TÜM SORULAR

Soru

Yavuz Selim D.   04-03-2022   390

Allah'ın selamı üzerinize olsun. Hocam Namaz Allah ile Konuşmaktır makalenizi okudum. Ağlamamak elde değil, el ezher den bir hafızdan tecvid dersi aldım. Kendisine sordum dedim namazda okuduğunu anlıyor musun? Hayır dedi sadece neyden bahsedildiğini anlıyorum, birebir manasını kimse anlamıyor burda dedi. Yalnız bir hocası Kuran'da geçen bütün bilmediği kelimeleri tek tek çıkarıp anlamlarını ezberlemiş, ondan sonra artık birebir meal verebilir hale gelmiş. Ana dili arapça olanlar bile anlamadan okuyorlar. Ya bu nasıl iştir anlayamıyorum. Rabbimiz Mekke döneminde ilk zamanlarda gece namazını emrettiği zaman Kuran'dan kolayınıza geleni okuyun buyurmuş, mezhep imamları da bir çok konuda olduğu gibi namazın içeriği dağılıp gitmesin, namaz ibadeti farklı sahalara sürüklenmesin diye ellerindeki verilerle namazı belirli bir disipline tabi tutmuşlar. Ama burada kaçırılan mana olmuş, namaz sistematik olarak gelmiş, ancak dil farklılığı dilin değişkenliği hesap edilmediğinden, araplar bile anlamadan okur hale gelmiş. Sizin önerdiğiniz surelerin manalarını dönüştürerek okuma da işi farklı mecralara sürüklemez mi? Herkes kendince çevirir kendi mealini okur, sonra değişe değişe bozula bozula şirk içren şeyler okunmaya başlanır. Çok tehlikeli, halbuki Kuran değiştirilemez. En doğrusu Kuran'dan tazarru ve dua içeren ayetleri arapça olarak ama manasını bilerek okumak değil midir?

Yanıtlar

Zeki Çelik.      06-03-2022  

Değerli  Kardeşim !  Allah'ın  selamı,  rahmeti  sizinle  olsun !

Sitemizdeki  "  Namaz  Allah'la  Konuşmaktır "  başlıklı  makalemizi  okuduğunuzu  belirtmenizin  ardından,  yaşadıklarınızla,  tespit  ettiklerinizle  dile  getirdiğiniz  çok  etkili  ve  duygu  yüklü  bir  giriş  yapmışsınız. Ağlamamak  elde  değil  derken  tam  olarak  neyi  kastettiğinizi  anlayamadık.  Ama  bize  göre  de  Kur'anımızın  ve  dinimizin  içine  düşürüldüğü  durumdan,  Kur'anın  dışında  hadis  ve  rivayetlerin  din  yapılarak  yaşanan  ve  yaşatılan  dinlerden  dolayı  Müslüman  toplumları  olarak  az  gülüp  çok  ağlamalıyız.  Belirttiğiniz  ve  örneklediğiniz  gibi  Araplarda  da,  Müslüman  toplumlarında  da  çoğunlukla  Kur'an  Arapça  okunuyor,  tecvitinin,  mahrecinin, gırtlak  çatlatırcasına   makamlandırılarak  okunmasının  üzerinde  titizlikle  duruluyor  da  ama  gerçekten  de  büyük  çoğunlukça  asıl  biz  Müslümanlara  anlamak  için  okutturulmadığından  dolayı,  hidayet  rehberi,  öğüt  olsun  denilerek  indirilmiş  olan  Kur'anımızın  içindeki  anlamlar  maalesef  bilinmemekte  ve  hiç  de  önemsenmemektedir. Mekke  ve  Medine'den  yapılan  canlı  yayınlarda  da  dikkat  edilirse,  fon  konuşmacıları  Kur'andan  değil,  Revaül  Ebu  Hureyre ( r.a. )  Revaül  Müslim  ve  diğer  hadis  toplayıcılarının  isimlerini  zikrederek  sürekli  hadis  nakletmektedirler. Neredeyse  bütün  dünya  Müslümanları  gibi  Araplar  da  Kur'an  ile  değil,  sonradan  Peygamberimizin  adına  uydurulan  hadislerle  dinlerini  yaşamaktadır. Furkan  Suresinin 30. ayetinde  temsili  bir  konuşma  ile  Peygamberimize "  Benim  ümmetim  bu  Kur'anı  mahcur /  terkedilmiş  bir  şey  eyledi. "  dedirttirerek  yaptığı  uyarıya  rağmen  gerçekten  de  büyük  çoğunlukla  Müslümanlar  anlamak  ve  öğüt  almak  üzere  okumadıkları  için  Kur'anı  terketmiş,  ve  bu  ayetin  muhatabı  durumundadırlar.  Açıklamalarınızın  sonunda  da  Sitemizde  “  Namaz  Allah’la  Konuşmaktır “  başlıklı  makalemizde  yaptığımız  açıklamalardan  bazı  noktalarda  yanlış  anlama  ve  farklı  değerlendirme   içerisinde  olduğunuza  yönelik  sorular  oluşturmuşsunuz. Namaz  esnasında  yapacağımız  yakarmalarımızda  makalemiz  içerisinde  bizim  önerdiğimiz  bazı  uygulamaların  ve  Allah'a  dua  etmek,  yakarmak  ve  isteklerimizi  dile  getirmek  için  yapılacak  konuşma  şekli  önermelerimizin  de  Sure  manalarının  dönüştürülerek  şirk  ve  tehlike  oluşturacağı,  işi  farklı  mecralara  sürükleyeceği  gibi  algılara  yönelmiş  olduğunuzu  görüyoruz.

