Allah'ın selamı üzerinize olsun. Adem ve İnsan başlıklı makalenizi okudum pek çok noktasına katılıyorum. Yalnız makalenizde meleklerin Adem in yaratılışı ile ilgili, insanın halife olmasını istemediler demişsiniz. Meleklerin istememe durumu olabilir mi? Yaratılışlarında istememek var mı? Burada sanki melekler insan halife olmadan önce yeryüzünde kan döküldüğüne dair bir bilgileri var da o bilgiye istinaden Allah'a insanı halife yapmasının hikmetini soruyorlar.
Zeki Çelik.
06-03-2022
Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Sitemizdeki “ Adem ve İnsan “ başlıklı makalemizin içerisinde yer alan bir ayrıntıya yönelik insanlarımızın, okuyucularımızın da bilgilenmesinde, toplumda çok yanlış yerleşmiş birtakım bilgi ve inançların da giderilmesinde çok yararlı olabilecek olan bir soru oluşturmuşsunuz. Okuyucularımızın bize değişik konularda ve kavramlarda sorular yöneltmesi, eleştirilerde bulunması elbette ki bizim için çok değerlidir ve bizi motive etmektedir, hep birlikte doğruya ulaşabilmemizin vesilesi olmaktadır.
Sorunuz, “ Adem ve İnsan” başlıklı makalemizde yer verdiğimiz ve sizin de " Meleklerin Adem'in yaratılışı ile ilgili, insanın halife olmasını istemediler ve meleklerin istememesi durumu ne olabilir, yaratılışta istememek var mı ? şeklinde algınızın oluştuğunun görüldüğü, Bakara Suresinin 30 - 33. ayetlerinde “ Ve bir zamanlar Rabbin, meleklere / doğadaki güçlere “ Şüphesiz Ben yeryüzünde bir halife getiren zatım. “ demişti. Melekler / doğadaki güçler “ Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi yapacaksın ? Oysa biz, Senin övgünle birlikte tüm noksanlıklardan arındırıyoruz ve Senin tertemiz ; her türlü kötülük ve eksiklikten uzak olduğunu haykırıyoruz.” demişlerdi. Senin Rabbin, “ Ben sizin bilmediğiniz şeyleri çok iyi bilirim “ demişti. Ve senin Rabbin, Adem’e o isimlerin tümünü öğretti. Sonra hepsini meleklere / doğadaki güçlere sundu ve “ Hadi haber verin Bana şunların isimlerini, eğer doğru kimseler iseniz “ dedi. Melekler / doğadaki güçler dediler ki : “ Sen her türlü noksanlıktan arınıksın ! Senin bize öğretmiş olduğunun dışında bizim için bilgi diye bir şey yoktur. Şüphesiz sen en iyi bilenin en iyi yasa koyanın ta kendisisin. “ Senin Rabbin dedi ki : “ Ey Adem ! haber ver onlara onların adlarını. “ Sonra da Adem onlara, onların adlarını haber verince, senin Rabbin, “ Dememiş miydim Ben size ! Şüphesiz Ben, göklerin ve yerin görülmeyenini, duyulmayanını, sezilmeyenini, geçmişi, geleceği bilirim “ dedi. “ ifadelerinde yer alan anlatımlarla ilgili görülmektedir. Gördüğümüz gibi bu ayetler grubunda Kur'anın birçok konusunda çok etkili bir teknik olarak kullanılan ve Adem ve İnsan konusunda da yine bir temsili anlatım tekniğiyle, insanın dünyadaki bilgilenme ve güçlenme süreci canlı bir piyes sahnesi gibi birçok mecazi anlatım kalıplarıyla sunulmaktadır. Elbette ki gerçekte böyle Allah’la bire bir yüz yüze konuşan ne melek, ne de insan vardır. Bu teknikle bize bilgi vermek amacıyla anlatılan sahnede Allah, melekler ve Adem piyesin aktörleridir. Burada konu edilen, aslında Adem’in ( insanların ) ilk yaratılması değil, insanın yeryüzünde var olan bütün varlıklara göre halife seçileceği, onlardan üstün kılınacağı ve terfi ettirileceğidir. Ve ayetteki Adem de peygamber olacak Adem değil, henüz tekâmül ettirilmemiş, sürüler halinde ilkel yaşayan, aklını kullanamayan adamlar, insanlar topluluğu Adem’dir. Sizin de belirttiğiniz gibi Melekler de aslında yeryüzünde var olan ve daha önce yaratılmış olan insanları bilmekte, ilkel bir şekilde ve kaos içinde yaşadıklarını görmekte ve bunu dile getirmektedir.
Biz de bu ayetlerin bağlamında sizin soru olarak dikkat çektiğiniz ayrıntılarınızı ve algılarınızı, makalemizde " Melekler de yeryüzündeki bu ilkel ve vahşi yaşam içindeki Adem'i / insan sürüsünü biliyorlardı. Ve halife olarak terfi ettirildikleri zaman, daha çok kan dökeceğini düşünüyorlardı. Bu nedenle de bu terfi ettirme görevi için Adem, melekler tarafından uygun görülmemiştir. " şeklinde açıkladık. Dolayısıyla bu ayet grubunda anlatılanlarla meleklerin ilk yaratılıştaki istememeye itirazı diye bir ayrıntı yoktur. Biz de zaten makalemizde “ ceale “ sözcüğü ile de bu ayetlerde insanın ilk yaratılışından değil, zaten daha önce yaratılmış ve yaşamakta olan insanların bir üst dereceye terfi ettirilmesinden söz etmiştik. Allah’ın insanı yeryüzünde halife yapmasındaki, sizin de dikkat çekmiş olduğunuz gibi elbette ki bir hikmet / bilgi vardır. Buradaki hikmet, bize göre ayetlerin akışından da anladığımız gibi, yeryüzünde var olan ve yaşamakta olan insan türü Adem'in, hayvanlar gibi yaşamakta olan evresinden, daha farklı olarak artık bilgilenen, aklını kullanabilen, düşünen bir konuma getirilmesidir. Bilgisini, aklını, zekâsını, el ve ayak becerilerini kullanarak sürekli gelişme içerisinde olacak, dünyaya ve diğer bütün varlıklara hükmedebilir, onlardan yararlanabilir, onları gerektiği gibi kullanabilir olan, daima medeniyete ve güzele yürüyen bir hayat sürdürecektir. Böylece ilerleyen zamanlar içerisinde Rabbinin kendisine sunduğu bütün bu nimetlerin farkına varabilen, Rabbini tanıyan ve O’na kulluk edebilen bir yapıya dönüşecektir. Bu nedenle de Kur’anımızda bir çok ayette dile getirildiği gibi insanın yaratılmasının ve bu şekilde bilgilendirilerek eğitilmesinin hikmetinin de Mülk Suresinin 1 – 2. ayetlerinde “ Hükümranlık elinde bulunan Allah, ne cömerttir. / ne bol bol nimet verendir. Ve O, her şeye güç yetirendir. O, hanginizin amelce daha iyi / güzel olduğunu sınamak için ölümü ve hayatı oluşturdu. “ ifadelerinde gördüğümüz gibi, insana bahşedilen sınırsız nimetlerin ve hayatının sonunda, Allah’a yapılacak kulluk / ibadet sınavının olduğunu görüyoruz. Değerli Kardeşim ! Öğrenme ve kavrama, doğruya ve gerçeğe ulaşma, sabrı, sürekli ve tekrar tekrar okumayı, araştırmayı, düşünmeyi ve sorgulamayı gerektiren bir süreçtir. Dikkatli ve tekrar tekrar okuma da anlamayı kolaylaştırır ve öğrenmeyi kalıcı hale getirir. İşte Adem / insan, bu nedenle akıl, irade ve seçme özgürlüğüyle donatılmıştır. Allah’ da bilgileri yerinde kullansın diye önüne sermiştir, yeryüzünde bütün varlıklara hükmedebilen halife yapmıştır, diğer yarattığı varlıklara nazaran onu üstünlüklü kılmıştır. Ne mutlu ki aklını ve iradesini yerinde kullanabilen ve insanlığının farkında olabilenlere ! Allah’ın selamı, rahmeti ve Kur’anın doğruları sizinle olsun !...
Yavuz Selim D.
08-03-2022
Hocam Allah'ın selamı bereketi ebediyyen ve daima üzerinizde olsun. Bahse konu Allah, Adem, Melek sahnesinin bir temsil olduğunu, geçmiş ve gelecek tamamını içerdiğini, meleklerin doğa güçleri olduğunu söylüyorsunuz. Gerçekten derinlikli düşününce biraz biraz anlamlandırabiliyorum. Bu sahne hala yaşanıyor yaşanmakta sanki. Yani Adem meleklere isimlerini okumaya devam ediyor. Allah'ın vediği akılla keşfediyor yeni yeni buluşlar yapıyoruz, uzayı keşfediyoruz, yerçekimini, diğer kanunları, kimyayı, hava olaylarını, doğa olaylarını, diğer canlıları, genetiği sürekli keşif halindeyiz, sürekli kainatı okuma halindeyiz sanki. Bunların hepsi aslında meleklere isimlerini okumak değil midir? Yeryüzünde insandan önce fesat çıkaran kan döken varlıkların cinler olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü insan halife olmadan önce cinlerin yeryüzünde oldukları, bozgunculuk yapıp kan döktüklerine, melekler de buna şahit olduğundan, Allah'a bu şekilde sormuş olabilirler diye düşündüm. Bu manada şeytan da cinlerden olduğuna göre, şeytan ve cinler insandan önce yeryüzünde halife idiler diyebilir miyiz? İnsan halife olunca şeytan kıskanıyor ve kibirleniyor, sonra da Allah'a isyan edip insana savaş açıyor.
Zeki Çelik.
09-03-2022
Değerli Kardeşim ! Allah'ın selamı, rahmeti üzerinize olsun !
Giriş cümlelerinizde belirttiğiniz açıklamalarınız ve düşünceleriniz, Ademin çağlar boyunca sözleri okumaya devam ettiği anlayışınız, ve tespitiniz çok doğru ve yerindedir. Evet belirttiğiniz gibi halife kılınıp, mecazi ifadelerle bilgilendirildikten sonra aklını kullanıp zekâsını sürekli geliştiren Adem / Ünsiyet kazanmış insanlar, sürekli bir gelişme içerisindedir, zekâsı ve bilgileri sürekli ileriye doğru giderek medeniyetin doruklarına doğru bir yol almaktadır. İşte bu nedenle Kur'anımız kıyamete kadar varlığını ve hitabetini sürdürmeye devam edecektir. Üstelik de bütün dünya insanlarına hitabeden ve zaten hayatın içinde olması gereken evrensel bir kitaptır. Ali İmran Suresinin 7. ayetinde de belirtildiği gibi bilimde uzmanlaşmış kişilerin çabalarıyla Bilim ve teknoloji ilerledikçe Kur'anın müteşabih / birden fazla karşılığı bulunan ayetlerinin tevili / gerçek ve doğru karşılıkları ortaya çıkmaktadır.
Değerli Kardeşim ! İnsandan başka Evrende veya Yeryüzünde metafizik / fizik ötesi, görünmeyen, zaman zaman insan gibi üç boyutlu nesnel yapılara dönüşüp görünebilen, insan gibi hareket edip konuşabilen, halk kültüründe böyle inanılmış olan Cin ve Şeytan diye ontolojik, nesnel üç boyutlu varlıklar yoktur. ( Sitemizde İn misin, Cin misin ? ve Şeytanı Kur'an ile Tanıyalım başlıklı makalelerimizde bu konularda ayetlerle birlikte geniş bilgiler bulabilirsiniz. ) Dolayısıyla Adem'in halife yapılmasından / bilgilendirilmesinden önce yeryüzüne hükmeden, halife olan, Hristiyanların ve Yahudilerin dini kitaplarında insan hayali ve yorumlarıyla oluşturularak anlatıldığı ve bizim ulemamızın da rivayet kitaplarına aynen aktarıldığı gibi Cin veya şeytan diye isimlendirilen böyle meta fizik / Fizik ötesi varlıklar yoktur. O ayetlerde sözü edilen ve yeryüzünde kaos oluşturup kan dökenler de yine önceden yaratılmış ve ilkel koşullarda yaşayan, yeryüzünde var olan, aklını henüz geliştiremediği için yerinde ve tam olarak kullanamayan insanlardan başkası değildir. Bakara Suresinin 30 - 33. ayetlerinin ardından yer verdiğimiz paragraftaki açıklamalarımızı dikkatle bir kez daha okursanız, hele hele toplumumuzda yanlış yerleştirilmiş olan Cin ve Şeytan kavramlarını doğru algıladığınız zaman, olayı daha doğru çözebileceğinize inanıyoruz. Allah'ın selamı, rahmeti ve Kur'nın doğruları sizinle olsun !