TÜM SORULAR

Soru

Göksel Ç.   25-07-2025   34

Hocam merhaba... Son zamanlarda yeni bir itikat biçimi ortaya çıktı.. Sosyal medyanın da gelişmesiyle daha görünür hale geldi.. Bu inanç biçimi şu: Kâinatta kozmik hiyerarşi vardır. Kadir mutlak Tanrı yönetim işini bu kozmik hiyerarşiye vermiştir.. Kuran'da rab Allah Ben O biz kavramları ayrı ayrı zatları ifade eder. İnsanı Tanrı değil bir labaratuarda Anunnakiler yaratmıştır. Anunnakiler sümer tabletlerinde yazılı gökten gelen tanrısal kral soyudur. Melek melik demektir. Dolayısıyla mrlekler bu kral soyu Anunnakilerdir Sümer Tabletleri Tevrat Kuran Ve Hanokun kitabı bizim tezimizi destekler. Rab halife tayin edecem ben insanı deyince melei ala(anunnaki konseyi) ve iblis Rabb le tartışmış ve ona isyan etmiştir. Rabb kadir mutlak olsaydı iblis ona karşı gelebilir miydi tartışabilir miydi? Kuran da zaten bixim tezlerimizi destekler Tüm peygamberlere gelen melekler aslında bu Anunnakilerdir. İşte düşmüş meleklerde dünyaya gelmiş insan kadınlarla evlenmiş bunlardan nefilim denen devler doğmuş bunlar azınca da tufan olmuş Vs vs.. Bu modern Mekke müşrikliğini bu itikadı kuran ışığında bir kritik eder misiniz Sevgiler

Yanıtlar

Zeki Çelik.      26-07-2025  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun ! 

Son  yıllarda  Sümer  tablet  çözümlerinin  gündeme  gelmesiyle  birlikte,  zaten  Allah’ı,  Kur’anı,  Peygamberi  ve  İslam’ı  karalamaya  hazır  bekleyen  reddiyecilere  de  oldukça  zengin  bir  malzeme  ortaya  çıkmıştır. Bu  bağlamda  her  kültürün,  tarihten  bu  yana  geçmişindeki  çeşitli  yaşam  ve  inanç  yapısını  oluşturan  ve  yaşamları  yönettiğine  inanılan  insan  benzeri  tanrıların  bulunduğu  sıklıkla  anlatılmaya  başlanmıştır. Antik  Dünya  ile  ilgili  yaşamları  ve  inançları  ele  alan  görüşler  ve  iddialar  da  çoğalmıştır. Bir  çok  yabancı  ve  yerli  araştırmacı,  teorisyen  ve  yazarlar  da  temelinde  Sümer   inançlarındaki  Anunnakiler,  Enok  mitolojik  anlatımlarına  dayalı  olarak  kitaplar  yazmışlar,  videolar  çekmişler,  televizyon  kanallarında  programlar  da  yapmaktadırlar.  Bu  video  ve  kitaplarda  yer  alan  Sümerlere  ait  olan  kayıtlar,  metaforlar,  destanlar  bugün  aynı  zamanda  orta  doğunun  en  kadim  ve  Kur’anın  İslam’ına  da  temel  olarak  mal  edilmeye  çalışılan,  günümüzde  değişik  iftiralar  ve  iddialarla  da  değişik  anlamlar  yüklenen,  karalama  içerikli  sorular  olarak  karşımıza  çıkarılmaktadır. Bu  teorisyenler,  sağlam  bir  temele  oturtturamadıkları  halde  Anunnakiler  bağlamında,  Güneş  sisteminin  en  dış  gezegeni  olduğu  iddia  edilen  Nibirul /  Planet X  ten  5  bin  yıl  önce  Dünyamıza  geldiklerini,  medeniyeti  yaydıklarını  ve  nedeni  bilinmemekle  beraber  4  bin  yıl  önce  de  Gezegenimizi  terk  ettiklerini  de  iddia  etmektedirler.

Araştıran,  merak  eden  ve  sorgulayan  bir  kardeşimiz  olarak  siz  de  aslında  her  bir  ayrıntının,  karalamaların,  tek  tek  ele  alınması  gereken  ve  ciltler  dolusu  kitaplarla,  çok  sayıdaki  videolarla  dile  getirilenlerin  birçok  yönüne  değinilmesini  gerektiren  çok  kapsamlı  bir  sorular  zinciri  oluşturmuşsunuz. Tabiidir  ki  bildiğiniz  gibi,  bu  zeminde  bizim  de  çok  ayrıntılı  ve  her  birine  çok  kapsamlı  olarak  değinmemizin  olanağı  yoktur. Bundan  önceki  sorunuzda  da  Kur’andaki  “  Melei  ala “  nın  Anunnakiler  olmadığına  ve  ne  olduğuna, Kur'andaki  Rab  Allah,  Ben  O,  Biz  kavramlarına  da  değinmiştik.

Sorularınızda  ana  hatlarıyla  yer  alan  “  kozmik  hiyerarşi,  melek,  malik,  melik,  iblis,  nefilim  devleri,  Sümer  tabletlerindeki  metafor  ve  mitolojik  destanlar,  bu  konularda  kitap  yazan  ve  konuşma  yapanlar  tarafından  maalesef  Kur’andaki  bazı  ayetlerin  bağlantıları  ile  de  yanlış  olarak  kullanılmaktadır. Biz  de  çok  kısa  olarak  bu  konulara  Kur’anın  doğruları  çerçevesinde  değinmeye  çalışalım  ama  aslında  bu  kavramların  bir  çoğunun  doğrularına  sitemizdeki  değişik  konular  içerisinde  de  yer  verdik. Hemen  ilk  olarak  da  bu  zeminde  Hud  69  ve  77  ayetlerinde  İbrahim  ve  Lut  peygambere  gönderilenlerin,  Neml  Suresinde  Süleyman  peygambere,  Yasin  Suresinde  topluma  gönderilen,  Kehf  Suresinde  Musa  peygamberle  yolculuk  yapanların  melekler  ve  aslında  da  Anunnakiler  olmadığını  belirtelim. O  gelenlerin  Kur’anda  ismi  bildirilmeyen  peygamberler  olduğunu  söz  konusu  ayetlerle  yeri  geldikçe  sitemizde  açıkladık. Melekler  ve  doğa  güçleri  insan  kılığında  maddesel  yapıya  dönüşemezler  ve  konuşamazlar. (  Sitemizdeki  Ateistlerden  Bazı  İddialar  başlıklı  makalemize  ve  ilgili  ayetlere  bakabilirsiniz.)

Allah  katında,  Dünya  ve  Evren  üzerindeki  oluşumları  ve  yaşayışı  yönetmek  üzere  iddia  edildiği  ve  delil  olarak  da  gösterilen  Bakara  Sûresinin  124 – 141. ayetleri  ile  anlatılanların  hiç  birinin  Kozmik Hiyerarşi  ile  ilgisi  yoktur.  Allah’ın  Kâinatı  ve  Evreni  yönetiminde  işini  yürütecek  hiyerarşi,  bu  bağlamda  kullanılan  ontolojik  olarak  yaratılmış  ne  Nefilim,  ne  İblis,  ne  Anunnaki,  ne  Melek, ne  Şeytan,  ne  de  Cinn  gibi  hiyerarşik  halifeler,  yaratıklar,  insanlar  ve  Allah'ın  ortakları,  aracıları  yoktur. Bu  anlatım  şekilleriyle  bunların  varlığına  inanmak,  Kur’an  ayetlerinin  saptırılmasıdır,  inkârıdır,  Allah'a  ortak  koşmak  olan  şirktir,  küfürdür. Bu  konulardaki  konuşmacıların  delil  olarak  göstermeye  çalıştıkları  Bakara  Sûresinin 30 – 39.  ayetlerinde  temsili  konuşmalarla  söz  edilen  Meleklerle,  İblisle,  Ademle  konuşmalar,  gerçekte  olmayan  ama  mesaj  olarak  anlatılmaya  çalışılan,  tiyatro  sahnesindeki  gibi   temsili  ve  metafor  konuşmalardır. Allah’ın  yarattıklarından  hiç  bir  varlık  Allah’a  isyan  içinde  olamaz,  zaten  yarattıklarından  farklı  olarak  başka  bir  formda  olan  Allah  da  yarattıkları  ile  karşılıklı  olarak  bu  şekilde  konuşmaz.  Ayetlerde  de  aslında  iblis  gerçekte  Allah’a  isyan  etmemiştir. İblis  diye  ontolojik  bir  varlık  da  yoktur,  iblis,  insanın  içindeki  olumsuz  duygu  ve  dürtüleridir. (  Şeytanı  Kur’an  ile  Tanıyalım  başlıklı  makalemize  bakabilirsiniz ) Tabiidir  ki  burada  bu  ayetlerin  ayrıntılarına  yer  veremiyoruz.  Melek,  Şeytan,  İblis,  Cinn  kavramlarını  da  sitemizde  ayrı  ayrı  başlıklar  halinde  çok  uzun  olarak  anlattık. Konuşmacılar,  bu  kavramların  doğrusunu,  Kur'an  bütünlüğünü  bilmedikleri  gibi,  Kozmik  kavramının  da  doğrusunu  bilmemektedir. Kozmik :  Evrenin  oluşumu,  işleyişi,  varoluştan  bu  yana  geçen  zamanlar,  uzayda  tespit  edilebilen  yüksek  frekanslı  enerjiyi  taşıyan  atom  altı  parçacıklar,  nötrinolar,  fotonlar,  radyoaktif  dalgalar,  ışımalar  gibi  ayrıntılarla  kozmoz  ve  kozmoloji  içerisinde  yer  alan  çok  kapsamlı  bir  kavramdır.  Aynı  zamanda  Evrendeki  bütün  oluşumları,  enerji  alışverişleri,  değişimleri  ile  oluşan  neden  sonuç  ilişkisine  göre  yürüten  ve  Allah’ın  yaratmış  olduğu  Fizik,  Kimya,  Biyoloji,  Astro  Fizik  kanunlardır.  Bunlara  da  aynı  zamanda  doğa  güçleri  ve  Melekler  denir.  Oysa  ontolojik  olarak  yaratılmış,  Sümer  tabletlerinde  ve  mitolojik  anlatımlarında  da  temel  olan  ve  Allah’a  ortak  koşulan  Anunnakiler  denilen,  önce  yeryüzünde  oldukları  düşünülen,  sonra  da  göğe  yükseldikleri  söylenen,  Yahudi  ve  Hristiyan  Apokrif  İncil  kaynaklarında  anlatıldığı  gibi  Cinn  denilen,  ama  şeytanın  emrine  girip  şeytanlaşmış  olan  meleklerin  yeryüzüne  inip  erkekler  şeklinde  bedenleşip  kadınlarla  ilişkiye  girdikten  sonra   Nefilim  denilen  yarı  tanrı,  yarı  insanlar  ve  tanrılar  da  yoktur. Gerçek  dışıdır. Hepsi  Yahudi  Hahamlarının,  İngiliz  edebiyatı  yazarlarının,  tablet  ve  kalıntılardaki  şekilleri  yorumlayanların  hayal  gücü  kurgularıyla  oluşan  uydurma  hikâyeleridir.

Sümer  mitolojilerinde  Anunnakilerin  Tanrı  Anu’nun  çocukları  olduğu  ve  Enlil,  Enki  gibi  güçlü  tanrılarla  birlikte  dünya  üzerinde  hüküm  sürdükleri,  İnanna’nın  kutsal  evliliği,  Nuh  tufanı  gibi  birçok  destanlar  ve  inançlar  anlatılır. Aynı  zamanda  gökteki  büyük  Tanrı  An’ın  artçıları  anlamına  geldiği  için  onlara  Anunnakiler  demişlerdir. Sümerlere  göre  krallar,  gökteki  Tanrının  yeryüzündeki  halifesi  ve  insanları /  sürüyü  güden  çobandır.  Kral  inannu  da  çoban  kraldır.  Bu  çoban  krallar  için  Melik  / sahip  ifadesi  de  kullanılmıştır. Krallar  Tanrıların  sadık  çobanlarıdır,  insanları  kurtlardan,  kötülüklerden  korurlar.  Bu  inanç  temeli  tarih  boyunca  bütün  kültürlere,  medeniyetlere  ve  toplumlardaki  kral,  padişah,  halife  sultan  yöneticilerine  de  yansımış,  insanları  gütmek,  sömürmek  için  kendilerini  ilah  yerine  koymuşlardır. Ama  Akad  Destanı  olan  Afra  Hasis’te  “  İgigi “  Anunnaki  için  baş  kaldıran  bir  Tanrıdır. Bu  nedenle  Tanrı  Enki  ise  Anunnakilerin  yerine  insanları  yaratmıştır. Oysa  biz  Kur’anda  Nuh Sûresinin  17.  ayetiyle  beraber  Allah’ın  insanları  “  Yeryüzünde  topraktan  bir  bitki  olarak  nasıl  yarattığını “  ayrıntıları  ile  anlattık. Ayrıca  Kur’anda  Meryem  56,  Enbiya  85. ayetlerinde  yer  alan,  aslında  hiç  de  o  şekilde  anlatılmayan,  Yahudilerin  Tanna  kaynağında  da  İdris  peygamberin “ Hanok / Enok "  olduğu,  Adem  peygamberin  oğlu  Şit’in  soyundan  geldiği  belirtilir  ve  üzerine  de  birçok  efsane  atfedilerek  Allah’la  birlikte  yürüyerek  göğe  yükselip  kaybolduğu  iddia  edilir. Bu  teori  ve  uygulamaları  aykırı  ve  yanlış  olduğu  halde  Kur’ana  bağlamaya  çalışanlar  da  birçok  ayeti  saptırarak  örneğin  Şura  Sûresinde  38. ayetteki  “  Şura  ile  işin  en  iyi  yanını  ortaklaşa  bulup  ortaya  çıkarma “  şeklinde  olan  ifadeleri  de  bu  konudaki  teorisyenler  hem  Kur'anı  reddetmektedirler,  işlerine  geldiği  zaman  da   Kur’an  da  zaten  bizim  tezlerimizi  destekler  diye  malzeme  olarak  kullanabilmektedirler. Peki  soralım !  Hanok  dedikleri  İdris  peygamber  Nuh  tufanından  ve  Sümerlerin  yazıyı  bulmasından  önce  yaşamıştır. Tezlerini  desteklediğini  söyledikleri  Hanok’un  kitabını  kim  veya  kimler  yazmıştır ?  Sadece  bu  soru  yalancıları  ifşa  etmeye  yeter !...

Bu  konularda  ahkâm  kesenlerin  iddia  ettikleri  ve  Kaynak  olarak  da  gösterdikleri  ne  Hanok’un  kitabı,  ne  Sümer  tabletleri,  ne  de  Yahudi   ve  Hristiyan  kaynakları  Bizim  inancımızın  temelini  ve  dayanağını  oluşturamaz.  Kur’an  bunların  hiç  birisini  de  temel  olarak  almamıştır. Çünkü  dayandıkları  Sümer  tabletleri,  Allah’ın  onaylamadığı  ve  şiddetle  karşısında  olduğu  şirke,  tamamen  çok  tanrılı  inançlara,  mitolojik  anlatım  ve  metaforlara  dayanmakta,  Tevrat  ve  İncil  kaynakları  da  Allah’ın  indirdiği  gerçek  ve  orijinal  vahiyler  değildir,  yüzyıllar  içinde  insanlar  eliyle  yazılmış,  oluşturulmuş  uydurma   ve  hayali  anlatımlardır.

Yazının  ilk  defa  Sümerler  tarafından  bulunmuş  olması,  anlatılmak  istenenlerin,  inanç  ve  yaşam  şekillerinin,  kültürlerinin  ilk  defa  tabletlere  aktarılması,  tarihteki  yaşam  ayrıntılarını  da  ilk  defa  karşımıza  çıkarmış  olması  bakımından  önem  kazanmaktadır. Ama  bizim  Kitabımıza  ve  inancımıza  göre  yanlış  olmasına  rağmen  maalesef  ardından  gelen  bütün  inançların  ve  oluşan  kültürlerin  de  temeli  sanki  Sümer  inançları,  yaşamları  imiş  gibi  görülmektedir. Oysa  Sümerlerden  önce  de  o  bölgede  yaşayan  insan  topluluklarının  Allah’tan  gelen  vahiylerle  görevlendirilmiş  peygamberler  aracılığıyla  oluşmuş  Hanif  dininin,  Allah’ı  birleme /  Tevhid   inancının  varlığı  göz  ardı  edilmektedir. Sümerlerin  Mezopotamya  ovasına  gelip  yerleşmelerinden  önce  de  uydurulmuş  Nefilimlerden  değil,  maalesef  Allah’ın  birliğinden  ve  hanif  dininden  uzaklaşılmış,  Allah'a  ortak  putlar  edinilmiş  olduğundan  dolayı  o  bölgede  Nuh  Tufanı  ile  cezalandırma  yaşanmıştır. Buna  rağmen  maalesef  Sümer  tabletlerinde  yer  alan  çok  tanrılı  inançlar  ve  oluşan  kültürler,  Sümerlerden  sonra   bazı  farklılıklarla  Babil,  Asur,  Akad,  Anadolu  medeniyetleri,  Hitit,  Urartu  uygarlıklarına  kadar  yansıyarak  devam  etmiştir.  Hatta  Halife,  Sultan  ve  Padişahlara  varıncaya  kadar  Allah'ın  yer  yüzündeki  gölgeleri,  halifeleri,  vekilleri  olarak  yansıtılmıştır. Bugün  İslam’a  aktarılan  yanlış  inançlar  sadece  Yahudi  ve  Hristiyan  kaynaklarına  değil,  yazılı  kayıtların  başladığı  Sümer  kültürüne  kadar  dayanmakta,  üstelik  de  ne  acıdır  ki  İslam’ın  temelinin  bu  dinler  olduğu  dahi  iddia  edilebilmektedir. Kur'anın  bütünlüğünden,  anlatım  tekniğinden  haberi  olmayanlarca,  Kur'anın  İslam'ına  iftiralar  atılıp  karalamalar  yapılabilmektedir. Allah'ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur'anın  doğruları  sizinle  olsun !...

 

 

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET