TÜM SORULAR

Soru

Celal H.   17-11-2023   205

Hocam benim sorum Sehit nedir ? Trafik kazasında ölen bir polis, yangında ölen bir erkek, silah temizlerken, nöbette iken ölen bir asker neredeyse herkes şehit oldu denilmektedir. Şehitlik bu kadar ucuz ve basit bir şey midir ?

Yanıtlar

Zeki Çelik.      17-11-2023  

Değerli  Kardeşim !   Allah'ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun !

Ülkemizde  zaman  zaman  “  Şehitler  ölmez,  vatan  bölünmez  “  denilerek  yerli  yersiz  sloganlarda  kullanılan,  üzerine  birçok  uydurma  hadis  oluşturulan,  halk  kültüründe  de  birçok  yanlış  algılarla  bilinen  ve  inanılan  olarak  yerleştirilmiş  şehit  kavramını  da,  ardından  açıklığa  kavuşturulması  gereken  bir  çok  ayrıntıyı  da  içine  alan  çok  ilginç  ve  kapsamlı  bir  soru  oluşturmuşsunuz.  Dikkatinizden  ve  bu  güncel  olarak  çok  sıklıkla  tanık  olduğumuz  konudaki  sorunuzdan  dolayı  size  teşekkür  ederim. 

Sorunuz,  Kur'anımızda  Ali  İmran  Sûresinin  169 – 171.  ayetlerinde  “ Allah  yolunda  öldürülenleri  de  sakın  ölüler  sanma.  Tam  tersi  onlar  diridirler,  Allah’ın  verdiği  şeylerle  sevinçli  olarak  Rableri  katında  rızıklanmaktadırlar.  Arkalarından  kendilerine  henüz  ulaşmayan  kimselere,  kendileri  için  hiçbir  korku  olmayacağını  ve  üzülmeyeceklerini  müjdelemek  isterler.  Onlar,  Allah’tan  bir  nimeti,  armağanı  ve  Allah’ın  şüphesiz,  müminlerin  ecrini  kaybetmeyeceğini  müjdelemek  isterler. “  ifadelerin  temelinde  yer  alan  ve  ayetin  orijinalinde  olmadığı  halde  birçok  müfessirin  çevirisinde  parantez  içerisinde  şehit  sözcüğünü  de  ilave  ederek  yer  verdiği  ayetler  grubundaki  ayrıntıları  ile  bağlantılıdır.  Ayetlerdeki  ayrıntılara  geçmeden  önce  hazır  sizin  sorunuzun  vesilesi  ile  okuyucularımıza  da  biraz  daha  geniş  ve  gerçekçi  bilgi  olsun  diye  öncelikle  şehit  sözcüğünün  karşılığının  ne  olduğunu  ortaya  koymaya  çalışalım.

Lisanü’l  Arab  sözlüğünde  “  şehiyd “  sözcüğünün  Arapça  “  şhd “  kökünden  türemiş  “  şehadet “  anlamında  bir  isim – fiil  olduğu,  bunun  da  “  en  ileri  derecede  tanık  olan “  anlamına  geldiği  belirtilir. Bu  sözcük  açıkta  olan  işlere  izafe  edildiğinde  yaşamış,  görmüş  ve  konuyu  iyi  bilen,  şehiyd  anlamında  kullanılır. Sözcüğün  mastarı  olan  “  şehadet “  sözcüğünün  Türkçedeki  tam  karşılığı  da  “  tanıklık / şahitlik “  demektir. Dolayısıyla  açıkta  olan  konuları  ve  işleri  bilene  “ şahit “  ileri  derecede  bilgi  ile  konuları  bilene  de “  şehiyd “  denir. Kur’anda  bu  isim – fiil,  yerine  ve  konularına  göre  Allah,  Elçiler  ve  insanlar  için  kullanılır  ve  55  kez  geçer. Ama  ne  yazık  ki  yanlış  algıların  sonucunda  ise  bu  sözcük  ülkemizde  “  Allah  rızası  için  ölen  kimseler  “  anlamında  çok  yaygın  ve  yanlış  bir  şekilde  şehit  olarak  kullanılır.  Halbuki  yukarıda  ayet  örneğinde  gördüğümüz  gibi  ise  Kur’an  “  Allah  rızası  için  Allah  yolunda  ölen  kimseleri  “  şehit  olarak  nitelendirmez.  Ayetlerin  orijinalinde  de  bu  sözcük  yer  almaz. Bu  anlayış  Kur’an  ile  onaylanmaz.  Ve  Kur’an’da  Rabbimiz  bunlar  için  “  Allah  yolunda  öldürülen  kimseler “  ifadesini  kullanır.