Ülkemizde  yüzyıllardır  Tarikat  ve  Cemaatlerce  Peygamberimizin  vefatından  sonra  üzerine  atfedilerek  de  oluşturulan  binlerce  uydurma  hadisle,  namaz  ibadetinin  Dinin  merkezine  oturtturulması,  namaz  esnasında  hiçbir  şey  anlamadan,  sadece  Arapça  Kur’an  okunmasının  gerektiği  inancının  dayattırılarak  adeta  din  dersine  dönüştürülmesi,  Allah’ın  biz  kullarına  öğüt  olsun  diye  yönelttiği  değişik  konulardaki  uyarılarının  aynen  namaz  esnasında  Rabbimizin  karşısında  da  hiç  bir  şey  anlamadan  Arapça  okutturulması  ve  öğütlerin  adeta   Rabbimize  gerisin  geriye  yöneltilmesi  şeklinde,  yüzyıllardır  kanıksanmış  ve  alışılmış  olan  uygulamalardan  dolayı,  bizim  bu  konularda  yanlış  olarak  gördüğümüz  açıklamalar  da  elbette  ki  kolay  kolay  kabul  edilememekte  ve  haklı  olarak  da  ilk  bakışta  yadırganmaktadır.

Değerli  Kardeşim !  Siz  de  bu  çerçevede  namaz  esnasında  bizim  gösterdiğimiz  Allah’la  bilinçli  olarak  konuşma  önerilerimize  herhalde  yadırgayarak  takılmışsınız  ve  Kur’an  ayetlerinin  herkes  tarafından  meallendirilmesinin,  Kur’anın  değiştirilmesi  anlamına  geleceği  değerlendirmesini  yapmışsınız. En  doğrusunun  da  namazda  dua  içeren  ayetleri  anlamlarını  da  bilerek  Arapça  olarak  okumak  olabileceğini  dile  getirmişsiniz.

Öncelikle  makalemizin  başlığına  dikkat  edilecek  olursa  ve  açıklamalarımızda  görüleceği  gibi  namaz  esnasında  Allah’la  konuşmaktan,  gönlümüzü  açmaktan,  kendi  dilimizle  ne  söylediğimizin,  ağzımızdan  çıkanların  ne  olduğunun  bilinciyle,  Rabbimizi  nasıl  yüceltmemiz  ve  O’ndan  dileklerimizi  nasıl  dile  getirmemiz  gerektiğinin  önemine  değinilerek  örnekleriyle  açıklamaktayız.  Ve  açıklamalarımızda  da  özellikle  Hücurat  Suresinin  16.  ayetinde  “ Siz  dininizi  Allah’a  mı  öğretiyorsunuz ? “  denildiği  ayetin  uyarısına  da  dayandırarak  namazın,  Allah’ın  huzurunda  Kur’an  ayetlerini  mutlaka  Arapça  olarak  okumak  olmadığını  belirtmekteyiz. Aksi  takdirde  Rabbimizin  huzurunda  iken  ne  gibi  yanlışların  içine  girilebileceğini  de  örnekleriyle  açıkladık. Kur’anımızda  6234  ayet  bulunmaktadır  ve  hepsi  de  bizim  öğüt  almamız  için  bize  yöneltilen  uyarılardır. Ve  hepsinde  de  bize  çok  ciddi  mesajlar  verilmektedir. Biz  de  yönlendirmelerimizde  bu  mesajları  aldığımızın  bir  kanıtı  olsun  diye  bazı  Surelerin  mesajlarından  yola  çıkarak  Rabbimize  namaz  esnasında  o  merkezde  kendi  dilimizden  ifadelerle  de  seslenebileceğimizi,  konuşabileceğimizi,  Kur’anda  dua  yapısında  olan  ayetlerin  de  örnekleriyle  vererek  anlamları  ile  dile  getirilebileceğini  öneri  halinde  sunduk  ve  bir  yol  gösterdik.  Ama  bunun  mutlak  bir  şart  olduğunu  da  söylemedik,  uygulamanın  ve  seçimin  de  kişilerin  kendilerine  göre  olması  gerektiğini  de  dile  getirdik. Üstelik  de  bu  şekilde  yapılan  uygulama  Kur’an  ayetlerini  saptırmak,  yanlış  meallendirmek  değildir  ki !  Kur'an  ayetleri  ve  lafzı  yerinde  durmaktadır. Biz  o  haliyle  namazda  Rabbimizin  huzurunda  Sureleri,  Kur’an  ayetlerini  ve  tamamen  Türkçeleştirilmiş  halini  okumuş  da  olmuyoruz  ki !  Bildiğimiz  anlamlarla  ve  sözcüklerle  önce  Rabbimizi  yücelterek,  ardından  da  örnek  aldığımız  ve  mesajlarından  yararlandığımız  yakarmalarımızı,  düşüncelerimizi  ve  isteklerimizi  dile  getirmiş,  duamızı  da  zenginleştirmiş  oluyoruz. Üstelik  de  üstüne  basa  basa  her  fırsatta  namazın  doğrudan  doğruya  Kur’an  ayetlerini  Arapça  okumak  olmadığını  da,  duanın  da  kişilere  özel  olması  gerektiğini  dile  getirmekte  ve  nedenlerini  de  açıklamaktayız. Kur’an  namazın  dışında  her  yerde  ve  her  zaman  Arapçası  da,  ardından  Türkçe  mealleri  de  anlaşılmak  ve  gerekli  öğütlerin  alınması  amacıyla,  başkalarını  bilgilendirmek  amacıyla  da  okunur. Ve  mümkünse  her  gün  de  hiç  olmazsa  bir  yarım  saatlik  zaman  da  olsa  bu  okumalara  zaman  ayrılabilmeli  ve  namazın  dışında  Rabbimizin  zikriyle  beraber  olunmalıdır.

Siz  de  namazın  içerisinde  Arapça  olarak,  ama  manasını  bilerek  dua  şeklindeki  ayetlerin  okunması  önerisini  dile  getirmişsiniz. Doğrudur,  olabilir !  Tabii  ki  biz  de  açıklamalarımızda  bu  ayrıntıyı  dile  getirdik.  Ama  keşke  insanlarımız  Arapça  okudukları  bazı  dua  ayetlerinin  farkına  varabilseler,  Arapça  okuyabilseler  elbette  ki  Fatiha  Suresinde  olduğu  gibi  Rabbimizle  yapılan  iyi  bir  konuşma  olur. Peygamberimiz  de  zaten  bunu  yapmıştır,  bazen  de  kendi  dilinden  değişik  dualarla  ve  isteklerle  Rabbimizle  konuşmuştur. Biz  de  bu  konuda  ve  birçok  konuda  olduğu  gibi  açıklamalarımızı  yaparken  elbette  ki  çok  titiz  düşüncelerin  içerisinde  olmakta,  Rabbimizin  katında  yanlış  bir  şeylerle  insanları  yönlendirmenin  ve  şirke  girmenin  korkularını  zaten  bütün  makalelerimizin  başlangıcında  ve  oluşturulmasında  yaşamakta,  Kur'an  ayetlerinin  uyarılarını  aklımızda  tutmakta  ve  Rabbimizin  mağfiretine  sığınmaktayız. Makalemizin  baştan  sona  kadar  daha  sakin  bir  zamanda  ve  daha  geniş  bir  zaman  ayrılarak  bütünlük  içerisinde  bütün  ayrıntılarıyla  okunması,  okuyucularımız  için  daha  sağlıklı  bir  sonuç  doğuracaktır. Elbette  ki  inançlarında  herkes  özgürdür.  Dilediğine  inanır, dilediğine  de  inanmaz.  Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğrularıyla  Rabbimizin  huzurunda  makbul  olmuş  ve  duaların  kabul  edilerek  karşılık  bulduğu  namazınız  sizinle  olsun !...

Yanıtlar

Yavuz Selim D.      09-03-2022  

Hocam Allah'ı selamı ve bereketi ebediyen ve daima üzerinizde olsun. Makaleyi tekrar okudum. Evet kesinlikle manasını bilmeden okumak gerçekten feci bir durum, ben ağlanacak halden bunu kastetmiştim. Araplar dahi anlamadan okuyor hocam daha ne olsun. Müslümanlar namaz kılıyor ama namazda ne dediğini bilmiyor, böyle bir şey olabilir mi? Namazda huşu yok, huşu olmaz tabi sen ne dediğini bilmiyorsun ki, bilmediğin bir dilde ezberden bişiler okuyup geçiyorsun. Yani bu konuda size katılmamak mümküm değil. Fakat Peygamberin namazı nasıldı acaba, sahabe nasıl kıldı, sonra gelenler ne yaptı diye sorduğumuzda da karşımıza namazda Kuran dışı birşey okunduğuna dair ben bir şey bulamadım veya Kuran'ı değiştirerek okuduğuna dair. Yani sizin bahsettiğiniz namazda mana bozulmasını, sureyi aynen okuduğumuzda sanki Allah'a dini öğretmek gibi oluyor çıkarımını, bu kadar sahabeden tabiinden onca din aliminden hiç kimsenin dikkatini celbetmemesi mümkün değildir. İllaki çıkıp birileri sureler aynen okunmamalı derdi diye düşünüyorum. Tabi tersi de mümkün, Emevi milliyetçiliği ile Arapça ibadet zorunlu tutulmuş, diğer rivayetler yok edilmiş de olabilir. Bununla beraber Kur'anı namaz dışında normalde aynen okurken de şirk gibi algılanmaz mı o zaman. Yani namazda Allah ile konuşuyorsak, Kuran okurken de O'nunla konuşmuyor muyuz? O zaman Kuran'ı okurken de dwğiştiememiz icap eder. Bence burada Kuran'a özel bir hitap şekli sözkonusu, bunun aynen okunmasında sakınca olmamalı. Mesela Deki şeklindeki hitapların hepsini çıkarmalıyız o zmana okurken. Bunun yerine şöyle uugulamak daha makul değil mi, Kuran'ı normalde veya namazda okurken sanki bize vahyediliyormuş gibi okursak manada bir sıkıntı kalmıyor bence. Yani biz dilimizle okuyoruz ama sanki Allah bize hitap ediyor gibi algılarsak sıkıntı kalmaz diye düşünüyorum. Teşekkürler.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      09-03-2022  

Değerli  Kardeşim !  Allah'ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur'anın  doğruları  sizinle  olsun !

Peygamberimize  Kur'anın  vahyedilmesinden  önce  hatta  peygamberimiz  de  onların  kültürünü  yaşıyor  ve  Mekke  toplumu  her  ne  kadar  müşrik  ise,  onlar  da  İbrahimi  öğretiden  kalan  inançlarla  kendilerine  göre  namaz  kılıyor /  yani  Allah'a  yakarıyor  idiler.  Elbette  ki  kılınan  namazlar  Kur'an  ayetlerinin  yapısında  değildi.  Kur'anın  vahyinden  sonra  Peygamberimizin  kıldığı  namaz  ise  Kur'anı  en  iyi  anlayan  olduğuna  göre,  kendisine  Kur'an  ne  öğretmiş  ise  o  şekildedir. Ama  o  şeklin  nasıl  olduğu  da  daha  sonralarla  uydurulan  hadislerle,  ulemanın  farklı  ayet  yorumlarıyla  hangisinin  olabileceği  adeta  bir  muamma  haline  getirilmiştir. Birçok  rivayette  namazda  Peygamberimizin  zaten  kendi  dilinden  olan  Arapça  sözlerle  Kur'an  ayetlerinin  dışında  dualarla  yöneldiği,  bazen  de  Kur'an  içerisindeki  dua  yapısında  olan  ayetleri  okuduğu  anlatılmakta,  ama   bundan  daha  fazlası  hadis  ve  rivayetlerle  de  Kur'an  Surelerinden  bazıları  ile  namaz  kıldığına  da  yer  verilmektedir. 

Peygamberimizin  vefatından  sonra  aslında  Kur'anın  ve  aklın  süzgecinden  vazgeçmeyen,  ortaya  atılan  hadisleri  kabul  etmeyen  İmamı  Azam,  Serahsi  gibi  birçok  alim  ortaya  çıkmış,  bugün  de  birçok  gerçeği  gören,  Kur'an  doğrultusunda  görüş  bildiren,  namazın  kendi  dili  ile  kılınacağını  dile  getiren  Kur'an  erleri  bulunmaktadır,  ama  her  dönemde  güçlü  durumda  olanlarla  oluşturulmuş  Cemaat  ve  mezhep  kalabalıklarının  baskısı  ve  egemen  olan  muktedirlerin  kendi  çıkarları  doğrultusunun  ve  verilen  hükümlerin  etkisiyle  sindirilmişler,  aykırı  görüşlerinden  dolayı  zindanlara  atılarak  cezalandırılmışlar  ve  öldürülmüşlerdir. Zamanımızda  da  mürted  ve  din  düşmanı  ilan  edilerek  baskı  ile  dışlamaya  çalışmaktadırlar. Kurulan,  kanıksanmış  ve  gelenekselleşmiş  düzenler  yanlış  da  olsa  muktedir  olan  ve  çeşmenin  başında  duranlar  tarafından  her  zaman  direnç  ve  reddiyelerle  karşılanır.  İnsanın  yaratılmasından  bu  yana  tarih  boyunca  da  böyle  olmuştur  ve  peygamberlere  bile  itiraz  edilmiş,  getirdikleri  Allah'ın  vahyi  bile  uzun  sürelerce  reddedilmiştir.

Kur'anı  namazın  dışında  gerek  Arapça,  gerek  se  mealinden  anlayarak  okuduğumuz  zaman  birebir  Allah'la  konuşmuş  olmuyoruz,  O'nun  ayetlerini  ve  bize  yönelttiği  öğütlerini  öğreniyoruz  ve  bilgilenerek  Allah'a  yönelmiş  ve  Allah'ı  zikretmiş  oluyoruz. Üstelik  de  o  bilgileri  ve  öğütleri  belleğimize  yerleştirip,  hayatımızın,  her  türlü  amelimizin  rehberi  yapmamızın  yükümlülüğü  bulunmaktadır.  Çünkü  o  esnada  Allah'tan  biz  kendimiz  için  herhangi  bir  talepte  bulunmuyor,  isteklerimizi  de  belirtmiş  olmuyoruz.  Kur'anda  "  de  ki  "  ifadesiyle  başlayan  ayetlerin  hepsi  dua  niteliğinde  değil,  müşriklerin  veya  sahabenin  Peygamberimize  yönelttiği  sorulara  karşı  peygamberimizin  vereceği  cevapların,  açıklamaların  nasıl  olacağı  ile  ilgilidir. Namazın  dışındaki  okumalarımızda  elbette  ki  bu  " de  ki  "  eklerini  kaldırarak  okuyamayız,  ayetlerin  orijinal  yapısını  bozamayız. İşte  bugün  namaz  konusundaki  bütün  tartışmalar,  "  Namaz  Kur'an  ayetlerinin  ve  Surelerinin  üstelik  de  Arapça  aynen  okunarak,  öğütlerin  de  anlaşılmadan  din  dersine  dönüştürülmesi  midir ? "   yoksa  "  Allah'a  yakarmak,  niyaz  etmek  ve  O'nunla  konuşarak  bir  dua  olduğunu  kabul  etmemek  midir ?  olduğu  konusunda  ortak  bir  noktaya  varılamamasından  kaynaklanmaktadır. Biz  de  ikincisinin  daha  doğru  olabileceğine  inanarak  sitemizdeki  makalelerimize  bu  yöndeki  açıklamalarımızla  yönelmekteyiz.  Hadis  ve  rivayetleri  din  yaparak  namaz  kılanlara  namazda  neden  Kur'an  ayetlerinin  aynen  Arapça okunduğu  sorulduğu  zaman,  "  Biz  Allah'a  Kur'anı  okuduğumuzu,  bildiğimizi  gösteriyoruz. "  diye  tutarlı  olmayan  cevapların  verildiği  görülür.  Halbuki  insanların  diğer  zamanda  Kur'anı  okuyup  okumadıklarını  Allah  görmüyor  mu ?  Onların  Kur'an  hakkında  yeterli  bilgilerinin  olup  olmadığını  bilmiyor  mu ?  Elbette  ki  herkes  dilediğine  inanacaktır,  ama  şu  bir  gerçektir  ki  her  inanç  Kur'anın  Hakk  Dininin  inancı  olmayabilir.  Bu  konularda  gerçek  bilgi,  akıl  ve  mantık  çok  önemli  olarak  devreye  girmektedir.  Doğrusunu  en  iyi  bilen  Allah'tır. Allah'ın  rahmeti  ve  Kur'anın  doğruları  sizinle  olsun !..

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET