TÜM SORULAR

Soru

Hakan K.   29-05-2024   203

Selamlar sayın Zeki Hocam. Kurandaki cennet tasvirlerinde güneşin ve sıcağın olmadığı bildiriliyor (insan/13) aynı zamanda gölgelerden ve dünyadaki meyvelere benzer meyvelerden de bahsediliyor. Güneşin ve sıcağın olmadığı yerde neden gölgelikler vaadedilmiştir.? Meyveler nasıl oluşur? Irmaklar nasıl akar? Zamanın hesabı nasıl yapılır?

Yanıtlar

Zeki Çelik.      30-05-2024  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun ! 

Kişi  öldükten  sonra  Ahiret  hayatında  nasıl   bir  yapıda  yaşayacaktır,  gerçekten  tekrar  yaratılma   dünyadaki  gibi  aynı  yapı  ve  bedenle  mi  olacaktır ?  Cehenneme  gidecekler  için  ateş  ve  ateşte  yanma  azapları,  Cennetle  ödüllendirilecekler  için  ödüllendirmelerin  yapı,  şekil  ve  özellikleri,  Cennet  ve  Cehennem  hayatının  yapısı,  bütün  bu  oluşumların  nasıl  olacağı  ve  süreleri,  insanlar  tarafından  sürekli  merak  konusu  olmakta  ve  sorular  oluşturulabilmektedir. Siz  de  bu  bağlamda  İnsan  Sûresinin  5. ayetinden   başlayarak  22. ayetine  kadar  devam  eden   ayetler  grubunda  belirtilen  Cennet  ödüllerine  dayanılarak  13. ayetinde  de  “  Orada  bir  güneş  de,  dondurucu  bir  soğuk  da  görmeyecekler  ve  bahçenin  gölgeleri  onların  üzerlerine  sarkacak  ve  toplanmaları  alçaltıldıkça  alçaltılacak… “  ifadeleriyle   Allah’a  verdikleri  sözleri  yerine  getiren,  kötülüğü  yayılan  bir  günden  korkan,  Allah  sevgisi  için  tercihini  haktan  yana  yapan,  bu  sevgi  ile  yiyeceğini  yoksula,  öksüze,  tutsağa  veren  ve  insanlarla  her  türlü  paylaşmayı,  dayanışmayı  yaparak  mümin  olabilen  Allah’ın  kullarının  akıbetlerine  ve  bunları  hakettiklerine  dair  bilgilerin  verildiğinin   anlatıldığı  ayetlerle  ilgili  olarak,  bu  hayat  içerisindeki  “  Güneşin,  gölgeliğin,  meyvelerin,  bütün  bunların  oluşumlarının  nasıl  olacağının,  bu  hayattaki  zaman  hesabının  da  nasıl  yapılacağına “  yönelik  çok  yerinde  ve  bir  çok  insanın  da  merak  ettiği  bir  soruyu  oluşturarak,  toplumun  dikkatine  sunduğunuz  için  size  teşekkür  ederim.

Aslında  gerek  Cehennem,  gerekse  de  Cennet  hayatındaki  azaplar  veya  ödüllendirmeler  ile  ilgili  bütün  bu  soruların  karşılığı  bugünkü  dünya  koşulları  ile  düşünemeyeceğimiz,  tasavvur  dahi  edemeyeceğimiz  kadar  bizim  için  gaybdır.  Ama  buna  rağmen  Ahiret  hayatında  tekrar  yapılacak  yaratılma  ve  yaşam  için  Kur’anımızda  bir  çok  ayetle  bize  ışık  tutacak  çok  ilginç  açıklamalar   bulunmakta,  ipuçları  verilmektedir.  Özellikle  Vakıa  Sûresinin  60 - 61. ayetlerinde  “  Ölümü   aranızda  Biz  ayarladık  Biz.  Ve  Biz  sizi  emsalekûm / benzerlerinizle  değiştirmemiz  ve  sizi  bilmediğiniz  bir  şeyde  inşa  etmemiz  üzerine,  önüne  geçilenler  / engellenebilenler  değiliz. “  ifadelerinde  gördüğümüz  gibi,  Ahiretteki  yaratılışın  dünyadakinden  çok  farklı  başka  bir  boyutta  ve  başka  bir  şekilde,  bambaşka  bir  kozmik  yapıda  olacağı,  İbrahim  Sûresinin  48 – 51. ayetlerinde  de  “  O  gün,  Allah’ın  her  nefsi  kazandığı  ile  karşılıklandırması  için,  yeryüzü  bir  başka  yeryüzüyle  değiştirilecek,  gökler  de… “  denilerek  Evrendeki  ve  dünyamızdaki  bütün  üç  boyutlu  alemin  değişeceği,  bizim  dünya  hayatının  kaynağı  olarak  gördüğümüz  ve  bildiğimiz  güneşin  de,  gerçekte  sıcağın  da,  gölgenin  de,  soğuğun  da  dünya  yaşamında  algıladığımız  gibi  olmayacağı  anlatılmakta,  Rabbimiz  tarafından  dile  getirilmektedir. Bu  değişimler  Necm  Sûresinin  47. ayetinde  de  “  Hiç  kuşkusuz  öteki  yaratılış  da  sadece  O’nun  işidir. “  diye  tasdik  edilmektedir.  Bu  dünyadaki  yapının  ve  hayatın,  maddeye  ait  üç  boyutlu,  enerji  değişimine  bağlı  olarak  hareket  eden  zamanı  da  eklersek  dört  boyutlu  sınırla  olmasından  dolayı,  bu  değişimlerin  ve  yeni  yapıların  nasıl  olacağını  anlamamız  ve  tasavvur  edebilmemiz,  Ahiretteki  varlık  boyutunun  ise  insan  tarafından  idrak  edilebilmesi  ve  dillendirebilmesi   dünya  aklımızın  kapasitesi  ölçüsünde  mümkün  değildir.

Vakıa  Sûresinin  62. ayetinde  “ Ve  andolsun  ilk  yaratılışı  bildiniz,  öğrendiniz. “  ifadesiyle   belirtilerek  ilk  yaratılıştaki  üç  boyutlu  bedensel  yapıya  atıf  yapılmakta,  Allah’ın  bu  dünyadaki  yaratmasına  dikkat   çekilmektedir.  Ankebut  Sûresinin  20. ayetinde de “  Sonra  Allah  son  yapıyı  inşa  edecektir.  Şüphesiz  Allah,  her  şeye  güç  yetirendir.“  denilerek  de  son  yapıya,  Ahiret  için  diriltilmeye  işaret  edilmektedir. Elbette  ki  bu  yapı  dünya  hayatında  ilk  yaratılıştaki  bedensel  üç  boyutlu  yapıdan  farklı  boyutta  veya  boyutsuz  olacaktır  ve  artık  bu  yapıda  ilk  yaratılıştaki   maddesel  yapıya  göre   vücudun  görme,  işitme,  duygu,  düşünme,  hissetme,  solunum,  sindirim,  yeme  içme,  sıcak  ve  soğuktan  etkilenme  algılaması  da  aynı  şekilde  olmayacaktır.

Bu  yeni  ve  ebedi  olacak  Ahiret  hayatında  Fussilet  Sûresinin  31. ayetinde  müminler  teşvik  ve  teselli  edilmek,  özendirmek  üzere  “  Cennette,  kullarının  günahlarını  çok  örten,  onları  cezalandırmayan  ve  bağışı  bol  olan,  engin  merhamet  sahibinden  bir  ikram  olarak  sizin  için  nefislerinizin  arzuladığı  her  şey  var. “  denilmekte  her  şeyin  neler  olabileceği  de  örneğin  Rad  Sûresinin  35. ayetinde “  Allah’ın  koruması  altına  girmiş  kişilere  söz  verilen  meselûl  cenneti / Cennetin  örneği  şöyledir :  Onun  altından  ırmaklar  akar,  nasiplikleri,  meyveleri,  renkleri,  tatları  ve  gölgeleri  süreklidir. “  Muhammed  Sûresinin  14 – 15.  ayetlerinde  “  Orada  bozulmayan  temiz  sudan  ırmaklar,  tadı  değişmeyen  sütten  ırmaklar,  içenlere  lezzet  veren  şaraptan  ırmaklar  ve  süzme  baldan  ırmaklar  vardır.  Onlar  için  Cennette  her  çeşit  meyve  ve  Rablerinden  bir   bağışlama  vardır. “  Zuhruf  Sûresinin  68 – 73. ayetlerinde  de  “  Allah’ın  koruması  altına  girmiş  kişilerin  çevrelerinde  altın  tepsiler,  kadehler  dolaştırılır.  Orada  nefislerin  arzu  duyacağı,  gözlerin  zevkleneceği  her  şey  vardır.  Ve  siz  orada  sürekli  kalacaksınız.  Ve  işte  bu  yapagelmiş  olduğunuz  şeyler  sebebiyle,  kendisine  son  sahip  edildiğiniz  Cennettir.  Orada  sizin  için  birçok  meyveler  vardır.  Onlardan  yiyeceksiniz. “ denilerek  ayetlerin  orijinallerinde  de  yapılan  Cennet  tasvirlerinde  “  cennetin  meseli  / cennetin  örneği “  bazı  ayetlerde  “  emsalekûm “  bazı  ayetlerde  de  “  müteşabih “  sözcükleri  kullanıldığından   dolayı  anlaşılan  o  ki,  Cennetin  gerçeğini  anlamaya,  insanın  dünya  aklı  ile  kapasitesi  müsait  değildir.  O  nedenle  bütün  Cennet  ödülü  anlatımları  da  ancak  dünya  yapısına,  olanaklarına,  aklına  ve  sahip  olunan  bilgilere,  yaşanan  duygulara  ve  hislere   göre  örneklendirilmektedir.

Bu  ayetlerde  aslında  aynı  zamanda  ebedi  hayatta,  hak  etmiş  olan  insanın  kendisine  gözler  aydınlığı  ve  ödül   olarak  verilecek  olan  nimetlerin,  her  şeyin  kimse  tarafından  bilinemeyeceği,  düşünülemeyeceği  ölçüde  bambaşka  bir  yaratılma  ile  değerli  nimetler  olduğu  anlatılmaktadır.  Bütün  bu  örneklemelerle  gerek  Cennet  veya  gerekse  Cehennem  için  anlatılanların  ise  bambaşka  bir  yapıda  olacak  gerçeğinin  değil,  Bakara  Sûresinin  25. ayetinde  “ İnanmış  ve  düzeltmeye  yönelik  işler  yapan  kimselere  de, “  Şüphesiz  kendileri  için  altlarından  ırmaklar  akan  cennetlerin  olduğunu “  müjdele.  Onlar,  oradaki  herhangi  bir  meyveden  her  rızıklandırılışlarında,  “  Bu  bizim  daha  önce  rızıklandığımız  şeydir “  derler.  Ve  onlara  müteşabiha  /  onun  benzeşenleri  verildi. “ ifadelerinde  gördüğümüz  gibi  örnekleme  ile  bu  dünyada  bilinen  meyvelerin  ve  nimetlerin  aynı  benzerlerinin   verileceği  anlatılırken  ancak  bizim  bu  dünyadaki  üç  boyutlu  hayatımızda  bildiğimiz  ve  tanıdığımız  dünya  nimetleri  üzerine  örneklemelerle  yapılmaktadır. Bundan  dolayı  pek  çok  ayetteki   Cennet  ve  Ahiret  hayatı  tasvirlerinde,  bize  ancak  algılayabileceğimiz,  bizim  kapasitemiz  ölçüsünde  benzetme  ve  teşbihlerle  anlatımları  görmekteyiz.

Değerli  kardeşim !  Meyveler  nasıl  oluşur ?  Irmaklar  nasıl  akar ?  Zaman  hesabı  nasıl  yapılır  gibi  sorulara  gelince !  Yukarıda  Vakıa  Sûresinin  60 – 61.  ayetlerindeki  ifadelerle  belirttiğimiz  gibi,  Rabbimiz  Ahiret  hayatı  diriltmesinde  bizleri  belki  de  boyutsuz  bir  mikro  cip  gibi  yaratacaktır. Orada  dünyadaki  gibi  bedensel  üç  boyutlu  algılamalar  olmayacaktır.  Görüntüler,  algılamalar,  oluşumlar  belki  de  bir  hologram  veya  dünya  yaşamında  uykuda  iken  rüyada  gözümüzle  değil  de  bellek  hücrelerimizle  gördüğümüz  gibi,  veya  bir  bilgisayar  ekranında  olduğu  gibi  kendiliğinden  düşünce  ve  istek  ile  ortaya  çıkacaktır.  Güneşin,  gece  ve  gündüz  dönüşümü  ile  gün  kavramının  olmadığı  ve  mikro  cip  yapısına  sahip  olacak  boyutsuz  ruhumuz  için  zaman  diye  bir  algı  da  olmayacaktır. Çünkü  Ahiret  hayatındaki  ruh  için  enerji  değişimi,  sıcak,  soğuk  enerji  alışverişi  de  olmayacağı  için  dünya  hayatındaki  madde  ve  enerji  değişimine  dayanan  oluşumlarında  olduğu  gibi  entropi  / düzensizlik  değişimi  de  olmayacaktır.  Entropi  değişimi  olmadığı  için  de   Ainştain'in  hesapladığı  gibi  zaman  mefhumu  da  olmayacaktır. O  nedenle  de  bir  çok  Kur’an  ayetinde  aslında  dünyadaki  gibi  zaman  mefhumu  olmadan  Cennetin  de  Cehennemin  de  ebedi  ve  oradaki  yaşamın  sürekli  olacağı  belirtilmektedir.

Bu  nedenlerle  bizim  kesin  olarak  dillendiremeyeceğimiz  yapıda  olan  Ahiret  hayatında  olacaklar,  bize  Kur’anda  bütün  detayları  ile  değil,  bizzat  sadece  dünya  hayatımızdaki  bazı  kesitlerin  benzetmeleri  olarak  anlatılmaktadır.   Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !...

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET