TÜM SORULAR

Soru

Samet M.   13-04-2024   17

Kur'anda birçok ayette melek, melaike kelimeleri bulunmaktadır. İlahiyatçıların konuşmalarında sık sık anlattıkları Melek aslında ne anlama gelmektedir ? Nasıl bir şeydir ? Melekler konuşur mu ? Melekleri gören olmuş mudur ? Doğrusu ben merak ediyorum. Beni aydınlatırsanız sevinirim. Selam eder kolaylıklar dilerim.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      14-04-2024  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun !  

Melek  sözcüğünün  anlamı  ile  ilgili  sorunuz,  aslında  toplumumuzda  yüzyıllardır  var  olan  ve  Şeytan,  Cinn  inançlarında  olduğu  gibi,  yanlış  bilinen  bir  kavrama  ve  bunun  ardından  halk  kültüründe  oluşmuş  yanlış  inançlara  dikkat  çekmiş  bulunmaktadır. Aslında  melek  kavramı  ile  ilgili  çok  uzun  anlatımları  gerektiren  ayrıntıları  bütünüyle  bu  zeminde  aktarmamızın  olanağı  yoktur.  Biz  yine  de  size  ana  hatlarıyla  özet  olarak  birşeyler  anlatmaya  çalışalım. 

Melek  sözcüğü  çok  eski  tarihlere  kadar  dayanan,  Yahudi  ve  Hristiyan  dinlerinin  inançlarında  da  olduğu  gibi,  yanlış  bir  kavram  ile  hemen  hemen  aynı   anlam  etrafında  bütün  dinlerde  de,  bizim  dinimizde  de  bugün  hala  bu  yanlış   inançlarla  bilinmekte  ve  yaşanmaktadır.  Bu  yanlış  kavram  ekseninde  neredeyse  bütün  Türkçe  sözlüklerde  "  Tanrı  ile  insan  arasında  aracılık  yaptığına  ve  nurdan  olduğuna  inanılan,  gözle  görülmeyen  manevi  varlık  ve  buna  dayalı  olarak  da  çok  temiz  ve  iyi  huylu  kimse "  diye  tanımlanmaktadır.  Üstelik  de  bu  tanımlamanın  getirdiği  yanlış  inanç  ile  halk  arasında  Cebrail,  Mikail,  İsrafil,  Azrail  isimleri  verilen,  sorgu  melekleri,  katip  melekleri,  arşı  taşıyan  melekler  diye  sınıflandırılarak  inanılan   melek  adındaki  varlıkların,  bizzat  Kur'anın  asıl  anlatmak  istediği  ve  vermek  istediği  mesajlarının  aksine,  gerçekte  bu  şekilde  olmayan  varlıkların,  aynı  zamanda  Allah'ın  varlığına  ve  hükmüne  ortak  edildiğinin  farkına  varılamamaktadır.

Aynı  anlamlar  ekseninde  Yahudilik  ve  Hristiyanlıkta  da  tarih  boyunca  İbranice  "  Mal'akh "  adı  verilen  ve  Mikail,  Gabriel,  Rafael,  Uriel,  Malah  Hamavat ( ölüm  meleği )  denilen,  Tanrı  tarafından  belirli  görevleri  yerine  getirmek  için  nurdan  yaratılan,  kanatlı,  günahsız,  bazen  insan  görünümüne  girebilen  Tanrının  hizmetçileri  olup  göksel  varlıklar  olduğuna  inanılır. Ama  o  varlıkları  bu  güne  kadar  da  görenler  olmamıştır.

İletişimin  yetersiz  ve  çok  kısıtlı,  masal  ve  hurafe  anlatımları  ile  bunlara  inancın  çok  yaygın  olduğu,  bilim  ve  teknolojinin  adeta  olmadığı,  dünyanın  dahi  yuvarlak  olduğunun  bilinmediği,  enerjinin,  enerji   çeşitlerinin  ve  bunlar  arasındaki  değişimin  ve  etkileşimin,  Fizik,  Kimya,  Biyoloji,  Uzay  bilimleri  kanunlarının  bilinmediği,  maddenin  atomik  ve  moleküler  yapısından,  elektro  manyetik  radyo  dalgalarının  varlığından  haberin  dahi  bulunmadığı,  Müslümanlığın  ilk  dönemlerinde  yapılan  Kur'an  ayetlerinin  tefsirlerinde,  aynı  eski,  ilkel  anlayış  ekseninde  biz  Müslümanların  da  melek  konusundaki  kavram  ve  inançları  yanlış  oluşmuştur. Gerek  eski  inançların  etkisiyle,  gerek  klasik  tefsircilerin  yanlış  yorumlarıyla,  gerekse  de  rivayet  ve  hadislerin  istilasıyla  bu  günkü  toplumumuza  yerleşmiş  olan  inançlara   ana  hatlarıyla  bir  baktığımız  zaman.

*  Melek,  Allah  tarafından  yaratılmış,  erkeklik  ve  dişiliği  olmayan  ve  Allah’a  itaatten  ayrılmayan  nurani  varlıklardır. *  Melekler,  duyu  organlarıyla  algılanamayacak  bir  yapıya  sahip  oldukları  için  gayb  alemine  ait  olan  varlıklardır.  Bunun  için  de  haklarında  duyularla  değil,  ayeti  kerimeler  ve  Peygamberimizin  verdiği  haberlerle  bilgi  sahibi  oluruz. *  Meleklere  inanmayan  kişi,  ilgili  ayetlerin  hükmünü  inkâr  ettiği  için  iman  etmiş  sayılmaz.  Esasında  meleklere  inanmamak,  dolaylı  olarak  vahyi,  peygamberi  ve  getirdiği  kitaba  inanmamaktır. * Cinler  ve  şeytanlar  ateşten,  melekler  nurdan,  Hz. Adem  topraktan  yaratılmışlardır.  *  Melekler  günah  işlemezler,  öfke,  kin,  gazap,  hırs,  haset,  kıskanma  gibi  olumsuz  duyulardan  uzaktırlar. İnsana  ait  bütün  duyulardan  korunmuşlardır. * Yemez  içmezler,  cinsellik  gibi  fiillerden  yoksundurlar. * Allah’ın  emri  ve  izni  ile  çeşitli  şekillere  girebilirler. Asli  yapılarında  kanatlarının  bir  ucu  yerin  yedi  kat  altında,  diğer  ucu  yedi  kat  göğün  üstündedir. Onlar  peygamberler  tarafından  hem  asli  ve  hem  de  başka  şekilleriyle  görülmüşlerdir.  ( Müslim  Zuhd  10.  Müslim  İman  37.) 

Gibi  daha  birçok  hadis,  rivayet  ve  yalanlarla  Müslümanlar  kandırılmakta,  avutulmaktadır.

Halbuki  bütün  bu  inanç  ve  yanlış  kavramlardan  farklı  ve  Kur'anın  asıl  mesajına  ve  ruhuna  uygun  olarak,  Kitabu'l  Ayn,  Tehzib,  Müfredat,  Keşşaf  gibi  kaynakların  aktardığına  göre  Arap  Dilbilim  uzmanları  " Melek "  sözcüğünün  kökeni  ile  ilgili  altı  farklı  tespitte  bulunmuşlardır.  Bu  tespitlerden  en  isabetli  olarak  görülen  iki  tespitle  de  belirtilen  açıklamalar,  Kur'an  ayetlerine  en  uygun  tanımları  oluşturmaktadır.  Bu  iki  tespite  göre  "  Melaike "  ( Melekler )  ve  bunun  tekili  olan  "  Melek "  sözcükleri,  "  uluk "  ve  "  melk "  olmak  üzere  iki  kökenden  gelmektedir.

Allah'tan  gönderilen  elçi ( haberci )  anlamını  taşıyan  "  uluk "  sözcüğü,  zamanla  başına  " m " ( mim )  harfini  ek  olarak  alıp,  elif  ve  lam  harflerinin  de  yer  değiştirilmesi  ile  aslı  "  me'lek "  olduğu  halde  " mel'ek "  yapısına  dönüştürülmüştür.  Allah'tan  gelen  elçi,  haberci  anlamında  isim  olarak  kullanılmaya  başlanmıştır.  Ve  sonunda  da  sözcük  " Melek "  şeklini  almıştır.

