları  arasında  da  bilinmekte  ve  zaten  dilden  dile  dolaşa  gelmektedir.

İsrailoğulları  ile  ilgili  bu  olaylar,  birçok  ayette  yer  aldığı  gibi,  Nisa  Sûresinin  154 – 158  ayetlerinde  de  benzer  anlatımlarla  yer  almaktadır.  İsrailoğullarının  Mısır’daki  yaşamlarında  üzerlerine  dağlar  gibi  sıkıntıların  geldiği  Maide  20 – 25.  ve  Bakara  61 - 63.  ayetlerinde  de “  Hani  bir  zamanlar  Biz,  sizden “  Sakınmanız / Allah’ın  koruması  altına  girmeniz  için  verdiğimiz  şeyi  kuvvetle  tutun  ve  içindekileri  hatırınızdan  çıkarmayın. “  diye  sağlam  bir  söz  almıştık  ve  sizin  üst’ünüzü  /  seçkininiz  Musa’yı Tur’a /  Dağa  yükseltmiştik / çıkarmıştık. /  En  kutlu  elçilik  makamına  yükseltmiştik. “  denilmektedir.

Bu  ayetlerle  ilgili  olarak  genellikle  birçok  çeviri  meallerinde  “  Dağı  onların  üzerlerine  kaldırdık “  diye  yanlış  ve  mucizevi  olarak  çevrilmektedir.  Oysa  Dağın  reddiyeci  Yahudilerin  başının  üzerinde  tutulduğu  iddialarına  gelince !  bu  iddia  aslında  Allah’ın  kanunlarına /  Sünnetullaha  aykırıdır.  Ayetin  orijinalinde  yer  alan  “ zann “  sözcüğü  burada  yakîn  /  kesin  bilgi  anlamında  kullanılmıştır. “  fevk “  sözcüğü  ise  “ Dun,  alt  “  sözcüğünün  karşılığı  olan  “  üst  “  edatı  olduğu  gibi,  şeref,  fazilet  açısından  başkasının  üstüne  çıkma  anlamındaki  “  fake “  fiilinin  mastarıdır.  Ayrıca  “  fevk  “  sözcüğü  genellikle  manevi  üstünlük  için  de  kullanılmaktadır. Bu  bakımdan  ayette  sözü  edilen  ise  “ onların  üstüne “  değil  de  “  onların  üst’ü “  diye  kastedilen  de  Sina’da  Tur  dağına  çıkarılan  Musa  Peygamberdir.  Böylece  de  aslında  burada  Musa  Peygambere  Tur  dağında  Tevrat’ın  vahyedilmesi  sırasında  meydana  gelen  yer  sarsıntısı,  yıldırım,  şimşek  gibi  doğa  olaylarına  da  atıfta  bulunulmaktadır. İsrailoğullarının  yaşadığı  ve  gördüğü  bu  olay,  Kur’anın  indirildiği  bu  dönemde  zaten  İsrailoğulları  arasında  bilinen  ve  dilden  dile  söylenip  gelen  bir  olaydır.  Yahudi  kaynaklarından  Çıkış  19. Bölümünde  de “  Musa  halkın  Tanrı’yla  görüşmek  üzere  ordugâhtan  çıkmasına  öncülük  etti.  Dağın  eteğinde  durdular.  Sina  dağının  her  yanından  duman  tütüyordu.  Çünkü  Rabb  dağın  üstüne  ateş  içinde  inmişti. Dağdan  ocak  dumanı  gibi  duman  çıkıyor,  bütün  dağ  şiddetle  sarsılıyordu. “  ifadeleriyle  de  yer  almaktadır.

İşin  gerçeği  Musa  Peygamberin  vahiy  alması  esnasında  meydana  gelen  doğal  afet  diyebileceğimiz  olaylar  iken  “  Dağın  reddiyeci  Yahudilerin  başı  üzerinde  tutulduğu  gibi  yanlış  bilinen  bir  olay  yoktur.  Ama  maalesef  masal  ve  mucize  peşinde  koşan  bizim  anlı  şanlı  ulemamız,  Diyanet  çevirileri  de  dahil  birçok  mealde  bu  ayetin  çevirilerinde  gerekli  araştırma  ve  çabayı  gösterememiş,  ayetteki  sözcükleri  doğru  olarak  tahlil  edememiş,  dil  ve  anlatım  tekniklerini  doğru  olarak  kullanamamış,  Allah’ın  oluşturma  ve  yaratma  kanunlarını  göz ardı  etmiş,  "  Dağı  onların  üstüne  kaldırmıştık "  şeklinde  meallendirmiş  ve  Allah’ın  oluşturma  ve  yönetme  kanunlarına  da  aykırı  olarak  gerçek  dışı  bir  algı  oluşturmuşlardır. Halbuki  bu  ayetlerle  mucizevi   ve  hurafe  olan  olaylar  değil,  Allah'a  ve  Musa  peygambere  söz  verdikleri  halde  sürekli  sözlerinden  dönen  Yahudilere  ve  bu  olaya  ait  uyarılara   değinilmekte,  konulara  detaylandırılarak  açıklık  getirilmekte  ve  Yahudiler  tarafından  yanlış  bilinen  olayların  gerçeği  Peygamberimizin  zamanında  Medine’de  yaşayan  Yahudilere,  atalarının  yanlışlıkları  hatırlatılarak  bizlere  de  öğüt  olsun  diye  anlatılmaktadır. Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !....

 

 

 

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET