Zeki bey makalelerinizi sırasıyla okuyorum. Melekler ilgili olanında okudum. Buna göre hac suresi 75.ayet i nasıl açıklayabiliriz. Allahın selam ve bereketi üzerinize olsun
Zeki Çelik.
17-01-2024
Değerli Kardeşim ! Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun !
Herhangi bir Kur’an ayetini doğru anlayabilmemiz için, söz konusu ettiğimiz ayetin içinde bulunduğu paragrafın ana fikri ile oluşturduğu anlam bütünlüğü içerisinde ele alınması gerekir. Siz de Hacc Sûresinin 75. ayetini nasıl anlamalıyız ? şeklinde güzel ve ilginç bir soru oluşturmuşsunuz. Teşekkür ederim ama, her ne kadar siz melekler konusunu okuduğunuzu belirtmiş olsanız da, ancak bu ayetin içerisinde “ melek, rasul, elçi, haberci ayetler “ gibi kavram ayrıntıları da ve asıl olarak Mekke müşriklerine verilmesi gereken mesajlar da yer almaktadır. Siz sorunuzda doğrudan doğruya bu kavramları mı kastettiniz, yoksa ayetin paragraf bütünlüğü içerisinde ayetin tamamının vermek istediği mesajları mı kastettiniz gibi ayrıntılar da ister istemez soru olarak devreye girmektedir. Biz de size bu ayetin içerisindeki sadece kavramlar değil, mesajlar da dahil ana hatlarıyla ayetin tamamının mesajları üzerine yardımcı olmaya çalışalım. Sözünü ettiğiniz ayete ve içinde bulunduğu ayetler grubuna bakacak olursak ;
HACC 73 : Ey insanlar ! Bir örnek verilmektedir, şimdi ona kulak verin : Sizin Allah’ın astlarından şu yakardıklarınız bir araya gelseler bile bir sineği asla oluşturamazlar. Ve sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen ve istenen güçsüzdür. 74 : Allah’ı gereği gibi değerlendirip bilemediler. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, her şeye üstündür.
HACC 75 – 76 : Allah, meleklerden / haberci ayetlerden resul / elçiler seçer, insanlardan da elçiler seçer. Şüphesiz Allah, en iyi işiten, en iyi görendir, ellerinin arasında olanı ve arkalarında olanı bilir. Ve işler yalnızca Allah’a döndürülür.
Hacc Sûresinin ayetleri genellikle ana fikir olarak önce Mekkelileri, peygamberimizi ve Kur’anı reddetmeye ve karalamaya çalışan, inkâr eden ve Allah’a başka yaratıkları ve putları ortaklar koşarak şirke bulaşmış müşriklerini muhatap almaktadır. 71. ayetten başlayarak 76. ayete kadar bu ayetler grubunda da yine müşrik gruplarının durumlarına atıf yapılarak müşrikler kınanmakta, Allah’ın ayetlerini inkâr etmek olan küfrün ve Allah’a ortaklar koşmak olan şirkin sonunun insanlar için felâket olup, kurtuluşun asla mümkün olamayacağı uyarıları yapılmaktadır. Tüm insanlara, bugünün Müslümanlarına, özellikle de Kur’anı reddetmek, karalamak üzere bahaneler arayan müşriklere bir beyanname niteliğinde olan bu ayetlerle, küfür ve şirkin insanların bilgisizliğinden, düşüncesizliğinden kaynaklandığı değişik örneklerle açıklanmakta, Allah’tan başka yaratılmış olanların / Allah’ın astlarının, ortak koşup başka ilahlardan yardım isteyenlerin de, yardım istenen ortakların da güçsüzlüğünden söz edilmekte ve bu tip insanların Allah’ı gereği gibi ölçemedikleri, tanıyamadıkları, bilemedikleri belirtilerek içinde bulundukları durumları kınanmaktadır. Bu kınamanın ardından da bir sineğin yaratılması örneği dahi verilerek, sahte ilâhlara karşı Allah’ın büyüklüğü, gücü, kuvveti, üstünlüğü ve bilgisi aktarılmaktadır. Sizin söz konusu ettiğiniz ayete baktığımız zaman da ayetin içerisinde melek / haberci ve aynı zamanda da rasul / elçi olarak ifade edilen Kur’an ayetlerinin işlevinden söz edilmekte, seçilerek görevlendirilmiş insan olan resullerin / elçilerin / peygamberlerin de, meleklerin / haber niteliğindeki ayetlerin de, aynı zamanda Allah’ın resulü / elçisi olduğu, Allah’ın öğütlerini, uyarılarını bu aklını kullanmaz, bilgisiz müşriklere ilettikleri, aktardıkları belirtilmektedir.
Peygamberimizin vefatından sonra, 800 lü yıllarda ortaya çıkmaya başlayan klasik tefsircilerle, tamamen hurafe ve yanlış olan Yahudi ve Hristiyan inançlarının etkisinden kurtulamayan yazarların oluşturduğu rivayetlerle, pek çok kavramda olduğu gibi Melek kavramı da Müslümanlara çok yanlış ve Kur’an dışı inançlarla aktarılan bir konu olmuştur. Buna istinaden halk kültüründe, melek denilince herkesin aklına, nurdan yaratılan, bazen insan görünümüne giren, Allah’ın emirlerine harfiyen itaat eden, kanatlı çocuklar veya kadınlar şeklinde tahayyül edilen ve çeşitli görevleri olan varlıklar gelir. Melek konusundaki bütün bu inançlar çok tanrıcı inançların etkileşimi sonucu ortaya çıkmış, Kur’anın bize anlattığı Melek inancından çok farklı ve yanlış olan inançlardır. İnsanların yanlış olarak inandırıldığı gibi görünmediği halde insan kılığına girebilen ve konuşabilen ontolojik ve metafizik olarak düşünülen kanatlı melek diye nesnel bir varlık yoktur. ( Sitemizde “ Kur’anda Melek İnancı “ başlıklı makalemizde geniş bilgi bulabilirsiniz. )
Melek, Arapça bir sözcük olup sözcüğün kökeni ile ilgili olarak Arap Gramer ve Dilbilimi uzmanlarınca altı farklı tespit öngörülmüştür. Bu tespitlerin en önemli olan iki tanesini dikkate aldığımızda ; Birinci görüşe göre : “ Melaike “ ve bunun tekili olan Melek sözcüğü “ uluk “ kökünden türemiştir. Türkçeye de ulak / postacı, haberci anlamıyla geçmiştir. Sözcük daha sonradan dil kurallarına göre ismi zaman ve ismi mekân kalıplarında olarak mastar şekline getirildiğinde önüne eklenen “ mim “ harfi ile zamanla Mel’ek haline dönüştürülmüştür. Dolayısıyla Allah’tan gelen elçi / haberci anlamındadır. Kur’anda yer alan ayetlerde Allah, görevlendirdiği habercileri bazı ayetlerde melek olarak, bazı ayetlerde de elçi / resul olarak da ifade eder. İkinci görüşe göre : “ Kuvvet yönetimi ve gücü “ anlamındaki “ Melk “ kökünden türemiş olan melek sözcüğüdür. Başında “ mim “ sonradan konulmuş değildir, sözcüğün aslındandır. Mülk, milk, malik ve melik sözcükleri de bu kökten türemiştir. Böylece bazı ayetlerde de Melaike ( çoğul ) olarak kullanılan sözcük, tek bir varlığı ifade etmeyip, Kur’an ayetleri ve değişik varlıklar, insandaki melekeler, fonksiyonlar, akıl, fikir, düşünce gibi zihinsel düşünceler, rüzgar, sıcaklık, basınç, radyoaktivite, mıknatıslanma, çekim ve kaldırma kuvvetleri gibi doğal güçler için kullanıldığı gibi, bazı ayetlerde elçiler anlamında, bazı ayetlerde de Fizik, Kimya, Biyoloji, Astrofizik, Uzay gibi Allah’ın kanunları / yönetim güçleri anlamında kullanılmıştır.
Melek sözcüğün ayetlerde hangi anlamda kullanıldığı ise, yer aldığı ayetin söz akışından ayırt edilmektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda sözlük anlamı olarak ( Kuvvet, yönetim gücü, elçi, haberci ) demek olan Melek sözcüğü, terim olarak Allah’ın bütün emirlerine uyan iradesiz, ne için yaratılmışlarsa kesinlikle o görevi aynen yerine getiren, O’na hiç isyan etmeyen varlıklardır. Kur’ana göre “ Kapalı, beş duyu ile algılanması mümkün olmayan ama yararlı olan cisim, güç, enerji, haber verici, elçi “ diye tanımlayabileceğimiz meleklerin hangi şeyden yaratıldığı Kur’anda söz edilmemiştir.
Rasül : Allah’tan gelen ve vahyedilen haberleri tebliğ etmek üzere gönderilen elçi demektir. Ayetlerdeki ifadelere baktığımız zaman bu elçi, insan olan Nebiler / peygamberler olabildiği gibi aynı zamanda haberci melekler ve Allah'ın vahyi olan Kur'anın da ta kendisidir, ayetleridir. Dolayısıyla Kur’anda bize yerine göre iki türlü Rasül'den / elçiden söz edilebilmektedir. Örneğin Bakara Sûresinin 101. ayetinde " Ve ne zaman Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir Rasül / Elçi geldi, daha önce kendilerine Kitap verilen kimselerden bir grup, sanki bilmezlermiş gibi Allah'ın kitabını sırtlarının arkasına attılar. " ifadelerinde gördüğümüz gibi ayetin orijinal lafızlarını dikkate aldığımız zaman, burada sözü edilen Rasül, aynı zamanda Kitap olan Rasüldür / Kur'andır, Kur’an ayetleridir. Sizin sözünü ettiğiniz Hacc Sûresinin 75. ayetinin içerisinde yer alan Melek sözcüğü ile de, Rasul sözcüğü ile de “ haberci Kur’an ayetlerinden “ söz edilmektedir. Elbette ki bu elçinin yanı sıra Allah’ın insanlardan da Rasuller / elçiler / peygamberler seçtiği de belirtilmektedir. Bizim ülkemizde haberci / elçi anlamında kullanılan peygamber sözcüğü Kur’anda yer almaz. Bu sözcük bize Farsçadan aktarılmış bir sözcüktür. Kur’anda birçok ayette insan olan ve seçilerek görevlendirilmiş olan Nebilerle birlikte Rasullerin görevlerinden ve işlevlerinden söz edilir. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi ve Kur’anın doğruları sizinle olsun !...