Kuvvet,  Allah'ın  yönetim  gücü  anlamında  olan  "  melk "  kökünden  türetilmiş  olan  " melek "  sözcüğünde  ise  " m " ( mim  )  harfi  ek  değil,  sözcüğün  kendi  yapısındandır. Mülk,  malik,  melik  gibi  sözcükler  de  bu  kökten  türetilmişlerdir. Kur'anda  iki  ayette  tesniye ( ikili )  oniki  ayette  tekil,  diğer  ayetlerde  de  " melaike " ( çoğul )  olarak  yer  alan  " melek "  sözcüğü,  tek  bir  varlığı  ifade  etmeyip ; 

SAD  71 – 72  :  Hani  Rabbin  bir  zaman  meleklere  / evrendeki  güçlere   “ Şüphesiz  Ben  çamurdan  bir  beşer  oluşturacağım.  Onu  düzgünleştirip  ruhumdan  üfleyip /  bilgili  hale  getirdiğim  zaman  derhal  ona   boyun  eğip  teslim  olun /  secde  edin  demişti. 

ZUHRUF  80  :  Yoksa  onlar,  şüphesiz  Bizim  onların  sırlarını  ve  fısıltılarını  işitmediğimizi  mi  sanıyorlar.  Evet  işitiriz,  yanlarında  bulunan   melekler  /  elçilerimiz  de  yazıyorlar.

MÜMİN  7  :  Arşı  taşıyanlar  ve  onun  çevresinde  bulunanlar / melekler   Rablerine  hamd  ederek  tesbih  ederler.  O’na  inanırlar  ve  inananlar  için  ( şöyle  diyerek )  bağışlanma  dilerler.  “ Ey  Rabbimiz !  Senin  rahmetin  ve  ilmin  her  şeyi  kuşatmıştır.  O halde  tevbe  eden  ve  Senin  yoluna  uyanları  bağışla  ve  onları  cehennem  azabından  koru. “

ENAM  96  :  O  tan  yerini  yarıp  çıkarandır.  Geceyi  dinlenme  zamanı,  Güneş  ve  Ay’ı  hesap  ile  yapmıştır.  Bu  Aziz  ve  Alim  olanın  belirlemesi  ve  ayarlamasıdır.

RAHMAN  5 – 9  :  Güneş  ve  Ay  bir  hesap  ile  akıp  gitmektedir.  Gövdesiz  bitkiler  ve  ağaçlar  da  secde  edip /  boyun  eğip  teslimiyet  göstermektedirler.  Ve  Sema’yı  da  oluşturdu.  Onu  yükseltti  ve  ölçüde   dengede  taşkınlık  etmeyesiniz  diye  ölçüyü  /  teraziyi   koydu.

RUM  48  : Allah,  rüzgârları  gönderendir.  Sonra  rüzgârlar,  bir  bulutu  savururlar.  Sonra  Allah  gökyüzünde  nasıl  dilerse  onu  öyle  yayar  ve  onu  parça  parça  yapar.  Sonra  da  sen  onun  derinliklerinde  yağmur  çıkar  görürsün.

Birçok  ayette  gördüğümüz  gibi  melekler,  Allah'ın  haberleri  olan  Kur'an  ayetleri   ve  değişik  varlıkları,  ( insan  beyninde  olan  iyi  veya  kötü  bütün  duygular ) zihinsel  ve  doğal  güçler  için,  bazı  ayetlerde  her  şeyi  kaydeden  ve  haber  iletici  elçiler,  bazı  ayetlerde  de  yönetim  güçleri  anlamında  kullanılmıştır. Sözcüğün,  Kur'anda  hangi  anlamda  kullanıldığı,  yer  aldığı  paragrafın  ve  cümlenin  söz  akışından  ayırt  edilebilmektedir.

Ayetlerde  görüldüğü  gibi,  burada  sözü  edilenler,  aslında   sadece  Ay’ın  ve  Güneş’in  doğuşu,  batışı,  gökyüzü  varlıklarının  ve  olaylarının,  rüzgârın  yağmurun  bulutun,  yeryüzündeki  varlıkların  yaratılması  değil,  hepsinin  yaratılmasında  konulmuş  olan  ölçülerin,  hesapların  olduğu,  rastgele  yaratılmadığı,  belli  kuralların,  ölçülerin  ve  kanunların  var  olduğudur.  Bu  kurallar,  kanunlar  gözle  görülemez,  elle  tutulamaz,  ancak  sonuçlarıyla  varlıkları  hissedilir  ve  anlaşılır.  İşte  bütün  bu  kurallar,  kanunlar  ve  güçler  Allah’ın  melekleridir.  Bu  yaratılmış  Evren   düzeninin  sürekliliğinin  ve  yaşamının  sağlayıcılarıdır.  Fizik,  Kimya,  Biyoloji,  Astro  Fizik  ve  Uzay  kanunlarının  tümüdür. Bütün  bu  kanunlar  da  ayetlerde  mecazi  olarak  “  secde  etme ”  ifadesiyle  aktarıldığı  gibi,  aklını  ve  zekâsını  geliştiren  insanlara  boyun  eğmişler  ve  bu  kanunları,  kuralları  kullanabilen  insanların  hizmetinde  olmuşlar,  suyun  ve  havanın  kaldırma  gücünden,  sıcaklığın  ve  basıncın  etkisinden,  rüzgârın  kuvvetinden,  elektrik  ve  ateşin  bulunarak  etkilerinden  yararlanılmasıyla  medeniyetin  gelişmesinin  aracıları  olmuşlardır.

Yüce  Rabbimiz  Allah,  Evreni,  Kâinatı,  Dünyamızı  ve  üzerinde  bulunan  canlı  cansız,  görülebilen,  görülemeyen  bütün  varlıkları  madde  ve  enerji  olmak  üzere  iki  kökenden  yaratmıştır.  Evrendeki  bütün  hayatın  akışı  ile  olaylar  da  bu  iki  kökenin  birbiri  ile  etkileşmeleri,  dönüşümleri  ile  ve  bu  dönüşümler  de  Allah'ın  koyduğu  hüküm,  kanun,  ilke,  kural,  ölçü  ve  tek  cümle  Sünnetullah  ile  yürümektedir. Her  bir  değişim,  her  bir  olay,  her  bir  etki,  bir  sonraki  olayın  nedeni  olmaktadır. Dolayısıyla  ilkel  dönemlerden  başlayarak  yüzyıllardır  anlatılan  uydurma  rivayetlere  bağlı  olarak  halk  arasında  insanların  inandığı  gibi  Allah'ın  hükümlerine  ortak  olacak  melek  adı  verilen  ontolojik  / varlıksal   ve  metafizik  /  fizik  ötesi  /  doğa  üstü  zaman  zaman  da  üç  boyutlu  fiziksel  ve  nesnel  olarak  görünebilen,  uydurma  rivayetlerde  anlatılan  insan  gibi  konuşan,  ibadet  eden,  namaz  kılan  varlıklar  yoktur. 

Doğada  bulunan  bütün  kanunları  ve  o  kanunların  gerektirdiği  değişimleri  yerine  getiren  güçler ( sıcaklık,  ısınma,  yanma,  genleşme,  basınç,  rüzgar,  yağmur,  fırtına,  boran,  kaldırma   kuvveti,  mıknatıslanma,  manyetik  alan  etkileşimleri,   elektrik  akımı  enerjisi  ve  dönüşümleri..... )  hepsi  de  Allah'ın  oluşturduğu  yönetim  güçleridir,  melekleridir.  Bugünkü  teknolojinin  geldiği  noktada,  akıllı  telefonlarla  sesli  ve  görüntülü  iletişimi  sağlayan  ve  uzay  boşluğunda  bulunan  atom  altı  parçacıklarının  ve  karşıt  maddelerin  oluşturduğu  ve  ulaştırdığı  elektro  manyetik  radyoaktif  dalgalar  da,  insan  beynine  fıtri  olarak  yerleştirilmiş  olan  bellek  hücreleri  de  Allah'ın  oluşturduğu  haberleşme  ve  iletişim  kolaylığını  sağlayan  melekleridir.  Bu  konuda  sitemizde  "  Kur'anda  Melek  Kavramı "  başlıklı  yazımızda  Kur'an  ayetleri  ile  birlikte  çok  daha  kapsamlı  ve  ayrıntılı  bilgi  bulabilirsiniz. Allah'ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !...

 

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET