Kuranın kelime hatta harf düzeyinde eklenti yapılmamış birebir çeviri yapılmışı var mi? Ya da yapabilecek yetkin, liyakatli var mi? Yorumlarınız kurandaki gerçek doğruyu öğrenmek isteyenler için anahtar rolünde değerlendirileceğini düşümıyorum. Sevgilerimle.
Zeki Çelik.
27-02-2022
Değerli Kardeşim ! Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Kur'an çevirilerinin, sözcük, harf düzeyinde eklentili olup olmadığı şüphenizin yer aldığı ifadelerle hem bir soru oluşturmuşsunuz, hem de peşin peşin bizim açıklamalarımızın gerçeğe ulaştıracak anahtar olamayacağına dair yargınızı vermişsiniz. Bu yargınızı da herhangi bir somut nedene de dayandırmamışsınız. Eğer sizin elinizde sizi Kur'an gerçeğine götürecek böyle bir anahtar çeviri varsa, bize de söyleyin de biz de ondan yararlanalım. Bu durumda siz bize Kur'anın yapısını, Arap dil kurallarını ayrıntılarıyla zaman ve emek ayırarak açıklama yapma zeminini oluşturmamışsınız ki ! Size neden yardımcı olmaya çalışalım. Size neyi anlatalım, biz hiç kimseye sitemizdeki çalışmalarımızı savunmak zorunda değiliz, zaten hepsini de doğrudan doğruya Kur'an ayetleriyle okuyucunun önüne koymaktayız. Siz ve bütün insanlar da inançlarında özgürdürler, ama inançlarını da, görüş ve düşüncelerini de bir bilgi temelinde oluşturmak zorundadırlar. Bizden de size sevgiler !
Veysel A.
27-02-2022
Sayın ÇELİK "Düşünüyorum" diye yazmak istemiştim aslında ama acayip kelime çıkınca sizi de yanlış yönlendirmiş oldu bu yanlış yazım. Yazdiklarinizin tam tersine, değindiğiniz konuları beğeniyle okuduğumdan, hatta bazı başlıklarınızın içeriğini gün boyu ilgiyle okuyup da beğendiğimden yakın dostlarımla paylaştım bile. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün eserlerinden sonra "gerçek kaynağı kaybettik" üzüntüsünü yaşarken size rastlamamla yine zamanımız bilgileriyle harmanlanmış din öğreti sanatına kavuşma şansımız hala varmış dedim mutlulukla. Farazi, felsefi ve bilimsel değinişleriniz harika. Yaşam profilim yazar-çizerleri yıkıcı eleştiriye hiç müsait değildir. Kaldı ki sizin zengin kelimeli cümleleriniz bizim gibileri mutlu ediyor. Bu arada; Bazı paragraflarınızı paylaşabilir miyim? Sevgilerimle.
Zeki Çelik.
28-02-2022
Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
İstenmeyen ama yönelinmiş olunan yanlış bir ifade, ardından ortaya çıkan yanlış bir algı ve onun ardından da sizin düzeltme açıklamalarınız, elbette ki bizi de şu anda en başında oluşturduğunuz, tereddüt ettiğiniz sorunuz için açıklamada bulunma zorunluluğumuzu ortaya koydu ! Bu arada belirttiğiniz bazı paragraflarımızı paylaşma isteğinizde elbette ki özgürsünüz. Dilediğiniz zeminde ve uygun bulduğunuz ortamda edindiğiniz bilgileri tabiidir ki paylaşmalısınız. Bilgi paylaşıldıkça değerlidir. Biz de zaten bütün yazdıklarımızı, bilgilerimizi paylaşmak, salat etmek, Dinimiz ve inancımız adına yanlıştan arınarak iyiye doğruya hep birlikte yönelebilmek amacıyla, Araf Suresinin 164. ayetinde de Rabbimizin bizlere gösterdiği yol gereği, birkaç kişi de olsa doğruya yöneldiğinde bu da bizim için mahşer günündeki hesaplaşmada Rabbimizin katında mazeretimiz olsun düşüncesi ve inancıyla okuyucularımızın karşısına çıkıyoruz. Özellikle Rabbimiz “ Emri bil maruf, nehyi anil münker “ ifadesiyle birçok ayette inanmış ve bilgi sahibi olmuş müminlere “ İyiyi, güzeli, doğruyu ikna yolu ile anlatarak emredin, kötüyü ve yanlışı da gösterin “ diyerek öğütte bulunmakta, yol göstererek bilgilenmiş her mümine görev yüklemekte, bu gibi çabalara da birçok ayette “ Salihatı işlemek “ demekte ve Bakara Suresinin 25. ayetinde de “ İnanmış ve düzeltmeye yönelik işler yapan / salihatı işleyen kimselere de şüphesiz kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetlerin olduğunu müjdele. “ ifadeleriyle belirterek verilecek karşılığın öneminden söz etmektedir.
Rabbimizin Peygamberimize Arapça olarak vahyettiği ve tamamına Kur’an dediğimiz, üzerinde herhangi bir noktalama işaretlerinin ve harekenin olmadığı lafızların orijinalinde, geldiğimiz bu güne kadar hiçbir sözcüğünde ve harfinde herhangi bir eksilme veya dışarıdan ekleme olmamıştır. Bu haliyle Kur’anın kendisi anlatımda açıklık, düzgünlük ve amaca uygunluk, derin anlamları ifade etme yeteneği, az sözle çok şey anlatma ve içinde barındırdığı bütün edebi anlatım sanatlarıyla, muhkem ve müteşabih ayetleriyle eşsiz bir kitap, edebi bir şaheser, işaret ettiği geçmişe ve geleceğe ait gaybi bilgilerle, yer yer atıfta bulunduğu, yer verdiği bütün bilim dallarıyla, hayatın gerektirdiği bütün kanunları ile mucize olan bir kitaptır. ( Kur’an Nasıl Bir Kitaptır ? başlıklı makalemizde bu konuların ayrıntılarına genişçe yer verdik. ) Ancak Peygamberimizin vefatından sonra Arapça ve noktalama işaretlerinin bulunmadığı lafızlar, anlam ve okuma birlikteliğinin sağlanabilmesi amacıyla toplu bir yazılı kaynak haline getirilmeye başlandığı ve bazı harflerin altına, bazı harflerin üstüne bir takım şedde, esire ve ötre denilen harekelerin ve noktalama işaretlerinin konulmaya başlanması esnasında, evlerimizde bulunan Kur'an mushaflarında bir takım yazılım ve ayetlerin sıralama hataları ortaya çıkmıştır. Biz de sitemizdeki makalelerimizde yeri geldikçe bu ayrıntılara yer vermeye çalışmaktayız.
Ancak evrensel olan bu Kitabın, doğru ve gerçeğe yakın olarak anlaşılabilmesi, gerekli öğüdün alınabilmesi için Arapçanın dışındaki bütün başka dillere de çevrilmesi, meallendirilmesi gerekmektedir. İşte bu noktada sizin de tereddütle belirttiğiniz gibi sorgulamalar ortaya çıkmaktadır. Biz bu noktayı ülkemiz adına ele alacak olursak, maalesef karşımıza çok farklı anlamlarla çevrilmiş ayetlerin olduğunu, birçok kavrama farklı farklı anlamların yüklenmiş olduğunu görebiliyoruz. Elbette ki bütün çevirilerde öncelikle bir iyi niyet ve çaba bulunmaktadır. Hepsinde de insanların yararlanabileceği gerçeğe yakın doğru bilgiler de bulunmaktadır. Arapça öyle bir zengin dil ki, sözcüklerin çoğunda da birden fazla anlam ve mecazi yönlendirmeler bulunmaktadır. Bu nedenle bazı sözcüklerin de başka dillerdeki bire bir örtüşen karşılıklarını tam olarak ortaya koymak bazen mümkün olamamaktadır, parantez içi ilave sözcüklerle, açıklamalara da yer verilebilmektedir. İşte bu farklı anlamlar, değişik kişilerce faklı tercihlerle, değişik etkenlerin, değişik kaynakların, hatta Yahudi kaynaklarının etki ve yönlendirmeleriyle okuyucunun önüne farklı farklı anlatımlarla da konulabilmektedir.
Özellikle insanlara Kur’anı ve Dini aktarma konusunda toplumun önüne çıkan kimselerin, akılla evrimleşmiş, özgür düşünme yeteneğini tamamlamış, en gerçekçi düşünceyi üretebilen, araştıran, sorgulayan, o dönemin Arap dil kuralları, kültür ve yaşam tarzı dahil, çok yönlü edinebildiği bilimsel bilgilerle ve alt yapı ile donanımlı, toplumu ikna edebilecek ölçülerde yeterli olmaları, bunun yanı sıra farklı bir eğitim sistemi ile yönlendirmelerin egemen olduğu herhangi bir gruba da bağımlı olmamaları gerekir. Sadece Arapça konuşmayı bilmekle Kur’an doğru ve gerçekçi olarak anlaşılamaz, bugünün Arap toplumları dahi birçok bölgede ve birçok konuda Kur’anı doğru olarak anlamamaktadırlar.
Günümüzde ise artık bu vasıfları taşıyan bir çok aydın, yetkin, liyakatli ilâhiyatçı araştırmacı ve akademisyen öğretim görevlileri ve onların topluma kazandırdıkları birçok eserleri, video konferansları bulunmaktadır. Sorgulayan, aklını kullanan, araştıran birçok mümin kardeşimiz de zenginleşmiş medya olanakları ile bu eserlere ulaşabilmekte ve Dinimiz adına daha gerçekçi bilgilere kavuşabilmektedir. Unutulmamalıdır ki bilgi olmadan da, bilgiye ulaşmak için çaba ve amel olmadan da tahkiki ve sağlamlaşmış iman olmaz. Rabbimiz de Necm Suresinin 39. ayetinde " Sizler şüphesiz çabalarınızla / emek ve alın terinizle karşılıklandırılacaksınız. " demektedir. Din ve inanç adına bir şeyleri anlatmaya çalışan ve eser yazan herkesin emeği ve çabası elbette ki çok değerlidir. Hepsinin içerisinde de mutlaka doğrular da, eksikler de, hatta yanlışlar da olabilir. Önemli olan ise çeşitli kaynaklardan bunları araştırarak, düşünerek, sorgulayarak, aklın süzgecinden geçirerek daha doğruya ulaşabilmektir. Allah’ın selamı, rahmeti ve Kur’anın doğruları sizinle olsun !