 
  Hasan Y.  
  
 02-04-2025  
   59
 Hasan Y.  
  
 02-04-2025  
   59
               Sayın Zeki bey , benim sorum icki icilmesi hakkında bilgiler verebilirmisiniz, bazılari içki haram değil bazılarıda cehennemlik diyor,Kuranın bakışı nedir?İcki icilince cehennemlikmi olunuyor? Saygılarımla Hasan Yilmaz
 Zeki Çelik.  
   
   02-04-2025
 Zeki Çelik.  
   
   02-04-2025  
               Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Sosyal, kültürel, ahlâki, ekonomik, din ve inanç açısından da çok önemli olan, peygamberimizin zamanında da gündeme gelen, sorular yöneltilen, bu konuda rivayetlerin ortaya konulduğu, tarih boyunca birçok Fakih ve Mezhep imamları tarafından, bugün de birçok çevrelerce de tartışılan çok da güncel bir konuyu soru olarak gündeme getirmişsiniz. Toplumumuzun da bu güne kadar kesin ve net bir bilgiye sahip olmadığı bu konuya dikkat çektiğiniz için size teşekkür ederim. Tabiidir ki tartışılanlara, bu konuda öne sürülen rivayetlere çok çeşitli ve kapsamlı olduğu için bu zeminde yer veremeyiz, biz ancak Kur’an ayetleriyle size ana hatlarıyla yardımcı olmaya çalışacağız. Öncelikle de belirtelim Cemaat ve Tarikatların abarttıkları ve kesin yasak koyduğu gibi içki içenlerin cehennemlik oldukları gibi bir şey yoktur, buna hiç kimse karar veremez, üstelik de kim bilebilir ki bugün içki kullanan bir kişinin yarınlarda bırakıp da inanan, güzellikler üreten ünsiyet ve güzel ahlak sahibi bir insan olacağını ! Hatta aşağıda ayet örneği ile de yer vereceğimiz gibi içki içtiği halde inanan ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselerin tatmış olduklarından dolayı sorumlu tutulamayacağı da belirtilmektedir.
Peygamberimizin  risaleti 
döneminde  toplum  tarafından 
çoklukla  kullanılan 
içki  ile  ilgili 
olarak  değişik  zaman 
aralıklarında  bu  konuya 
değinen  bir  takım 
ayetler   vahyedilmiş, 
açıklamalarda  ve  öğütlerde 
bulunulmuştur. Maide  Sûresinin 
90. ayetinde  “ Ey  iman 
etmiş  kişiler !  Hamr / 
içki /  herhangi  bir 
yolla  aklı  örten…….şeylerdir.  Öyleyse 
durumunuzu  korumanız,  kurtulmanız  
için  bu  şeytan 
işinden  kaçının. “  ifadeleriyle  uzak  durun  denmiş,  Bakara 
Sûresinin  219.  ayetinde  de “  Sana  hamr’dan  /  aklı  karıştıran, 
örten  şeylerden….soruyorlar.  De 
ki  :  Bu 
ikisinde  büyük  bir 
günah,  bir  de 
insanlar  için  bazı  menfaatler  vardır. 
Fakat  dünya  ve  âhirette  günahları, 
menfaatlerinden  daha  büyüktür…..”  ifadeleriyle 
de  değişik  örneklemelerin  yanı 
sıra   içki  gibi  
şeytanın  yönlendirdiği  uygulama  ve 
alışkanlıklardan  kaçınılması  önerilmektedir.  Çünkü  bunlar 
pistir,  insanın  bedensel  ve  ruhsal  sağlığı  için  zararlıdır.  Zira 
içki  ve  uyuşturucu 
alanların,  dikkat,  hafıza 
gibi  melekeleri  çalışmamaktadır.  Meydan  kişinin  olumsuz  dürtüleri  olan 
şeytana  /  kişinin 
iblisine  kalmaktadır. Böylece  tefekkürsüz 
ve  kontrolsüz  sözler 
sarf  edilmekte,  başka 
insanlara  ve  hatta  yakınlara  bile  sataşılmakta,  kötü  işler 
yapılabilmektedir.  Bunun  sonucunda 
düşmanlık,  darp  veya   cinayet 
gibi  kötü  sonuçlar 
dahi  ortaya  çıkabilmektedir. Alkollü  içkiler  insanın 
psikolojisini  ve  sağlığını 
bozduğu  gibi,  parasını 
da  işini  gücünü  de  heder  eder. 
Ayrıca  da  aklın 
düşmanıdır. En  büyük  düşmanlığı 
ise  Nisa  Sûresinin 
43.  ayetinde  “  Ey 
iman  etmiş  kişiler !  
Sarhoş  iken  ne söylediğinizi  bilinceye 
kadar…..salata /  mali  yönden 
ve  zihinsel  açıdan 
destek  olma,  toplumu 
aydınlatma  kurumlarına  yaklaşmayın / 
toplum  içine  çıkmayın… “ 
ifadeleriyle  akla 
verdiği  zarardan  dolayıdır. Bu 
nedenle  de  Rabbimiz 
Sarhoş  olanın  oluşturabileceği  bozgunculuktan,  verebileceği  rahatsızlıktan  dolayı  toplantılara  katılmasını,  salata, 
musallaya  yaklaşmasını   yasaklamaktadır.  Ayetin  orijinalinde  yer  alan  “  sükârâ “  sözcüğü 
“ 
sekr “  sözcüğünün  türevidir. Bu 
da  sadece  içkiyle 
değil,  uyku,  şehvet, 
korku,  acı,  panik, 
stres  gibi  başka  nedenlerle 
de  geniş  anlamıyla 
insanın  melekelerini  tam 
anlamıyla  kullanmasını  engelleyen 
zihinsel  bulanıkların  tümünü 
ifade  eder.  Dolayısıyla  insanlar 
içkiden,   uyuşturucudan 
veya  diğer  etkenlerle 
de  olsa  sarhoş 
iken  salata,  toplum 
içine   katılmamalıdırlar. Burada  yasaklanan  doğrudan  doğruya  içki  değil,  "  sukara "  haline  gelinmemesidir. Peygamberimizin  zamanında  bütün  sahabe  zaten  içki  içiyordu.  Bu  ayetler  indirilip  duyurulduğu  zaman  ise  sokaklar  dökülen  içkilerle  dolmuş, ama  farklı  görüş  beyan  edenler  de  içmeye  devam  edenler  de  çoklukla  olmuştur.
Hamr  :  sözcüğü 
de  örtmek,  karıştırmak 
anlamlarındaki “  h m r “  kökünden 
gelmiş  olup  aklı 
örten,  karıştıran  her 
şeyin  ismi  olmuştur. 
Bu  sözcük  önceleri 
sadece  üzümden  elde 
edilen  şaraba /  içkiye 
ad  olmuşken  sonradan 
aklı  örten,  karıştıran 
her  türlü  içki 
ve  uyuşturucu  maddenin 
adı  olmuştur. Nahl 
Sûresinin  67.  ayetinde 
“ 
Ve  hurma  ağaçlarının 
meyvelerinden  ve  üzümlerden 
ki,  siz  ondan 
içki  ve  güzel 
rızık  edinirsiniz.  Size 
içiririz.  Şüphesiz  bunda 
aklını  kullanan  bir 
toplum  için  kesinlikle 
bir  alamet /  gösterge 
vardır. “ ifadeleriyle  Rabbimiz 
meyvelere  dikkat  çekmekte 
ve  meyvelerin  insan 
hayatındaki  önemini  bildirmektedir.  Ayetin 
işaret  ettiği  ibretlik 
özellikler  ise  elma, 
armut,  ayva,  erik, 
kaysı,  kiraz  gibi 
tüm  meyveler  için 
geçerlidir. Ayette  “ 
seker / içki  “  sözcüğü  
yiyecek,  sirke,  nebiz / 
şarap  dışında  sarhoşluk 
veren  madde  ve 
içecekler   gibi  anlamlara  çekilmeye 
çalışılmıştır. Halbuki  bu  sözcük 
aynı  zamanda “  sislilik, 
bulutluluk,  tozluluk,  bulanıklık
“  anlamında  olup 
aklın  karışıklığı,  bilincin 
bulanıklığı,  argo  tabiriyle “ 
kafanın  kıyaklığı /  sarhoşluk “  kendini  bilememektir  demektir. Bu  ayetle  Rabbimiz, 
söz  konusu  nimetleri 
özellikle  henüz  iman 
etmemiş  kişilere  hatırlatmaktadır.  Bu 
nedenle  onlar  için 
içki  yasaktı  veya 
serbestti  diye  bir 
konu  yoktur.  Bu 
ayetin  içkinin  yasaklanmasından  önce 
nazil  olduğunu,  daha  sonra 
da  hükmün  kaldırıldığını  iddia 
etmek  de  doğru  değildir, 
Kur’an  bütünlüğünü  tanımamak 
anlamına  gelir.
Öte yandan Maide Sûresinin 87 – 88. ayetlerinde “ Ey iman eden kimseler ! Allah’ın size helâl kıldığı temiz / nefis / güzel şeyleri haram saymayın. Ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez. “ ifadeleriyle aşırıya, abartıya gidilmemekten söz edilmektedir, tayyibattan / güzel ve temiz olmadığından dolayı kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar verebilecek olan içecekler / nebiz bu nedenle yasaklanmaktadır. Peygamberimizin zamanında dahi içki içen pek çok sahabe bulunmakta idi. Zeminin müsait olmamasından dolayı yer veremeyeceğimiz halde bu nedenle birçok rivayette bu konular gündeme getirilmiş ve ( Kurtubi, el Câmiu li Ahkamil – Kur’an, Razi, Mefatihul Gayb, ) gibi eserlerde bir çok Fakih ve Mezhep İmamları tarafından da tartışılmış, değişik görüşler beyan edilmiştir. Bu bağlamda da Maide Sûresinin 93. ayetinde “ İnanan ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselere….iyilik güzellik ürettikleri zaman, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Ve Allah, iyilik güzellik üretenleri sever. “ ifadelerine bağlı olarak, birçok Fakih tarafından tartışılan ve içki ile ilgili söz konusu rivayetlerin sonucunda da birileri tarafından “ Eşyada asıl olan ibaha / açıklamak, serbest bırakmak, meşru saymak “ olduğuna göre böyle bir hükmün verilmesinin bir mantığı olması gerekir denilmiş, ayette açıkça aklı örten yiyecek ve içeceklerin aklı örtmeyecek, salattan ve Allah’ın zikrinden geri kalmayacak ölçüde yenilip içilmesinde bir sakınca olmadığı bildirilmiş, Haram olan ister yiyecek, ister içecek, ister nefesle alınan bir şey olsun aklın devreden çıkmayacağı, kendi vücuduna zarar vermeyeceği ölçüde yenilip içilmesidir, denilmiştir.
Sonuç olarak Kur’an ayetleriyle verilen öğütler ve konulan yasaklar, her konuda olduğu gibi, içki konusunda da aşırıya ve abartıya kaçmadan, öncelikle kişilerin kendi bedenlerinin, sağlıklarının zarar görmemesi ve kişinin kendinden başka topluma da zarar vermemesi başkalarını da rahatsız etmemesi açısındandır. Hatta ayetlerin aşırılık uyarılarına göre ve Hanefi mezhebinde de diğer üç mezhebe rağmen “ mutedil ölçüde sarhoşluk vermeyecek derecede ve tıbbi gerekçelerle kullanımına dinen izin verilen eylemler olarak icazet verilmiştir. “ denilmekte olduğundan bazı sahabeden rivayet örnekleriyle de “ üç bardak içersem bende hiç bir anormallik olmamaktadır, ama dördüncü bardağı içtiğim zaman ise sarhoş olmaktayım. Bu nedenle her halde yasak olan benim için bu dördüncü bardaktır. “ diyenler de olmaktadır. Elbette ki herkesin beden ve fizyolojik yapısı veya dayanıklılığı aynı ölçüde değildir. Dolayısıyla bu ölçüde veya hiç alkol kullanmamakta herkes kendini bilecektir. İçkinin kullanımının sonuçları sadece kendi bedeni ile sınırlı kalacaksa, sonuçlarını sadece kendisi yaşayacaktır, Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatından dolayı belki de günah mertebesine de girmeyecektir. Ama kendi bedeni çerçevesinde kalmayacak ta başkalarına zarar verecek boyuta gelecekse de o zaman da asıl olan Allah katındaki sorgulama da kaçınılmaz olacaktır. Allah’ın selamı, rahmeti ve Kur’anın doğrularıyla yaşayacağınız sorunsuz, temiz, güzel ve sağlıklı bir hayat sizinle olsun !...