Ne  yazık  ki  sizin  de  dile  getirdiğiniz  gibi,  birçok  kavramda  olduğu  gibi  ülkemizde  şehitlik  kavramı  da  yozlaştırılmış,  basitleştirilmiş,  olarak  kullanılmış,  hakiki  şehit,  hükmi  şehit,  Dünya  ve  Ahiret  şehidi  gibi  bölümlere  ayrılmış,  her  biriyle  ilgili  olarak  da  birçok  hadis  uydurulmuş,  ayağa  düşürülmüştür.  Bu  bağlamda  bira  şehidi,  devrim  şehidi,  sahne  şehidi,  suda  boğulanlar,  ateşte  yananlar,  enkaz  altında  kalanlar,  veba  sıtma  gibi  hastalıktan  ölenler,  ilim  yolunda,  devlet  görevinde  ölenler,  Cuma  gecesi  ölenler,  loğusa  iken  ölenler,  Hacc’da  iken  ölenler,  gurbette  ölenler  gibi  birçok  şehit  türü  ortaya  atılarak,  üstelik  de  kavram  ucuzlatılmış,  Müslümanlar  kavram  kargaşası  ile  yanlış  yollara  sürüklenmişlerdir. Aslında  bilinmelidir  ki  ölüden  ne  şahit / sıradan  tanık,  ne  de  şehiyd / iyiden  iyiye  mükemmel  tanık  olur.

Ele  alacağımız  ve  düz  mantıkla  bakıldığında  gerçekten  de  tutarsız  ve  çelişkili  gibi  görülen,  ardından  birçok  soruyu  da  beraberinde  getirecek  gibi  görünen  ayet  grubunda,  aslında  daha  önce  müşriklerin  Kur’anı  ve  İslam’ı  tamamen  yok  etmek  üzere  kalkıştıkları  Bedir,  ardından  Uhud  savaşlarında  Müslüman  olduklarını  dile  getirdikleri  halde  Medine’de  Abdullah  b.  Ubey  emrindeki  münafıkların  savunmalara  katılmayıp,  geri  dönerek  peygamberimizi  her  vesilede  yalnız  ve  yardımsız  bırakmaları,  savaş  esnasında  ( ölme,  öldürme  ve  ölüm  korkusu  ile  savaştan  kaçma ) nedenleriyle  insanlara  Resulullah’ın  şahsında  çok  önemli  bilgiler  ve  mesajlar  verilmekte,  korku  ve  isteksizlik  içerisinde  olabileceklere  moral  ve  güç  verilmeye  çalışılmaktadır. Ayetlerin  içeriğini  daha  doğru  anlayabilmemiz  için  Bakara  Sûresinin  154. ayetinde  “ Ve  Allah  yolunda  öldürülenlere  “ Ölüler “  demeyin.  Aslında  onlar  diridirler.  Fakat  siz  bilince  ermiyorsunuz. “ ifadelerinin  de  göz  önünde  bulundurulması  ve  birlikte  değerlendirilmesi  gerekmektedir.

Kur’anda   pek  çok  ayette,  yaşanan  hayatta  çevresinden  kopuk,  hiç  bir  şey  ile  ilgilenmeyen,  toplumun  sorunlarına  omuz  vermeyen,  olumsuzlukları  görmeyen,  duymayan,  sessiz  kalan,  insanların  sıkıntılarını  paylaşmayan,  hiç  kimseye  bir  yararı  olmayan,  hele  hele  niçin  yaratıldığının  farkında  olmadan  kendisinin  yaratılışındaki,  çevresindeki  Allah’ın  ayetlerinin  farkında  olmadan  yaşayan  veya  inkâr   etmiş,  azmış  zalimlere,  duyarsız,  tepkisiz,  vicdanı  dumura  uğramış  kişilere  ve  toplumlara  dilsiz,  sağır,  kör,  aklını  kullanmayan  nitelemeleri  ile  Yüce  Rabbimiz  Allah,  mecazi  olarak  “  onlar  ölülerdir “  demektedir. Tersine  de  Kur’an  ayetleriyle  tanışıp,  Kur’ana  ve  Allah’a  yönelmiş  olanlara  ve  de  aynı  zamanda  Allah  yolunda  İslam’ı  korumak  amacıyla  katıldığı  savunmalarda  ölenlere  de  yine  mecazi  olarak  “  diriler “  demektedir. 

Ele  aldığımız  ayet  grubunda  da  yine  aynı  nitelendirmeye  yer  verilmekte  ve  bu  yolda  ölecek  olanlara  Ahiret  hayatındaki  rızıklandırma   mecazi  ifadesiyle  de  verilecek  ödüllerden,  nimetlerden  söz  edilmektedir.  Elbette  ki  onlar  ölüler  oldukları  halde  hadislerle  oluşturulmuş  yanlış  inançlar  sonucu  olduğu  gibi  aramızda  dolaşıp  bizi  görmekte  ve  duymakta  değillerdir.  Bizim  düz  mantıkla  anlayabileceğimiz  nitelikte  ölenlerin  üç  öğün  tabildot  yemekleriyle  de  rızıklandırılmakta  oldukları  şeklinde bir  anlayış  söz  konusu  olamaz. Ahiret  hayatında  da  insanlar  bambaşka  bir  boyutta  veya  boyutsuz  olarak  diriltileceklerdir. Zaten  henüz  kıyamet  kopmamış,  Cennet  ve  Cehennem  yaratılmamış  ve  bugüne  kadar  yeryüzünde  yaşayıp  da  ölmüş  olan  milyarlarca  insandan  hiç  biri  de  ne  Cennete,  ne  de  Cehenneme  girmemiş  olduğundan,  bu  anlatım  tarzı  aslında  yaşayanlara  öğüt  olması  bakımından  dile  getirilen  temsili  ve  mecazi  anlatımlardır.  Rabbimiz  de  Ahiret  hayatının  kesin  olacağını  vurgulamak  amacıyla  Ahiret  konusunun  ele  alındığı  ayetlerde  cak  mı ?  cuk  mu ? gibi  herhangi  bir  acabaya,  tereddüte  ve  şaibesine  yer  vermemek  için  anlatımlarda   “ di  li “  geçmiş  zaman  kalıbını  kullanır.  Bütün  ölenler  de  aslında  fişi  çekilmiş  bir  bilgisayar  disketi  gibi  rüyasız  bir  uyku  içerisindedirler,  ruhları  bizim  bilemeyeceğimiz  bir  şekilde  ve  yerde  Rabbimiz  tarafından  kıyamet  gününe  kadar  kabzedilerek  tutulmaktadır.

Ayetlerde  “ Arkalarından  gelecek  olanlara  müjdelemek “  ifadelerine  baktığımız  zaman  da  bu  ayetlerden  ve  yukarıdaki  açıklamalarımızdan   yola  çıkarak  “  Allah  yolunda  ölenlerin  ölmeyip,  diri  sayıldıkları  sonucu  Allah’ın  ayetlerine  vakıf  olan  kişilerin  arasına  dahil  edilmeleriyle  beraber  bu  kişilerin  ahiret  hayatında  sahip  olabilecekleri  nimetlerin  ve  ödüllerin  örnekleriyle,  arkalarından  gelecek  olan  başkalarını  da  “ Allah  yolunda  ölmeye “  teşvik  etmeleri  nedeniyle  unutulmayıp  şan  ve  şerefle  anılmaları  ve  amel  defterlerinin  kapanmaması  sonucu,  arkadan  örnek  alarak  aynı  şekilde  gelenlerin  de  ecri  kadar  onlara  da  ecir  yazılmaya  devam  edileceği,  arkadan  gelip  inanmış  ve  mümin  olarak  onları  örnek  alan  ve  Allah  yolunda  mücadele  edip  can  verecek  kişilerin  de  aynı  şekilde  mükâfatlandırılacakları  anlatılmakta,  teşvik  edilmekte  ve  bu  güzel  sonuçlardan  müjdeleme  ifadesiyle  onların  da  bir  an  önce  haberdar  edilerek  farkına  varmaları  gerektiği  vurgulanmaktadır. Bu  ayetler  indiğinde  Bedir  ve  Uhud  dışında  bu  bölgede  yaşayanlar  arasında  Allah  yolunda  ölen  henüz  olmamıştı. İşte  bu  nedenle  bu  ayetlerin  indirilmesindeki  amaç,  Allah  yolunda  mücadele  etmenin  ve  bu  yolda  ölmenin  öneminin  her  dönemde  olabileceği  gibi,  o  dönemde  de  ne  kadar  önemli  ve  bu  kişiler  için  ne  kadar  kazançlı  olacağı  anlatılmaya  çalışılmaktadır.

Sonuç  olarak  sorunuzda  belirttiğiniz  gibi,  şehit  olmak  bu  kadar  basit  bir  kavram  değildir.  Allah’a,  Kur’ana,  Peygambere  ve  hakka / gerçeğe  şahit,  gerçek  “  şehiyd “ tanık  olamamış,  Kur’an  ayetleriyle  bilgilenmemiş,  bilgi  ile,  tahkiki  bir  iman  ile  gerçek  mümin  olamamış,  gerektiği  zaman  Allah  yolunda  mücadele  etmeye  gönlü  olamamış  insandan,  halk  kültüründe  yanlış  inanıldığı  gibi  şehit,  arkadan  gelecek  insanlar  için  de  iyi  bir  örnek  olmaz. Bu  gibilere  Ahiret  hayatlarındaki  güzelliklerden  ve  ödüllerden  de  kendilerine  verilecek  müjdeler  de  tabiidir  ki  olamaz. Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !...

 

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET