Anem RÜYASINDA beni ve kardeşimi cin çarptığını görüyor sonra anem dua okuyor bizde okuma okuma diyip kafamızı duvarlara vuruyoruz rüyada ondan sonrasını hatırlamıyor
Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Annenizin Cinn çarpması ile ilgili rüyasına binaen bir ileti göndermişsiniz. Ama ortada dinimiz ve inancımız adına herhangi bir soru ifadeniz bulunmamaktadır. Rüyalar, psikolojik olarak bilinç altı bilgi, yaşanmışlık ve inançların bir tezahürü olduğundan, aslında gelecekteki hayatla da hiç bir ilgisi bulunmadığından bizim ilgi ve çalışma alanımıza girmemektedir. Ama biz yine de iletinizde Cinn kavramı yer aldığından ve Müslüman toplumlarında çok yanlış algılarla bilinmekte olduğundan dolayı size Cinn konusu hakkında kısaca açıklamalarda bulunmaya çalışalım.
Genel olarak Müslüman toplumlarının halk kültüründe ulema, hoca ve bazı ilâhiyatçıların bir takım saptırma ve yanlış yönlendirmelerinden dolayı, Kur’anı Kerim’de Cinn Sûresinin ve Cinnin yer aldığı ayetlerin bulunmasından ve aktarılanlardan dolayı, hacmi ve kütlesi olmayan, insan boyutundan farklı boyutta yaşayan görünmeyen varlıklar olarak Cinlerin kesinlikle var olduğuna inanılır. Cinn erkek, peri de kadın olarak düşünülür. Cinnlerin de dişili erkekli yaşadığı, doğup büyüdüğü, ürediği, inançları ve idealleri olduğuna ve öldüklerine inanılır. Kişilerin halisinasyonlarına göre, cinler kısa boy, dikine göz bebeği, seri hareket, kanatlı, çift baş, yılan kafa, kılıktan kılığa girebilme, korkutmak için büyü ile insanlara zaman zaman görünebilme, insanların içine girebilme gibi özelliklerle ifade edilirler. İnançlara göre, Cinnler de insanlar gibi yemek yemekte, içmekte, insanın yaptığı her şeyi yapmakta, dünyada bizimle iç içe yaşamakta, grupları, kabileleri bulunmakta, kimileri evlerin banyolarında, samanlıklarda, helalarda çöplüklerde yaşamaktadır. Kemiklerle, tezek ve yemek artıkları ile beslenmektedirler. Gerçekte böyle bir şey olmadığı halde Cin çarpması ile insanlarda, hareket bozukluğu, rahat yürüyememe, vücutta dengesizlik, konuşma bozukluğu, sara nöbetleri oluştuğuna inanılır.
Cinn inancı insanın var olup, bilinçlenmesinden bu yana her toplumda, her dönemde “ şeytan, iblis, melek “ kavramları gibi değişik anlamlar ve hikâyelerle insanların yaşamları içerisinde çok yanlış bilgilerle yer almıştır. Bütün dinlerde önemli bir yer tutmuştur. Halk kültüründe edindiği yerle, bu gün de ilkel toplumların vehim ve kuruntularına dayalı inançlarının etkisinden kurtulabilinmiş değildir. Bugün de hala bu inançlar, ilkel ve yanlış olarak devam etmekte ve daha da kötüsü dinimize fatura edilmektedir. Bazı kurnazlar da uydurdukları bir kaç Arapça sözcük ve yazı ile Cinn çıkardığını iddia ederek mütedeyyin insanların parasını alıp, Cinn olup kendisi çarpmaktadır.
Pek çok yanlış ve gerçek dışı Cinn inancı, daha çocukluğumuzun masalları ile “ İn misin cin misin ? “ ifadesiyle hayatımıza sokulmakta, zaman zaman da birden bire ortaya çıkan kişilere, karanlıkta peşimizden gelen bir kediye veya tanımadığımız bir kişiye yöneltilen soru olarak kullanılmaktadır. Kötü davranışlardan ve yaramazlıklardan uzaklaştırılabilmek için karanlıkta, mezarlıkta, izve, loş ve pis yerlerde yürümek, çöplükte dolaşmak, yağmurda akan pis sulara basmak, gece tırnak kesilmesi, karanlıkta olur olmaz yerlere tükürülmesi, kemiklerin taharet için kullanılması, gibi daha pek çok davranışta “ cin çarpar “ korkutması yapılmaktadır.
Cinni herkes merak eder ama hiç kimsenin de halk kültüründe söylenenlerden başka bir bilgisi yoktur. Aslında hiç kimse de Cinni görmemiştir. Bunun nedeni Kur’anın bizzat anlaşılmak üzere okunmaması ve Cinnin, adının bile anılmasından korkulması ve adının yerine de halk arasında “ üç harfliler “ deyiminin kullanılır hale gelmesidir. Kur’anda Cinn Sûresinin bulunması pek çok ayette de “ İns ü cinn “ deyiminin yer almasından dolayı bazı İlâhiyatçılar, Cinn vardır, Cinnin varlığına inanmayanlar küfre girer diye de korku üzerine korku eklemektedir. Bazıları da Cinn hikâyelerini, hadislerini, rivayetlerini büyük bir heyecanla dramatize ederek cahil insanlara bir güzel anlatmaktadır. Gerçekte halk kültüründe inanıldığı gibi, görünmeyen ve ontolojik bir varlık olarak Cinn diye bir şey yoktur, ama Kur’anımızda Cinn Sûresi bulunmakta ve bir çok konuda Cinn kavramından söz edilmektedir. Sitemizde “ İn misin, Cinn misin “ başlıklı makalemizde bu konuda Cinnin ne olduğu ve gerçek kavramlarıyla çok ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz.
Kur’an ayetlerine baktığımız zaman, Cinn sözcüğü melekler / görünmeyen ve enerji türleri olan doğa güçleri için, insanın içinde bulunan olumsuz ve kötü duyguları olan / iblis için, tanınmayan, kimlikleri bilinmeyen yabancı kişiler için, görünmeyen mikrop, elektrik, ışın, radyasyon, casuslar, gibi çok kapsamlı ve çeşitli anlamlara yönelik olarak kullanılmıştır. Oysa Kur'anın tanımlamalarına göre uzakta bir inşaatta çalıştıklarını gördüğümüz, tanımadığımız işçiler de bizim için Cinndir. Nereden geldiğini, ismini bilmediğimiz, tanışmadığımız yabancı kimseler de bizim için Cinndir. Herhangi bir binada yan odada seslerini duyduğumuz tanımadığımız insanlar da bizim için Cinndir. Dolayısıyla duyu organlarımızla tam olarak algılayamadığımız, bilmediğimiz her şey de bizim için Cinndir.
Halk kültüründe yerleşmiş olan bu yanlış inanç ve kavramlara binaen bir çok ilâhiyatçının da uydurulmuş rivayetlere dayandırarak yanlış olduğu halde içerisinde Cinn sözcüğünün bulunmasından dolayı “ Nas “ Sûresinin okunmasını önermekte olduğunu görmekteyiz..
NAS 1 – 6 : De ki : “ Cinlerden / gözükmeyen, bilinmeyen, tanınmayan varlıklardan, insten / bilinen varlıklardan hepsinden, insanların akıllarında kötülük fısıldayan vesveseden, sinsi düşmanın kötü fısıltılarının kötülüğünden, insanların ilâhına, insanların hükümdarına ve insanların Rabbine sığınırım. “
Oysa bu ayet içerisinde yer alan Cinn sözcüğü, bizim bilmediğimiz, tanımadığımız, görmediğimiz varlıklar, her türlü yaratıklardır. Bunların hiç birisi de insanı çarpmaz, ancak beklenmeyen çok değişik kötülüklerde bulunabilirler. Her türlü kötülükten korunmak için anlamı bilinmeden sadece Kur'an ayetlerinin veya " Nas " Sûresinin Arapça okunmasının hiç bir yararı olmaz. Nas Sûresinin işlevinin, bütünlük içerisindeki bütün anlamlarının ve mesajının kavranabilmesi için, içindeki Rabb, İlâh, Cinn, insan, vesvas, hannas, melik, vennas, gibi her bir kavramın doğru olarak öğrenilmesi gerekir. Öte yandan ayetler içerisinde belirtilen bütün bu kötülüklerden de korunabilmek için öncelikle Rabbimizin bize gönderdiği Kur'anın anlaşılarak okunması, asıl olan Kur'an öğütleri çerçevesinde her atılacak adımda da bilinçli ve dikkatli olunması, ayetlerin uyarısı doğrultusunda davranılması gerekmektedir. Allah’ın selamı, rahmeti ve Kur’an ayetlerinin doğruları sizinle olsun !....