TÜM SORULAR

Soru

Yavuz Selim D.   04-03-2022   154

Allah'ın selamı üzerinize olsun. Adem ve İnsan başlıklı makalenizi okudum pek çok noktasına katılıyorum. Yalnız makalenizde meleklerin Adem in yaratılışı ile ilgili, insanın halife olmasını istemediler demişsiniz. Meleklerin istememe durumu olabilir mi? Yaratılışlarında istememek var mı? Burada sanki melekler insan halife olmadan önce yeryüzünde kan döküldüğüne dair bir bilgileri var da o bilgiye istinaden Allah'a insanı halife yapmasının hikmetini soruyorlar.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      06-03-2022  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun !

Sitemizdeki  “  Adem  ve  İnsan “  başlıklı  makalemizin  içerisinde  yer  alan  bir  ayrıntıya  yönelik  insanlarımızın,  okuyucularımızın  da  bilgilenmesinde,  toplumda  çok  yanlış  yerleşmiş  birtakım  bilgi  ve  inançların  da  giderilmesinde  çok  yararlı  olabilecek  olan  bir  soru  oluşturmuşsunuz. Okuyucularımızın  bize  değişik  konularda  ve  kavramlarda  sorular  yöneltmesi,  eleştirilerde  bulunması   elbette  ki  bizim  için  çok  değerlidir  ve  bizi  motive  etmektedir,  hep  birlikte  doğruya  ulaşabilmemizin  vesilesi  olmaktadır.

Sorunuz,  “ Adem  ve  İnsan”  başlıklı  makalemizde  yer  verdiğimiz  ve  sizin  de  "  Meleklerin  Adem'in  yaratılışı  ile  ilgili,  insanın  halife  olmasını  istemediler  ve  meleklerin  istememesi  durumu  ne  olabilir,  yaratılışta  istememek  var  mı ?  şeklinde  algınızın  oluştuğunun  görüldüğü,  Bakara  Suresinin  30 -  33. ayetlerinde “  Ve  bir  zamanlar  Rabbin,  meleklere /  doğadaki  güçlere  “ Şüphesiz  Ben  yeryüzünde  bir  halife  getiren  zatım. “  demişti. Melekler  / doğadaki  güçler  “ Orada  bozgunculuk  yapan,  kan  döken  birisini  mi  yapacaksın ?  Oysa  biz,  Senin  övgünle  birlikte  tüm  noksanlıklardan  arındırıyoruz  ve  Senin  tertemiz ;  her  türlü  kötülük  ve  eksiklikten  uzak  olduğunu  haykırıyoruz.”  demişlerdi. Senin  Rabbin, “  Ben  sizin  bilmediğiniz  şeyleri  çok  iyi  bilirim “  demişti.  Ve  senin  Rabbin,  Adem’e  o  isimlerin  tümünü  öğretti.  Sonra  hepsini  meleklere  /  doğadaki  güçlere  sundu  ve  “ Hadi  haber  verin  Bana  şunların  isimlerini,  eğer  doğru  kimseler  iseniz “  dedi.  Melekler  /  doğadaki  güçler dediler  ki :  “ Sen  her  türlü  noksanlıktan  arınıksın !  Senin  bize  öğretmiş  olduğunun  dışında  bizim  için  bilgi  diye  bir  şey  yoktur.  Şüphesiz  sen  en  iyi  bilenin  en  iyi  yasa  koyanın  ta  kendisisin. “  Senin  Rabbin  dedi  ki : “ Ey  Adem !  haber  ver  onlara  onların  adlarını. “  Sonra  da  Adem  onlara,  onların  adlarını  haber  verince,  senin  Rabbin, “ Dememiş  miydim  Ben  size !  Şüphesiz  Ben,  göklerin  ve  yerin  görülmeyenini,  duyulmayanını,  sezilmeyenini,  geçmişi,  geleceği  bilirim “  dedi. “  ifadelerinde  yer  alan  anlatımlarla  ilgili  görülmektedir.  Gördüğümüz  gibi  bu  ayetler  grubunda  Kur'anın  birçok  konusunda  çok  etkili  bir  teknik  olarak  kullanılan  ve  Adem  ve  İnsan  konusunda  da  yine  bir  temsili  anlatım  tekniğiyle,  insanın  dünyadaki  bilgilenme  ve  güçlenme  süreci  canlı  bir  piyes   sahnesi  gibi  birçok  mecazi  anlatım  kalıplarıyla  sunulmaktadır.  Elbette  ki  gerçekte  böyle  Allah’la  bire  bir  yüz  yüze  konuşan  ne  melek,  ne  de  insan  vardır.  Bu  teknikle  bize  bilgi  vermek  amacıyla  anlatılan  sahnede  Allah,  melekler  ve  Adem  piyesin  aktörleridir.  Burada  konu  edilen,  aslında  Adem’in ( insanların )  ilk  yaratılması  değil,  insanın  yeryüzünde  var  olan  bütün  varlıklara  göre  halife  seçileceği,  onlardan  üstün  kılınacağı  ve  terfi  ettirileceğidir.  Ve  ayetteki  Adem  de  peygamber  olacak  Adem  değil,  henüz  tekâmül  ettirilmemiş,  sürüler  halinde  ilkel  yaşayan,  aklını  kullanamayan  adamlar,  insanlar  topluluğu  Adem’dir. Sizin  de  belirttiğiniz  gibi  Melekler  de  aslında  yeryüzünde  var  olan  ve  daha  önce  yaratılmış  olan  insanları  bilmekte,  ilkel  bir  şekilde  ve  kaos  içinde  yaşadıklarını  görmekte  ve  bunu  dile  getirmektedir. 

Biz  de  bu  ayetlerin  bağlamında  sizin  soru  olarak  dikkat  çektiğiniz  ayrıntılarınızı  ve  algılarınızı,  makalemizde  "  Melekler  de  yeryüzündeki  bu  ilkel  ve  vahşi  yaşam  içindeki  Adem'i  /  insan  sürüsünü  biliyorlardı.  Ve  halife  olarak  terfi  ettirildikleri  zaman,  daha  çok  kan  dökeceğini  düşünüyorlardı.  Bu  nedenle  de  bu  terfi  ettirme  görevi  için  Adem,  melekler  tarafından  uygun  görülmemiştir. "  şeklinde  açıkladık. Dolayısıyla  bu  ayet  grubunda  anlatılanlarla  meleklerin  ilk  yaratılıştaki  istememeye  itirazı  diye  bir  ayrıntı  yoktur.  Biz  de  zaten  makalemizde “  ceale “  sözcüğü  ile  de  bu  ayetlerde  insanın  ilk  yaratılışından  değil,  zaten  daha  önce  yaratılmış  ve  yaşamakta  olan  insanların  bir  üst  dereceye  terfi  ettirilmesinden  söz  etmiştik.  Allah’ın  insanı  yeryüzünde  halife  yapmasındaki,  sizin  de  dikkat  çekmiş  olduğunuz  gibi  elbette  ki  bir  hikmet / bilgi  vardır. Buradaki  hikmet,  bize  göre  ayetlerin  akışından  da  anladığımız  gibi,  yeryüzünde  var  olan  ve  yaşamakta  olan  insan  türü   Adem'in,  hayvanlar  gibi  yaşamakta  olan  evresinden,  daha  farklı  olarak  artık  bilgilenen,  aklını  kullanabilen,  düşünen  bir  konuma  getirilmesidir. Bilgisini,  aklını,  zekâsını,  el  ve  ayak  becerilerini  kullanarak  sürekli  gelişme  içerisinde  olacak,  dünyaya  ve  diğer  bütün  varlıklara  hükmedebilir,  onlardan  yararlanabilir,  onları  gerektiği  gibi  kullanabilir  olan,  daima  medeniyete  ve  güzele  yürüyen  bir  hayat  sürdürecektir. Böylece  ilerleyen  zamanlar  içerisinde  Rabbinin  kendisine  sunduğu  bütün  bu  nimetlerin  farkına  varabilen,  Rabbini  tanıyan  ve  O’na  kulluk  edebilen  bir  yapıya  dönüşecektir. Bu  nedenle  de  Kur’anımızda  bir  çok  ayette  dile  getirildiği  gibi  insanın  yaratılmasının  ve  bu  şekilde  bilgilendirilerek  eğitilmesinin  hikmetinin  de  Mülk  Suresinin  1 – 2. ayetlerinde  “ Hükümranlık  elinde  bulunan  Allah,  ne  cömerttir. /  ne  bol  bol  nimet  verendir.  Ve  O,  her  şeye  güç  yetirendir. O,  hanginizin  amelce  daha  iyi / güzel   olduğunu  sınamak  için  ölümü  ve  hayatı  oluşturdu. “  ifadelerinde  gördüğümüz  gibi, insana  bahşedilen  sınırsız  nimetlerin  ve   hayatının  sonunda,  Allah’a  yapılacak  kulluk  /  ibadet  sınavının  olduğunu  görüyoruz. Değerli  Kardeşim !  Öğrenme  ve  kavrama,  doğruya  ve  gerçeğe  ulaşma,  sabrı,  sürekli  ve  tekrar  tekrar  okumayı,  araştırmayı,  düşünmeyi  ve  sorgulamayı  gerektiren  bir  süreçtir. Dikkatli  ve  tekrar  tekrar  okuma  da  anlamayı  kolaylaştırır  ve  öğrenmeyi  kalıcı  hale  getirir. İşte  Adem  /  insan,  bu  nedenle  akıl,  irade  ve  seçme  özgürlüğüyle  donatılmıştır.  Allah’  da  bilgileri  yerinde  kullansın  diye  önüne  sermiştir,  yeryüzünde  bütün  varlıklara  hükmedebilen  halife  yapmıştır,  diğer  yarattığı  varlıklara  nazaran  onu  üstünlüklü  kılmıştır. Ne  mutlu  ki  aklını  ve  iradesini  yerinde  kullanabilen  ve  insanlığının  farkında  olabilenlere !  Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !...

 

Yanıtlar

Yavuz Selim D.      08-03-2022  

Hocam Allah'ın selamı bereketi ebediyyen ve daima üzerinizde olsun. Bahse konu Allah, Adem, Melek sahnesinin bir temsil olduğunu, geçmiş ve gelecek tamamını içerdiğini, meleklerin doğa güçleri olduğunu söylüyorsunuz. Gerçekten derinlikli düşününce biraz biraz anlamlandırabiliyorum. Bu sahne hala yaşanıyor yaşanmakta sanki. Yani Adem meleklere isimlerini okumaya devam ediyor. Allah'ın vediği akılla keşfediyor yeni yeni buluşlar yapıyoruz, uzayı keşfediyoruz, yerçekimini, diğer kanunları, kimyayı, hava olaylarını, doğa olaylarını, diğer canlıları, genetiği sürekli keşif halindeyiz, sürekli kainatı okuma halindeyiz sanki. Bunların hepsi aslında meleklere isimlerini okumak değil midir? Yeryüzünde insandan önce fesat çıkaran kan döken varlıkların cinler olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü insan halife olmadan önce cinlerin yeryüzünde oldukları, bozgunculuk yapıp kan döktüklerine, melekler de buna şahit olduğundan, Allah'a bu şekilde sormuş olabilirler diye düşündüm. Bu manada şeytan da cinlerden olduğuna göre, şeytan ve cinler insandan önce yeryüzünde halife idiler diyebilir miyiz? İnsan halife olunca şeytan kıskanıyor ve kibirleniyor, sonra da Allah'a isyan edip insana savaş açıyor.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      09-03-2022  

Değerli  Kardeşim !  Allah'ın  selamı,  rahmeti  üzerinize  olsun !

Giriş  cümlelerinizde  belirttiğiniz  açıklamalarınız  ve  düşünceleriniz,  Ademin  çağlar  boyunca  sözleri  okumaya  devam  ettiği  anlayışınız,  ve  tespitiniz  çok  doğru  ve  yerindedir.  Evet  belirttiğiniz  gibi  halife  kılınıp,  mecazi  ifadelerle   bilgilendirildikten  sonra  aklını  kullanıp  zekâsını  sürekli   geliştiren  Adem /  Ünsiyet  kazanmış  insanlar,  sürekli  bir  gelişme  içerisindedir,  zekâsı  ve  bilgileri  sürekli  ileriye  doğru  giderek  medeniyetin  doruklarına  doğru  bir  yol  almaktadır. İşte  bu  nedenle  Kur'anımız  kıyamete  kadar  varlığını  ve  hitabetini  sürdürmeye  devam  edecektir.  Üstelik  de  bütün  dünya  insanlarına  hitabeden  ve  zaten  hayatın  içinde  olması  gereken  evrensel  bir  kitaptır. Ali  İmran  Suresinin  7.  ayetinde  de  belirtildiği  gibi  bilimde  uzmanlaşmış  kişilerin  çabalarıyla  Bilim  ve  teknoloji  ilerledikçe  Kur'anın  müteşabih /  birden  fazla  karşılığı  bulunan  ayetlerinin  tevili /  gerçek  ve  doğru  karşılıkları  ortaya  çıkmaktadır. 

Değerli  Kardeşim !  İnsandan  başka  Evrende  veya  Yeryüzünde  metafizik  /  fizik  ötesi,  görünmeyen,  zaman  zaman  insan  gibi  üç  boyutlu  nesnel  yapılara  dönüşüp  görünebilen,  insan  gibi  hareket  edip  konuşabilen,  halk  kültüründe  böyle  inanılmış  olan  Cin  ve  Şeytan  diye  ontolojik,  nesnel  üç  boyutlu  varlıklar  yoktur. ( Sitemizde  İn  misin,  Cin  misin ?  ve  Şeytanı  Kur'an  ile  Tanıyalım  başlıklı  makalelerimizde  bu  konularda  ayetlerle  birlikte  geniş  bilgiler  bulabilirsiniz. )  Dolayısıyla  Adem'in  halife  yapılmasından /  bilgilendirilmesinden  önce  yeryüzüne  hükmeden,  halife  olan,  Hristiyanların  ve  Yahudilerin  dini  kitaplarında  insan  hayali  ve  yorumlarıyla  oluşturularak  anlatıldığı  ve  bizim  ulemamızın  da  rivayet  kitaplarına  aynen  aktarıldığı  gibi  Cin  veya  şeytan  diye  isimlendirilen  böyle  meta  fizik /  Fizik  ötesi  varlıklar  yoktur.  O  ayetlerde  sözü  edilen  ve  yeryüzünde  kaos  oluşturup  kan  dökenler  de  yine  önceden  yaratılmış  ve  ilkel  koşullarda  yaşayan,  yeryüzünde  var  olan,  aklını  henüz  geliştiremediği  için  yerinde  ve  tam  olarak  kullanamayan  insanlardan  başkası  değildir. Bakara  Suresinin  30 - 33.  ayetlerinin  ardından  yer  verdiğimiz  paragraftaki  açıklamalarımızı dikkatle  bir  kez  daha  okursanız,  hele  hele  toplumumuzda  yanlış  yerleştirilmiş  olan  Cin  ve  Şeytan  kavramlarını  doğru  algıladığınız  zaman,  olayı  daha  doğru  çözebileceğinize  inanıyoruz. Allah'ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur'nın  doğruları  sizinle  olsun !

 

 


 

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET