TÜM SORULAR

Soru

Yusuf S.   17-01-2019   564

Hz İsa ile ilgili olan bölümünüzde”””Bu gün elimizde bulunan Kur’an Mushaf’ı düzenlenirken, İsa peygamber ile ilgili paragraflarda ayetlerin yerleri ( 30. ve 36. ayetlerin sıralaması ) ve kıraatleri, ( noktalama işaretleri ) İsa’ya özel bir statü verilmek amacıyla bilinçli olarak değiştirilmiş ve böylece İsa, beşikte iken konuşturulmuş, göğe Allah’ın yanına uçurulmuş, ( diğer Kur’an ayetlerinin hilafına ) insanlar tekrar dünygeleceğine inandırılmış, gelişi kıyamet alameti sayılmış ve ölmeden evvel herkesin ona iman edeceği inancı yaygınlaştırılmıştır.””” ŞEKLİNDE bir ifade var. Bu Kuran’ın açıkça tahrif edildiği anlamına gelmez mi. Ayrıca yüce Allah kitabı kendisinin indirdiğini koruyacağını taahhüt ediyor . Okuduğumuz kitaplar hatalı mı ? Böyle bi durum olması durumunda bu diğer ayetlerin de sorgulanmasına kapı aralamaz mı. Kafama takıldı en kısa zamanda cevap verirseniz sevinirim. Saygılar

Yanıtlar

Zeki Çelik.      29-03-2021  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  Rahmeti  üzerinize  olsun.  Bizden  de  size  saygılar.

Sitemizde  yer  alan  İsa  peygamberin  hayatının   Kur’anda  anlatılması  ile ilgili  bir  bölümündeki   sorunuz  ile,  önemli  bir  noktaya  dikkat  çekmişsiniz. Teşekkür  ederim.  Yüce  Kitabımız  Kur’anın  ve  Dinimizin  daha  doğru  anlaşılabilmesi  için,   okuduğunu  düşünebilen,  sorgulayabilen  akleden  insanların,  toplumumuzda   çoğalmasına  gerçekten  çok  büyük  bir  gereksinim   bulunmaktadır.  Toplumumuzun  büyük  bir  çoğunluğu  maalesef  bugün  Dinimizin  yegâne  kaynağı  olan  Yüce  Kitabımızı  anlamak  üzere  okumadıklarından, pek  çok  mealde  de  asıl  Kur’an  mesajından  farklı   olarak  yanlış  çevrilmiş  olan  ayetlerle,  kendilerine  ulemanın  aktardığı  kulaktan  dolma  pek  çok  yanlış  bilgilerin  muhatabı  olmakta  ve  Din  adına  yaşadıklarının  da  doğru  olduğuna  inanmaktadır. Üstelik  de  Diyanet  Vakfı  Kur’an  mealleri  de  dahil,  pek  çok  klasik  ve  gelenekçi  çeviride,  çeviri  ve  kavram  yanlışlıkları  bulunmaktadır. Biz  de  sitemizde  ele  aldığımız  makalelerle  insanlarımızı  doğru  bildikleri  halde  aslında   yanlış  bildikleri  ve  inandırıldıkları  bir  çok  konuda  Kur’anın  gerçek  ve  doğru  mesajlarına  ulaştırabilme  çabası  içerisindeyiz.

Sorularınıza  gelince ;  Peygamberimizin  vefatından  sonra  ilk  Halife   Ebu  Bekir  zamanında  Kur’an  ayetlerini  ezberinde  tutan  ve  parça  parça  yazılı  bölümlerini   bulunduran  sahabeler,  hemen  bir  araya   toplanmış  ve  bütün  mevcut  ayetler  bir  araya  getirilmiştir  ve  ilk  defa  "  İmam  Mushafı  "  adı  altında  Kur’an  Mushafı  oluşturulmuştur.  Bu  sahabeler  heyeti  Fatiha  ( Başlangıç ) Suresini  en  başa  ve  ardından  da  en  çok  ayet  sayısına  sahip  olan  Sureleri  arkasına  sıralamış  ve  en  son  bölümlere  de  en  az  ayet  sayısına  sahip  Sureleri  yerleştirmişlerdir.  Ayetlerin  Peygamberimize  indiriliş  sırasını  göz  önünde  bulundurmamışlardır. Çünkü  o  yıllarda,  zaman  mefhumunu  belirleyecek  araçlar  da  zaten  yoktur.  Bazı  Surelerin  içerisindeki  ayetlerin  sıralanışında   paragraf  ve  anlam  bütünlüğü  ve  verilen  ayet  sıra  numaralarıyla,  özne,  yüklem  tümleç  ve  zamir  bağlantıları  dikkatlerden  kaçmış,  bundan  dolayı  da  paragrafın  anlam  bütünlüğünde  kopukluklar  ortaya  çıkmıştır.  Böyle  olunca  da  aynı  Sure  içerisinde  anlam  bütünlüğünün  sağlanabilmesi  için numaralandırma  sırasının  değişmesi,  öne  veya  daha  geriye  alınması  gereken  ayetler  ortaya  çıkmaktadır. Ayrıca  sorunuzda  belirttiğiniz  gibi  bir  hayli  Surenin  içerisinde  anlatım  bütünlüğünün  sağlanabilmesi  için  sıralama  yerlerinin  değişmesi  gereken  ayetler  bulunmaktadır.

Bu  Mushaf,  aynen  ele  alınarak  üçüncü  Halife  Osman  zamanında  çoğaltılarak,  "  Osman  Mushafı " adı  altında  Medine,  Mekke,  Küfe,  Basra  ve  Şam  gibi  önemli  İslam  merkezlerine  gönderilmiştir.  Bu  gün  ise  bunların  çoğu  kaybolmuş  ve  sadece  İstanbul’daki  Topkapı  ve  Taşkent  müzelerinde  iki  orijinal  nüshası  bulunmaktadır.  Bu  Mushaflardaki  sözcükler   harekesiz  ve  noktasızdır.  700  lü  yılardan  itibaren  İslam  Fetihleriyle  birlikte  İslamiyet’in  daha  geniş  alanlara   yayılmasıyla  beraber,  değişik  toplumlarda  farklı  farklı  okunmaya  başlanınca  da,  bu  sakıncayı  gidermek  amacıyla  bizim  imla  kuralları  dediğimiz  bir  takım  müdahalelerle  birliktelik  sağlanmaya  çalışılmıştır.  Bu  amaçla  “ mim,  lamelif,  ayn “  gibi  harflerle  bir  konunun  bitip,  yeni  bir  konunun  başladığını  belirtmek  üzere  duraklar  belirlenmiş,  harflerin  üzerine  de  nokta,  esire,  ötre,  şedde  gibi  işaretlerle  harflerin  a,  e,  u,  ü,  ı,  i,  gibi  ses  farklılıkları  belirlenmiştir.  Fakat  bu  esnada  bazı  yerlerde  noktalama  işaretlerinde  hatalar  yapılmış,  unutularak  harekelendirilmemiş  sözcükler  bırakılmış,  çeviriler  esnasında  farklı  anlamların  verilebilmesine  zemin  hazırlanmıştır.

Kur’anın  orijinali,  Allah’ın  ayetleri  ve  cümle  içerisindeki  akışı  lafız, nazım  ve  içeriği  bakımından  bir  mucizedir.  Bu  nedenle  herhangi  bir  eksiltme,  arttırma  veya  değiştirme  olsa  hemen  bozukluk  ve  tutarsızlık  göze  çarpıverir.  Yüce  Rabbimizin  de  birçok  ayette  belirttiği  gibi  elbette  ki   Kur’an  ayetlerinin  orijinali,  harf  ve  ayet  sayıları  günümüze  gelinceye  kadar  değişmemiştir  ve  korunmaktadır.  Ancak  yukarıda  açıkladığımız  nedenlerden,  çeviri  yapma  noktasında  olan  müfessirlerin  içinde  bulunduğu  zamanın  olanakları,  aldıkları  eğitimin  yapısı  ve  yeterliliği,  Arap  dil  kültürüne  ve  kullandıkları  deyim  ve  anlatım  tekniklerine  vakıf  olup  olmadıkları,  baş  vurdukları  Yahudi  kaynaklarının  etkisinde  kalıp  kalmadıkları  ve  diğer  kaynakların  içeriği   bakımından  bir  çok  meal  çevirilerinde  farklı  yorumlar,  kavram  farklılıkları  olabilmektedir.  Peygamberimize  Kur’an  ayetleri,  bugün  elimizde  bulunan  Kur’an  Mushaflarındaki  sıralamaya  göre  değil,  yaşanan  olaylara  ve  gereksinimlere,  karşılaşılan  zorlukların  giderilmesi,  ortaya  çıkan  ve  sorulan  soruların  cevaplanması  ve  çözümlenmesi  amaçlarına  yönelik  olarak  nüzul  sebepleriyle  bazen  5,  bazen  10,  bazen  de  daha  fazla  ayet  sayısıyla  necm  necm,  paragraf  paragraf,  bölüm  bölüm,  olarak  indirilmiştir.  Aslında  Dinimizin  ve  Yüce  Kitabımız  Kur’anın  basamak  basamak  daha  kolay  anlaşılabilmesi,  Peygamber’imizin  Risalet’inin  büyüklüğünün  kavranabilmesi   için,  Kur’anın  nüzul  sırasına  ve  nedenlerine  göre  okunması  çok  daha  yararlı  olacaktır.

Sorunuzda  söz  konusu  olan  İsa  Peygamberin  konu  edildiği  ayetlere  gelince ;  Kur’anın  Arapça  olan  orijinalinde  her  hangi  bir  harf  veya  sözcük  eksiltme  ve  Allah’ın  asıl  lafzının  bozulması,  ayetlerin  tahrif  edilmesi  diye  bir  şey  söz  konusu  değildir. Yukarıda  açıkladığımız  nedenlerden  dolayı  ayetlere  verilen  sıralama  numaralarının,  paragraf  bütünlüğünün,  cümle  anlamlarının  daha  doğru  olarak  ortaya  konulması  için,  özne,  yüklem  ve  zamirin  yerli  yerine  oturtturulabilmesi  amacıyla,  aynı  paragraf  içerisinde  yerlerinin  değiştirilmesi  ve  sonradan  konulan  noktalama  ve  hareke  ilaveleriyle  yapılan  yanlışlıklara  bağlı  olarak,  farklı  kişilerin  yaptığı  yanlış  anlamların  ortadan  kaldırılmasına  yönelik  bir  düzeltme  çalışmasıdır. Söz  konusu  ayetler,  dil  kurallarına,  anlam  bütünlüğünün  bozulmaması  özelliğine  dikkat  edilerek  yapılması  gereken  sıralamalarına  göre  değerlendirilecek  olunursa ;

MERYEM   29  – 36  :  ( 29 :  34 :  30 : 31 :  32 :  33 :  36 : )

29  :  Bunun  üzerine  Meryem  ona  ( doğum  anında  aşağısında  bulunan  kişiye )  ( Zekeriyya’ya )  işaret  etti. Ondan  gelişmeleri  açıklamasını  istedi.  O ( Zekeriyya ) Meryem’in  zina  etmeden  çocuğu  doğurduğuna  kefil  olup  çocuğun  mabed’de  yetiştirilmesini  istedi.  Onlar,  “  Biz  yüksek  mevkide  olan  kişiler,  henüz  ergenlik  çağına  gelmemiş   birine  nasıl  söz  söyleriz ?  “  dediler. 34  :  İşte  bu  hak  söze  göre,  hakkında  ihtilaf  edip  durdukları  ;  30  :  “  Şüphesiz  ben  Allah’ın  kuluyum. O  bana  kitabı  verdi  ve  beni  bir  peygamber  yaptı. 31  :  Beni,  ben  nerede  olursam  olayım  mübarek  kıldı.  Hayatta  bulunduğum  müddetçe  bana  salatı  ve  zekâtı  yükümlülük  olarak  ulaştırdı.  32  :  Ve  beni  anneme  iyi  davranan  bir  kimse  yaptı.  Ve  beni  bir  zorba  ve  mutsuz  biri  yapmadı. 33  :  Ve  doğurulduğum  gün  ve  diri  olarak  yeniden  diriltileceğim  gün  selam  benim  üzerimedir. 36  :  Ve  şüphesiz  Allah  benim  Rabbimdir. Sizin  de  Rabbinizdir. O  halde  O’na  kulluk  edin.  İşte  bu  dosdoğru  yoldur. “  34  :  ( ayetin  devamı ) diyen  Meryem  oğlu  İsa’dır.

Bir  çok  meale  göre  bu  ayetlerin  yorumunda  İsa  Peygamber  beşikte  bebek  iken  konuşturulmuş,  insanlar  masal  ve  mucizelerin  peşine  düşürülmüştür. İsa’nın  sözlerinden  olan  36.  ayetteki  ifadeleri,  34. ayet  olarak  tertip  edilmiş,  paragraf  düzeni  bozulmuş,  kuralsızlaştırılmış  ve  anlam  bozulmuştur.  Yani   bu  sıralama  hatası  ve  ardından  ortaya  çıkan  ve  inanılan  masalımsı  mucize  yorumuyla,  paragrafa  açıkça  müdahale  edildiğini  veya  hata  ile  yerlerinin  yanlış  koyulduğunu  belli  etmektedir. İlk  Mushaflarda  bu  ayetlerin  yer  aldığı  385.  varak  kaybolmuştur.  Bu  sayfadaki   Kur’anın  orijinalinde  harekesiz  olan  sözcükler,  daha  sonra  Davut  b.  Ali  Keylani  tarafından  Mekke’de  1437  yılında  harekelendirilerek  tekrar  Mushaf’a  yerleştirilmiştir.  Kayıp  olan  sayfadaki  ayetleri  yazanlar  29.  ayetteki  orijinal  ve  harekesiz  ( el – mhd )  sözcüğünün  harekelendirmesini  unutmuş  ve  sözcük  (  el – mehdi  )  beşik,  (  el  mühdi )  yüksek  mevki   şeklinde  okunabilir  hale  getirilmiştir.  Yine  bu  ayetin  orijinalindeki  ( mükellimü ) diye  okunan  sözcüğün,  ilk  Mushaflarda  harekesiz  bırakılmış  olmasından  dolayı  ve  bu  sözcüğü  oluşturan  harflerin  (  yükellimü  )  şeklinde  de  okunabileceği  gerçeğinden  hareket  edildiğinde  ayetin  anlamı,  “  Bunun  üzerine  o  ( Meryem )  ona ( çocuğa  işaret  etti.  Onlar  Yüksek  mevkideki  kişiler,  sabiye  nasıl  konuşur ? )  dediler “  şeklinde  olmaktadır.  Elimizdeki  Mushaf’ın  30.  ayeti  ( gale ) ( o  dedi  ki )  ifadesiyle  başlamaktadır.  Bu  ayet  29.  ayetin  devamında  tertip  edilerek  “  İsa,  beşikteki  çocuk  dedi  ki “  anlamı  oluşturulmuştur.  Eğer  bu  sözcükler  beşikteki  çocuğun  konuşamayacağını  ileri  sürenlere  bir  gösteri  durumunda  olsa  idi,  teknik  olarak  cümle,  takipliği  gereği  (  fe  gale )  şeklinde  başlaması  gerekirdi.  Kısacası  30.  ayet  teknik  yönden  bulunduğu  yere  uygun   değildir.  30. ayet,  teknik  anlamı  ve  paragraf  bütünlüğü  gereği  34.  ayetin  bir  devamıdır.  Cümle  halinde  31 -  32 -  33  ve  36.  ayetler  ile  birlikte  34.  ayette  yer  alan  “  Meryem  oğlu  İsa “  ifadesinin  yetişkin  Peygamber  olmasından  sonraki  sıfatlarıdır.  Bu  paragrafta  aslında  açıkça  İsa’nın  bebekken  beşikte  konuştuğu  değil,  Peygamberlik  görevi  ve  hayatı  özetlenerek  anlatılmaktadır.

Kur’an  masalların,  hurafelerin,  rivayetlerin  kitabı  değildir.  Aksine  insanlar  tarafından  zamanla  masallaştırılmış  olan  Peygamber  kıssalarını,  önce  Peygamberimize  ve  ardından  da  biz  Müslümanlara  öğüt  ve  rehber  olması  bakımından,  Arap  dilinin  teknik  ve  dil  kurallarıyla,  deyimleriyle  kendi  vermek  istediği  mesajlara  uygun  mecazi  cümlelerle  kısa  ve  öz  olarak   anlatmaktadır.  Yahudi  ve  Hristiyanlar  da  İsa  Peygamberin  doğumundan  sonraki  gelişen  olayları  masallaştırmış  olduklarından  dolayı,  aslında  Kur’an  bu  masallaştırılmış  olayları  düzeltmeye  çalışmaktadır. Ama  buna  rağmen,  Kur’anda  yer  alan   bütün  Peygamber  kıssaları  da  maalesef  çoğunluk  ulemamız  tarafından  düz  mantıkla  yapılan  yorumlarla  masallaştırmadan  öteye  gidememiş,  mütedeyyin  Müslümanlar  masal  ve  hurafelerin  ardına  düşürülerek  uyutulmuş,  Kur’anın  bizzat  hayatın  içinde  olması  gereken  vasfı  ortadan  kaldırılmıştır. Saygılarımla.  (  Ayrıca  Sitemizdeki  Mehdimiz  Kim  Olsun  başlıklı  makalemizi  de  okumanızı  öneririm  )  Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  beraber  olsun ! …

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET