 
  Anar H.  
  
 16-06-2025  
   36
 Anar H.  
  
 16-06-2025  
   36
               Nahl 68 ve 69. ayetlerinde geçen Nahl kelimesinin müzekker veya müennes olduğuna dair tartışmalar yapılmaktadır. Siz hangisini kabul ediyorsunuz görüşünüz nedir ?
 Zeki Çelik.  
   
   16-06-2025
 Zeki Çelik.  
   
   16-06-2025  
               Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Nahl  Sûresinin 
68 – 69.  ayetlerinde  yer 
alan  ve  Sûreye 
adını  veren  “  Nahl
/  Bal 
arısı “  sözcüğünün  müzekker / 
eril   mi  yoksa 
müennes /  dişil  mi 
olduğuna  yönelik  oldukça  da  değişik  örnekleri  belirterek  de  bir 
soru  oluşturmuşsunuz.  Açık 
söyleyeyim,  ben  Arapça 
bilmiyorum  diyerek   bize  ders  verir  gibi  soruyu 
oldukça  ayrıntılı  bir  çok örnekle 
sorma  şeklinizden  art 
niyet  sezdiğimden,  il 
dışı  seyahatim  döneminde 
de  gelmiş  olduğundan 
dolayı  ve  birçok  okuyucuyu  da  ilgilendirmeyeceği  düşüncesiyle  cevaplamak  veya 
cevaplamamak  açısından  önce 
tereddütte  kaldım  ve 
neticede  de  üstelik  iki  kez  yönelttiğiniz  sorunuzu  da  siteye  kısaltarak  ve 
özetleyerek  aktardım,  dileyen  okuyucularımızın  da 
az  çok  bilgi 
edinmesi  açısından  konuyu  ana  hatlarıyla  değerlendirmeye  karar 
verdim.
Müzekker :  Lafzen  ve 
hükmen  güçlü  ve  ön  planda  olup  dişilik  alameti 
taşımayan  ve  eril  sözcüklerdir. Hakiki  veya 
mecazi  olarak  sınıflandırılanları  vardır.
Müennes 
:  Lafzen  ve  hükmen 
dişilik  alameti  taşıyan 
sözcüklerdir. Onlar  da  hakiki 
müennes /  dişilik  organı 
taşıyan  ve  taşımayan 
mecazi  müennes  sözcükler 
şeklinde  sınıflandırılırlar.
Bunlara  da  duruma 
göre  kıyasi  ve 
semai  gibi  sınıflandırmalar  yapılır. Tabii  bütün  bu  ayrıntılara  bu  zeminde  girmemizin  olanağı  yoktur.
Dünya  yaşamında  bitki,  hayvan  ve  insan  hayatının  devam  edebilmesi  için  Rabbimizin  bütün  canlı  varlıkları  dişi  ve  erkek  olarak  yaratmış  olduğundan  ve  insanlar  tarafından  iletişim  kolaylığını  sağlayan 
yazının  bulunması  ile 
yazılı  anlatımın  da kullanılmaya 
başlanmasıyla  birlikte  bütün 
toplumlarda  ve  medeniyetlerde  birbirinden 
gramatik  olarak  ayırt 
edilebilen  bir  çok 
cinsiyet  kategorisi  tarih 
boyunca  İbrani  ve 
Arap  dillerinin  de 
içinde  bulunduğu  Sami, 
Mısır,  Arami  dillerinde 
bir  çok  alim 
tarafından  tartışma  konusu 
olmuştur. Bu  bağlamda  bizim 
asıl  konumuz  olan  “ 
nahl  / bal  arısı “  sözcüğü 
üzerinde  de  aynı 
şekilde  yüzlerce  yıldır 
birçok  alim  tartışmış 
görüşler  bildirmiştir. * Kimileri  Kur’an 
Hicaz  lehçesinde  oluştuğu 
için  bu  sözcük 
“ müennes /  dişi 
bal  arısı “  olarak 
yer  almıştır. * Kimileri  nahl  sözcüğünün  zamirlerde 
de  bu  anlamda 
olduğu  için  lafzı  müzekker, 
anlamı  ise 
müennes  tir. * Kimileri  arılar 
müzekker /  eril,  müennes / 
dişil  ve  hünsal / iki 
cinsiyetlidir. *  Kimileri  de 
“  nahletün “  şeklindeki 
müennes  sözcüğünün  çoğulu 
olduğunu  söylemiştir.
Kimileri  de  semai  müenneslikten  söz 
etmiştir.  Yıllardır  da 
tartışa  gelmişlerdir.
Bunlara  rağmen  yine 
de  Araplar  müzekkerlik 
ve  müenneslik  için  “ 
nahiv /  Tutulacak  yol, 
taraf,  yön,  lügat “  ilminin 
en  karmaşık  konularından 
birisi  olarak  saymasına 
rağmen  irab /  Söz  dizimini 
incelemek,  araştırmak  olan  ilimden  daha  fazla  önemli 
saymışlardır.  Ancak  bu 
ayrıntılar  elbette  ki 
meal  ve  tefsir 
yazacaklar,  Kur'an  üzerine  ilim  yapacaklar  için  en 
çok  önem  taşımaktadır.
Bize  göre 
ise  de  bu  tartışmalarda  sorunuz  üzerine  önemli 
olan !  Rabbimizin  her 
iki  tür  erkek 
ve  dişi  arı 
için  Nahl  sözcüğünü  kullanmış 
olmasıdır. Sonuçta  da  tartışmacıların  söz 
konusu  ayetlerin  içerisinde 
dişi  arıların  bal 
yaptığına  vurgu  yapan 
ilahi  iradenin  bilimsel 
bir  mucize  olduğunda 
hemfikir  olunmasıdır.
Bu  konularda 
en  çok  tartışılan 
ayrıntılardan  birisi  de 
arıların  neden  bal 
peteği  yuvasını  altıgen  yapısında 
oluşturduğudur. Bu  konuya  birçok 
kişi  değişik  görüş 
ile  yaklaşmış, açıklamalar  getirmiştir 
ama  bize  göre 
hiç  birisi  de  maddenin  temel  yapısı  ve  özellikleri  ile  ilgili  olarak  kimya  bilimine  vakıf 
olmadıkları  için  tutarlı 
ve  ikna  edici 
olamamıştır. Bu  ayrıntıya  da 
belki  de  hemen 
hemen  birçok  kişinin 
de  bu  güne 
kadar  duymadığı  bir 
açıklamayı  kimya  bilimi 
bağlamında  biz  yapalım. 
Arılar  çevreden  topladıkları  besinlerden  fıtraten  vücut  yeteneklerine  bağlı  olarak  bal  üretmektedirler.  Ayetin 
orijinalinde  de  ürettikleri  için  lafız 
olarak  “  şerab  / 
şerbet “ sözcüğü  yer  alır.  Arının 
yaptığı  bu  şerbet 
altıgen  yapısındaki  bal  mumu 
peteklerinde  saklanır  ve 
korumaya  alınır. Arının  topladığı 
besinleri  vücudunda  değişik 
evrelerden  geçirdikten  sonra 
ürettiği  bal / 
şerbet,  kimyasal  yapı 
olarak  resmen  glikozun  bir  türüdür.  Temel  yapı  olarak  Glikoz  molekülü 
6  karbon  ve 
12  hidrojen  atomundan 
oluşur.  Karbon  atomunun 
başka  atomlarla  bağlanabilmesi  için 
etrafında  dört  adet 
bağ  yapabilme   yeteneği,  Yaratan  Rabbimiz  tarafından  kodlanmıştır. Hidrojen  atomu 
ise  başka  atomlarla 
ancak  tek  bağ 
yaparak  bağlanır. Bu  nedenle 
toplam  18  atomun 
birbirine  bağlanmalarının  en 
uygun  enerji  dengesi 
ve  geometrik  yapısı 
ise,  Önce  altı 
karbonun  birbirine  bağlanarak  bir  altıgen  oluşturması  ve  etrafına  da 
12  hidrojenin  ikişer  ikişer  bağlanması 
sonucunda  altıgen /
hegzagonal  yapısıdır. İşte  bu 
nedenle  arının  oluşturduğu 
bal  ve  onu 
koruyacak  olan  peteğin /  aynı  temel  glikoz  moleküllerinden  oluşmuş  bal  mumunun  geometrik 
yapısı  da  altıgen 
şeklinde  olmak  zorundadır. Tabii  sonuçta 
Rabbimizin  ilahi  kodlaması, matematiğin  doruğundaki 
tasarımın  büyüklüğü  ve 
bizim  için  de 
mucizelerin  en  ilginçlerinden  birisi 
olmasıdır. Böylece  Bal  arısı,  kendisine  yüklenen  /  verilen  görevi  en  iyi  şekilde  yerine  getirmekte,  Allah'a  secde  etmekte / teslim  olup  boyun  eğmekte,  Allah'ın  büyüklüğünün  kanıtı  olmaktadır.  Allah’ın  selamı,  rahmeti 
ve  Kur’anın  doğruları 
sizinle  olsun !...