Selamlar sayın Zeki Hocam. Kurandaki cennet tasvirlerinde güneşin ve sıcağın olmadığı bildiriliyor (insan/13) aynı zamanda gölgelerden ve dünyadaki meyvelere benzer meyvelerden de bahsediliyor. Güneşin ve sıcağın olmadığı yerde neden gölgelikler vaadedilmiştir.? Meyveler nasıl oluşur? Irmaklar nasıl akar? Zamanın hesabı nasıl yapılır?
Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Kişi öldükten sonra Ahiret hayatında nasıl bir yapıda yaşayacaktır, gerçekten tekrar yaratılma dünyadaki gibi aynı yapı ve bedenle mi olacaktır ? Cehenneme gidecekler için ateş ve ateşte yanma azapları, Cennetle ödüllendirilecekler için ödüllendirmelerin yapı, şekil ve özellikleri, Cennet ve Cehennem hayatının yapısı, bütün bu oluşumların nasıl olacağı ve süreleri, insanlar tarafından sürekli merak konusu olmakta ve sorular oluşturulabilmektedir. Siz de bu bağlamda İnsan Sûresinin 5. ayetinden başlayarak 22. ayetine kadar devam eden ayetler grubunda belirtilen Cennet ödüllerine dayanılarak 13. ayetinde de “ Orada bir güneş de, dondurucu bir soğuk da görmeyecekler ve bahçenin gölgeleri onların üzerlerine sarkacak ve toplanmaları alçaltıldıkça alçaltılacak… “ ifadeleriyle Allah’a verdikleri sözleri yerine getiren, kötülüğü yayılan bir günden korkan, Allah sevgisi için tercihini haktan yana yapan, bu sevgi ile yiyeceğini yoksula, öksüze, tutsağa veren ve insanlarla her türlü paylaşmayı, dayanışmayı yaparak mümin olabilen Allah’ın kullarının akıbetlerine ve bunları hakettiklerine dair bilgilerin verildiğinin anlatıldığı ayetlerle ilgili olarak, bu hayat içerisindeki “ Güneşin, gölgeliğin, meyvelerin, bütün bunların oluşumlarının nasıl olacağının, bu hayattaki zaman hesabının da nasıl yapılacağına “ yönelik çok yerinde ve bir çok insanın da merak ettiği bir soruyu oluşturarak, toplumun dikkatine sunduğunuz için size teşekkür ederim.
Aslında gerek Cehennem, gerekse de Cennet hayatındaki azaplar veya ödüllendirmeler ile ilgili bütün bu soruların karşılığı bugünkü dünya koşulları ile düşünemeyeceğimiz, tasavvur dahi edemeyeceğimiz kadar bizim için gaybdır. Ama buna rağmen Ahiret hayatında tekrar yapılacak yaratılma ve yaşam için Kur’anımızda bir çok ayetle bize ışık tutacak çok ilginç açıklamalar bulunmakta, ipuçları verilmektedir. Özellikle Vakıa Sûresinin 60 - 61. ayetlerinde “ Ölümü aranızda Biz ayarladık Biz. Ve Biz sizi emsalekûm / benzerlerinizle değiştirmemiz ve sizi bilmediğiniz bir şeyde inşa etmemiz üzerine, önüne geçilenler / engellenebilenler değiliz. “ ifadelerinde gördüğümüz gibi, Ahiretteki yaratılışın dünyadakinden çok farklı başka bir boyutta ve başka bir şekilde, bambaşka bir kozmik yapıda olacağı, İbrahim Sûresinin 48 – 51. ayetlerinde de “ O gün, Allah’ın her nefsi kazandığı ile karşılıklandırması için, yeryüzü bir başka yeryüzüyle değiştirilecek, gökler de… “ denilerek Evrendeki ve dünyamızdaki bütün üç boyutlu alemin değişeceği, bizim dünya hayatının kaynağı olarak gördüğümüz ve bildiğimiz güneşin de, gerçekte sıcağın da, gölgenin de, soğuğun da dünya yaşamında algıladığımız gibi olmayacağı anlatılmakta, Rabbimiz tarafından dile getirilmektedir. Bu değişimler Necm Sûresinin 47. ayetinde de “ Hiç kuşkusuz öteki yaratılış da sadece O’nun işidir. “ diye tasdik edilmektedir. Bu dünyadaki yapının ve hayatın, maddeye ait üç boyutlu, enerji değişimine bağlı olarak hareket eden zamanı da eklersek dört boyutlu sınırla olmasından dolayı, bu değişimlerin ve yeni yapıların nasıl olacağını anlamamız ve tasavvur edebilmemiz, Ahiretteki varlık boyutunun ise insan tarafından idrak edilebilmesi ve dillendirebilmesi dünya aklımızın kapasitesi ölçüsünde mümkün değildir.
Vakıa Sûresinin 62. ayetinde “ Ve andolsun ilk yaratılışı bildiniz, öğrendiniz. “ ifadesiyle belirtilerek ilk yaratılıştaki üç boyutlu bedensel yapıya atıf yapılmakta, Allah’ın bu dünyadaki yaratmasına dikkat çekilmektedir. Ankebut Sûresinin 20. ayetinde de “ Sonra Allah son yapıyı inşa edecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.“ denilerek de son yapıya, Ahiret için diriltilmeye işaret edilmektedir. Elbette ki bu yapı dünya hayatında ilk yaratılıştaki bedensel üç boyutlu yapıdan farklı boyutta veya boyutsuz olacaktır ve artık bu yapıda ilk yaratılıştaki maddesel yapıya göre vücudun görme, işitme, duygu, düşünme, hissetme, solunum, sindirim, yeme içme, sıcak ve soğuktan etkilenme algılaması da aynı şekilde olmayacaktır.
Bu yeni ve ebedi olacak Ahiret hayatında Fussilet Sûresinin 31. ayetinde müminler teşvik ve teselli edilmek, özendirmek üzere “ Cennette, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olan, engin merhamet sahibinden bir ikram olarak sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. “ denilmekte her şeyin neler olabileceği de örneğin Rad Sûresinin 35. ayetinde “ Allah’ın koruması altına girmiş kişilere söz verilen meselûl cenneti / Cennetin örneği şöyledir : Onun altından ırmaklar akar, nasiplikleri, meyveleri, renkleri, tatları ve gölgeleri süreklidir. “ Muhammed Sûresinin 14 – 15. ayetlerinde “ Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için Cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlama vardır. “ Zuhruf Sûresinin 68 – 73. ayetlerinde de “ Allah’ın koruması altına girmiş kişilerin çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız. Ve işte bu yapagelmiş olduğunuz şeyler sebebiyle, kendisine son sahip edildiğiniz Cennettir. Orada sizin için birçok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz. “ denilerek ayetlerin orijinallerinde de yapılan Cennet tasvirlerinde “ cennetin meseli / cennetin örneği “ bazı ayetlerde “ emsalekûm “ bazı ayetlerde de “ müteşabih “ sözcükleri kullanıldığından dolayı anlaşılan o ki, Cennetin gerçeğini anlamaya, insanın dünya aklı ile kapasitesi müsait değildir. O nedenle bütün Cennet ödülü anlatımları da ancak dünya yapısına, olanaklarına, aklına ve sahip olunan bilgilere, yaşanan duygulara ve hislere göre örneklendirilmektedir.
Bu ayetlerde aslında aynı zamanda ebedi hayatta, hak etmiş olan insanın kendisine gözler aydınlığı ve ödül olarak verilecek olan nimetlerin, her şeyin kimse tarafından bilinemeyeceği, düşünülemeyeceği ölçüde bambaşka bir yaratılma ile değerli nimetler olduğu anlatılmaktadır. Bütün bu örneklemelerle gerek Cennet veya gerekse Cehennem için anlatılanların ise bambaşka bir yapıda olacak gerçeğinin değil, Bakara Sûresinin 25. ayetinde “ İnanmış ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselere de, “ Şüphesiz kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetlerin olduğunu “ müjdele. Onlar, oradaki herhangi bir meyveden her rızıklandırılışlarında, “ Bu bizim daha önce rızıklandığımız şeydir “ derler. Ve onlara müteşabiha / onun benzeşenleri verildi. “ ifadelerinde gördüğümüz gibi örnekleme ile bu dünyada bilinen meyvelerin ve nimetlerin aynı benzerlerinin verileceği anlatılırken ancak bizim bu dünyadaki üç boyutlu hayatımızda bildiğimiz ve tanıdığımız dünya nimetleri üzerine örneklemelerle yapılmaktadır. Bundan dolayı pek çok ayetteki Cennet ve Ahiret hayatı tasvirlerinde, bize ancak algılayabileceğimiz, bizim kapasitemiz ölçüsünde benzetme ve teşbihlerle anlatımları görmekteyiz.
Değerli kardeşim ! Meyveler nasıl oluşur ? Irmaklar nasıl akar ? Zaman hesabı nasıl yapılır gibi sorulara gelince ! Yukarıda Vakıa Sûresinin 60 – 61. ayetlerindeki ifadelerle belirttiğimiz gibi, Rabbimiz Ahiret hayatı diriltmesinde bizleri belki de boyutsuz bir mikro cip gibi yaratacaktır. Orada dünyadaki gibi bedensel üç boyutlu algılamalar olmayacaktır. Görüntüler, algılamalar, oluşumlar belki de bir hologram veya dünya yaşamında uykuda iken rüyada gözümüzle değil de bellek hücrelerimizle gördüğümüz gibi, veya bir bilgisayar ekranında olduğu gibi kendiliğinden düşünce ve istek ile ortaya çıkacaktır. Güneşin, gece ve gündüz dönüşümü ile gün kavramının olmadığı ve mikro cip yapısına sahip olacak boyutsuz ruhumuz için zaman diye bir algı da olmayacaktır. Çünkü Ahiret hayatındaki ruh için enerji değişimi, sıcak, soğuk enerji alışverişi de olmayacağı için dünya hayatındaki madde ve enerji değişimine dayanan oluşumlarında olduğu gibi entropi / düzensizlik değişimi de olmayacaktır. Entropi değişimi olmadığı için de Ainştain'in hesapladığı gibi zaman mefhumu da olmayacaktır. O nedenle de bir çok Kur’an ayetinde aslında dünyadaki gibi zaman mefhumu olmadan Cennetin de Cehennemin de ebedi ve oradaki yaşamın sürekli olacağı belirtilmektedir.
Bu nedenlerle bizim kesin olarak dillendiremeyeceğimiz yapıda olan Ahiret hayatında olacaklar, bize Kur’anda bütün detayları ile değil, bizzat sadece dünya hayatımızdaki bazı kesitlerin benzetmeleri olarak anlatılmaktadır. Allah’ın selamı, rahmeti ve Kur’anın doğruları sizinle olsun !...