TÜM SORULAR

Soru

Veysel A.   27-02-2022   457

Kuranın kelime hatta harf düzeyinde eklenti yapılmamış birebir çeviri yapılmışı var mi? Ya da yapabilecek yetkin, liyakatli var mi? Yorumlarınız kurandaki gerçek doğruyu öğrenmek isteyenler için anahtar rolünde değerlendirileceğini düşümıyorum. Sevgilerimle.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      27-02-2022  

Değerli  Kardeşim !  Allah'ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun !

Kur'an  çevirilerinin,  sözcük,  harf  düzeyinde  eklentili  olup  olmadığı  şüphenizin  yer  aldığı  ifadelerle  hem  bir  soru  oluşturmuşsunuz,  hem  de  peşin  peşin  bizim  açıklamalarımızın  gerçeğe  ulaştıracak  anahtar  olamayacağına  dair  yargınızı  vermişsiniz. Bu  yargınızı  da  herhangi  bir  somut  nedene  de  dayandırmamışsınız. Eğer  sizin  elinizde  sizi  Kur'an  gerçeğine  götürecek  böyle  bir  anahtar  çeviri  varsa,  bize  de  söyleyin  de  biz  de  ondan  yararlanalım. Bu  durumda  siz  bize  Kur'anın  yapısını,  Arap  dil  kurallarını  ayrıntılarıyla  zaman  ve  emek  ayırarak  açıklama  yapma  zeminini  oluşturmamışsınız  ki !  Size  neden  yardımcı  olmaya  çalışalım. Size  neyi  anlatalım,  biz  hiç  kimseye  sitemizdeki  çalışmalarımızı  savunmak  zorunda  değiliz,  zaten  hepsini  de  doğrudan  doğruya  Kur'an  ayetleriyle  okuyucunun  önüne  koymaktayız. Siz  ve  bütün  insanlar  da   inançlarında  özgürdürler,  ama  inançlarını  da,  görüş  ve  düşüncelerini  de  bir  bilgi  temelinde  oluşturmak  zorundadırlar. Bizden  de  size  sevgiler !

Yanıtlar

Veysel A.      27-02-2022  

Sayın ÇELİK "Düşünüyorum" diye yazmak istemiştim aslında ama acayip kelime çıkınca sizi de yanlış yönlendirmiş oldu bu yanlış yazım. Yazdiklarinizin tam tersine, değindiğiniz konuları beğeniyle okuduğumdan, hatta bazı başlıklarınızın içeriğini gün boyu ilgiyle okuyup da beğendiğimden yakın dostlarımla paylaştım bile. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün eserlerinden sonra "gerçek kaynağı kaybettik" üzüntüsünü yaşarken size rastlamamla yine zamanımız bilgileriyle harmanlanmış din öğreti sanatına kavuşma şansımız hala varmış dedim mutlulukla. Farazi, felsefi ve bilimsel değinişleriniz harika. Yaşam profilim yazar-çizerleri yıkıcı eleştiriye hiç müsait değildir. Kaldı ki sizin zengin kelimeli cümleleriniz bizim gibileri mutlu ediyor. Bu arada; Bazı paragraflarınızı paylaşabilir miyim? Sevgilerimle.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      28-02-2022  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı   ve  rahmeti  üzerinize  olsun !

İstenmeyen  ama  yönelinmiş  olunan  yanlış  bir  ifade,  ardından  ortaya  çıkan  yanlış  bir  algı  ve  onun  ardından  da  sizin  düzeltme  açıklamalarınız,  elbette  ki  bizi  de  şu  anda  en  başında  oluşturduğunuz,  tereddüt  ettiğiniz  sorunuz  için  açıklamada  bulunma  zorunluluğumuzu  ortaya  koydu !  Bu  arada  belirttiğiniz  bazı  paragraflarımızı  paylaşma  isteğinizde  elbette  ki  özgürsünüz. Dilediğiniz  zeminde  ve  uygun  bulduğunuz  ortamda  edindiğiniz  bilgileri  tabiidir  ki  paylaşmalısınız.  Bilgi  paylaşıldıkça  değerlidir. Biz  de  zaten  bütün  yazdıklarımızı,  bilgilerimizi   paylaşmak,  salat  etmek,  Dinimiz  ve  inancımız  adına  yanlıştan  arınarak  iyiye  doğruya  hep  birlikte  yönelebilmek  amacıyla,  Araf  Suresinin  164. ayetinde  de  Rabbimizin  bizlere  gösterdiği  yol  gereği,  birkaç  kişi  de  olsa  doğruya  yöneldiğinde  bu  da  bizim  için  mahşer  günündeki  hesaplaşmada  Rabbimizin  katında  mazeretimiz  olsun  düşüncesi  ve  inancıyla  okuyucularımızın  karşısına  çıkıyoruz.  Özellikle  Rabbimiz  “ Emri  bil  maruf,  nehyi  anil  münker “ ifadesiyle  birçok  ayette  inanmış  ve  bilgi  sahibi  olmuş  müminlere  “ İyiyi,  güzeli,  doğruyu  ikna  yolu  ile  anlatarak  emredin,  kötüyü  ve  yanlışı  da  gösterin “  diyerek  öğütte  bulunmakta,  yol  göstererek  bilgilenmiş  her  mümine  görev  yüklemekte,  bu  gibi  çabalara  da  birçok  ayette  “ Salihatı  işlemek “  demekte  ve  Bakara  Suresinin  25.  ayetinde  de “  İnanmış  ve  düzeltmeye  yönelik  işler  yapan / salihatı  işleyen  kimselere  de  şüphesiz  kendileri  için  altlarından  ırmaklar  akan  cennetlerin  olduğunu  müjdele. “  ifadeleriyle  belirterek  verilecek  karşılığın  öneminden  söz  etmektedir.

Rabbimizin  Peygamberimize  Arapça  olarak  vahyettiği  ve  tamamına  Kur’an  dediğimiz,  üzerinde  herhangi  bir  noktalama  işaretlerinin  ve  harekenin  olmadığı  lafızların  orijinalinde,  geldiğimiz  bu  güne  kadar  hiçbir  sözcüğünde  ve  harfinde  herhangi  bir  eksilme  veya  dışarıdan  ekleme  olmamıştır. Bu  haliyle  Kur’anın  kendisi  anlatımda  açıklık,  düzgünlük  ve  amaca  uygunluk,  derin  anlamları  ifade  etme  yeteneği,  az  sözle  çok  şey  anlatma  ve  içinde  barındırdığı  bütün  edebi  anlatım  sanatlarıyla,  muhkem  ve  müteşabih  ayetleriyle   eşsiz  bir  kitap,  edebi  bir  şaheser,  işaret  ettiği  geçmişe  ve  geleceğe  ait  gaybi  bilgilerle,  yer  yer  atıfta  bulunduğu,  yer  verdiği  bütün  bilim  dallarıyla,  hayatın  gerektirdiği  bütün  kanunları  ile  mucize  olan  bir  kitaptır. ( Kur’an  Nasıl  Bir  Kitaptır ?   başlıklı  makalemizde  bu  konuların  ayrıntılarına  genişçe  yer  verdik. ) Ancak  Peygamberimizin  vefatından  sonra  Arapça  ve  noktalama  işaretlerinin  bulunmadığı  lafızlar,  anlam  ve  okuma  birlikteliğinin  sağlanabilmesi  amacıyla  toplu  bir  yazılı  kaynak  haline  getirilmeye  başlandığı  ve  bazı  harflerin  altına,  bazı  harflerin  üstüne  bir  takım  şedde,  esire  ve  ötre  denilen  harekelerin  ve  noktalama  işaretlerinin  konulmaya  başlanması  esnasında,  evlerimizde  bulunan  Kur'an  mushaflarında  bir  takım  yazılım  ve  ayetlerin  sıralama  hataları  ortaya  çıkmıştır. Biz  de  sitemizdeki  makalelerimizde  yeri  geldikçe  bu  ayrıntılara  yer  vermeye  çalışmaktayız.

Ancak  evrensel  olan  bu  Kitabın,  doğru  ve  gerçeğe  yakın  olarak  anlaşılabilmesi,  gerekli  öğüdün  alınabilmesi  için  Arapçanın  dışındaki  bütün  başka  dillere  de  çevrilmesi,  meallendirilmesi  gerekmektedir. İşte  bu  noktada  sizin  de  tereddütle  belirttiğiniz  gibi  sorgulamalar  ortaya  çıkmaktadır. Biz  bu  noktayı  ülkemiz  adına  ele  alacak  olursak,  maalesef  karşımıza  çok  farklı  anlamlarla  çevrilmiş  ayetlerin  olduğunu,  birçok  kavrama  farklı  farklı  anlamların  yüklenmiş  olduğunu  görebiliyoruz. Elbette  ki  bütün  çevirilerde  öncelikle  bir  iyi  niyet  ve  çaba  bulunmaktadır.  Hepsinde  de  insanların  yararlanabileceği  gerçeğe  yakın  doğru  bilgiler  de  bulunmaktadır. Arapça  öyle  bir  zengin  dil  ki,  sözcüklerin  çoğunda  da  birden  fazla  anlam  ve  mecazi  yönlendirmeler  bulunmaktadır. Bu  nedenle  bazı  sözcüklerin  de  başka  dillerdeki  bire  bir  örtüşen  karşılıklarını  tam  olarak  ortaya  koymak  bazen  mümkün  olamamaktadır,  parantez  içi  ilave  sözcüklerle,  açıklamalara  da  yer  verilebilmektedir.  İşte  bu  farklı  anlamlar,  değişik  kişilerce  faklı  tercihlerle,  değişik  etkenlerin,  değişik  kaynakların,  hatta  Yahudi  kaynaklarının  etki  ve  yönlendirmeleriyle  okuyucunun  önüne  farklı  farklı  anlatımlarla  da  konulabilmektedir.

Özellikle  insanlara  Kur’anı  ve  Dini  aktarma  konusunda  toplumun  önüne  çıkan  kimselerin,  akılla  evrimleşmiş,  özgür  düşünme  yeteneğini  tamamlamış,  en  gerçekçi  düşünceyi  üretebilen,  araştıran,  sorgulayan,  o  dönemin  Arap  dil  kuralları,  kültür  ve  yaşam  tarzı  dahil,  çok  yönlü  edinebildiği  bilimsel  bilgilerle  ve  alt  yapı  ile  donanımlı,  toplumu  ikna  edebilecek  ölçülerde  yeterli  olmaları, bunun  yanı  sıra  farklı  bir  eğitim  sistemi  ile  yönlendirmelerin  egemen  olduğu   herhangi  bir  gruba  da  bağımlı  olmamaları  gerekir. Sadece  Arapça  konuşmayı  bilmekle  Kur’an  doğru  ve  gerçekçi  olarak  anlaşılamaz,  bugünün  Arap  toplumları  dahi  birçok  bölgede  ve  birçok  konuda  Kur’anı  doğru  olarak  anlamamaktadırlar.

Günümüzde  ise  artık  bu  vasıfları  taşıyan  bir  çok  aydın,  yetkin,  liyakatli  ilâhiyatçı  araştırmacı  ve  akademisyen  öğretim  görevlileri  ve  onların  topluma  kazandırdıkları  birçok  eserleri,  video  konferansları  bulunmaktadır. Sorgulayan,  aklını  kullanan,  araştıran  birçok  mümin  kardeşimiz  de  zenginleşmiş  medya  olanakları  ile  bu  eserlere  ulaşabilmekte  ve  Dinimiz  adına  daha  gerçekçi  bilgilere  kavuşabilmektedir. Unutulmamalıdır  ki  bilgi  olmadan  da,  bilgiye  ulaşmak  için  çaba  ve  amel  olmadan  da  tahkiki  ve  sağlamlaşmış  iman  olmaz. Rabbimiz  de  Necm  Suresinin  39. ayetinde "  Sizler  şüphesiz  çabalarınızla / emek  ve  alın  terinizle  karşılıklandırılacaksınız. "  demektedir.  Din  ve  inanç  adına  bir  şeyleri  anlatmaya  çalışan  ve  eser  yazan  herkesin  emeği  ve  çabası  elbette  ki  çok  değerlidir.  Hepsinin  içerisinde  de  mutlaka  doğrular  da,  eksikler  de,  hatta  yanlışlar  da  olabilir. Önemli  olan  ise  çeşitli  kaynaklardan  bunları  araştırarak,  düşünerek,  sorgulayarak,  aklın  süzgecinden  geçirerek  daha  doğruya  ulaşabilmektir.  Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !

 

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET