TÜM SORULAR

Soru

Rüştü K.   19-06-2025   40

Hocam biz birkaç yıl önce hacca gittiğimizde orada eli, kolu kesik insanların dilendiklerini ve Kur'an meallerinde de hırsızın elinin kesileceği cezasının verileceği gibi açıklamaları gördük. Müslümanlıkta hırsızlığın cezası elin kesilmesi şeklinde mi olmak zorundadır ? Bu konuyu açıklarmısınız. Selamun aleyküm.

Yanıtlar

Zeki Çelik.      19-06-2025  

Değerli  Kardeşim !  Allah’ın  selamı  ve  rahmeti  üzerinize  olsun ! 

Kur’anda  değişik  şekillerdeki  hırsızlığın,  bunlara  karşı  verilecek  cezaların  söz  konusu  edildiği  birçok  ayet  bulunmaktadır. Ancak  bu  kesilmelerin  bir  kısmı  gerçekten  parmak  kesilmesi  olduğu  gibi  bir  kısmı  da  mecazi  olarak  anlatılan  kesilmelerdir. Ama  maalesef  bu  ayetlerdeki  gerçek  verilmek  istenen  mesajlar  amacından  saptırılmış  ve  klasik  ulemanın  hadislere  ve  ayetlerin  gerçek  lafızlarına  dayanılarak  çok  yanlış  yönlendirmelere  de  girmişlerdir. Örneği  sizin  sorduğunuz  soru  ile  ilintili  olan  Maide  Sûresinin  38.  ayeti  “  Ves  sâriku  ves  sârikâtü  faktaû  eydiyehüma  cezâem  bima  keseba  nekâlem  minellâh.  Valllâhü  azizün  hakim “  şeklindedir. Konumuzu  ilgilendiren  sözcüklerin  doğrudan  doğruya  lafız  karşılıklarına  bakacak  olursak ;  Vessâriku :  Hırsız,  Faktaû :  Kesin,  Katau  fiili  ile  Eydiyehüma : İkisinin  ellerini  kesin  anlamlarına  gelmektedir. Bu  ayetin  ifadelerine,  örneğin  :  “  Peygamber  Safvan  b. Ümeyye’nin  ridâsını  çalan  hırsızın  elinin  kesilmesini  emrettiğinde  Safvan “ Ben  böyle  olmasını  istememiştim.  Benim  ridam  ona  sadaka  olsun “  demiş.  Ve  bunun  üzerine  Resul ü  Ekrem “ Bunu  bana  gelmeden  önce  yapsaydın  ya “  demiştir. ( Ridâ  Hacc  esnasında  giyilen  iki  parça   ihramın  üst  kısmıdır ) ( Ebu  Davud  Hudud  15,  İbn  Mace  Hudud  28 )  gibi  birçok  uydurma  hadis  ve  rivayetten  dolayı  Maide  Sûresinin  38. ayetinin  orijinali   Diyanet  çevirileri  de  dahil  birçok  müfessir  tarafından  ;

Diyanet  Vakfı  Meali  :  Yaptıklarına  bir  karşılık  ve  Allah’tan  caydırıcı  bir  müeyyide  olmak  üzere   hırsız  erkek  ile  hırsız  kadının  ellerini  kesin. 

Elmalılı  Hamdi  Yazır  Meali  :  Hırsızlık  eden  erkek  ve  kadının  yaptıklarına  karşılık  Allah’tan  bir  ceza  olarak  ellerini  kesin. 

Hayrat  Neşriyat  Vakfı  Meali  :  Hem  hırsızlık  eden  erkek  ve  hırsızlık  eden  kadın  yok  mu,  yaptıklarına  bir  ceza,  Allah’tan  bir  azap  olmak  üzere  onların ( sağ )  ellerini  kesin. 

Ömer  Çelik  Meali  :  Hırsızlık  eden  erkek  ve  kadının  yaptıklarına  bir  karşılık  ve  Allah  tarafından  caydırıcı  bir  ceza  olmak  üzere  sağ  ellerini  bilekten  kesin. 

Şekillerinde  kimilerinde  sağ  elin,  kimilerinde  bilekten  kesilme  yorumları  yer  almış,  bu  konularda  da  görüş  bildiren  Alimlerce  bazılarınca * Sadece  parmakların  *  Baş  parmak  hariç  dört  parmağın, * Sağ  elin  bilekten  * İkinci  suçta  sol  elin  de  *  Üçüncü  suçta  sağ  ayağın  *  Ayağın  yarısının  kesilmesi  * Sonraları  da  hapse  atılması  gibi  yüzlerce  kişi  tarafından  farklı  görüşlerle  fetvalar  verilmiştir  ve  de  uygulanmıştır.

Klasik  dönemin  Ulema  takımı  bu  konuların  ayrıntılarında  da  çok  mesai  harcamış  ve  suçun  unsuruna  göre  de * Şüphe  durumu  *  Zaman  aşımı  * Mülkiyet  iddiası *  Çalıntının  nisap  miktarı  * Kesme  mahali  * Tevbe  etme  *  Af  edilme * Uygulama  şekilleri  diyerek  çok  farklı  görüşlerle  de  hüküm  oluşturmuşlardır. Böylece  temel  inanç  olarak  Fıkıh  kitaplarına  hırsızlığın  cezalandırılması  olarak “ Hukuken  sabit  olan  bir  hırsızlık  suçunun  biri  bedeni,  diğeri  de  mali  olmak  üzere  iki  temel  hükmü /  sonucu  vardır. Bedeni  hüküm  olarak ,  hırsıza  el  kesme  cezası  uygulanır,  mali  hüküm  ile  de  çalınan  şeyin  iadesi,  ya  da  tazmin  edilmesi  sağlanır. “  şeklinde  kayda  geçmiştir.

Ama  aslında  Kur’anın  gerçek  vermek  istediği  hüküm  ve  mesajlarına  bakacak  olursak !..Oysa  Allah’ın  hükmü,  verdiği  bütün  emirler  toplum  içindir,  evrenseldir,  nettir  ve  çelişkisi  olmaz. Üstelik  Kur’anda  yer  alan  sözcüklerin  hakiki  anlamları  yanı  sıra  yerine  göre  mecazi  ve  kinaye  anlamları  da  bulunur. Ayetin   orijinalinde  yer  alan  “ eyd “ sözcüğü  “ eller “  demektir,  “ yed “  sözcüğünün  çoğulu  olabileceği  gibi  tekil  olup  “ eyede “  fiilinden  geldiği  zaman  sözcük  “  kuvvet,  zenginlik,  iktidar,  saltanat,  güç,  nimet,  elle  yapılabilen  işlerin  tümü  “  anlamlarına  gelir.  Ayetteki  Eyd  sözcüğü  Yed  sözcüğünün  çoğulu  olarak  kabul  edilirse,  Arapçada  “ iki “  diye  bir  çoğul  kavramı  yoktur,  çoğulluk  kuralına  göre  “  üç  ya  da  daha  fazla  el “  anlamına  gelir  ki  oysa  insanın,  hırsızın  sadece  iki  eli  vardır. Bundan  dolayı  da  bu  ayette  “  eller “  sözcüğü  gerçek  el  anlamında  değil,  mecazi  anlamda  kullanılmıştır. “ hüma “  da  ikisi  anlamına  gelmektedir. Elin  nereden  kesileceğine  dair  üstelik  de  ayette  “ min “  edatı  bulunmamaktadır. Ulemanın  değişik  şekilde  elin  kesileceğine  dair  görüşleri  sağlam  bir  temele  dayanmamaktadır. Üstelik  hırsızlık  ifadesi  de  çok  kapsamlı,  çeşitli  şekillerde  olan  çok  yönlü  ve  genel  bir  ifadedir.

Ayette  yer  alan  “  kata “  fiili  “  Arap  dilinde  "  soyunu  kesmek,  ilişkiyi  kesmek,  bağı  kesmek,  kökünü  kurutmak,  suyunu  kesmek,  sözünü  kesmek  gibi  anlamlara  geldiğinden  birçok  ayette  mecazi  olarak  bu  anlamlarda  kullanılır  ve  bizim  dilimize  de  " asla  ve  kat'a "  denilmek  suretiyle  "  katiyyen  mutlaka  ve  kesinlikle "   olarak  anlamında  geçmiştir.  Ayette  de  fiziksel  el  kesme  anlamında  kullanılmamıştır. Oysa  elinin  kesilmesi  cezasına  çarptırılan  bir  hırsız  eğer  ıslah  edilmezse  ve  gerekenler  yapılmadığı  takdirde  artık  başka  tür  hırsızlık  yapmaz  mı,  ortak  olarak  başka  bir  hırsızlığın  içinde  olmaz  mı ?  Öte  yandan  Eli  kesilen  ve  pişman  olup  affedilen  bir  hırsızın  pişman  olduğu  zaman  af  edilmesiyle  onun  elinin  kaybı  telafi  edilmiş  olabilir  mi ? Ana  hatlarıyla  açıklamaya  çalıştığımız  gibi  Allah'ın  vahyinde,  Kur’anın  İslam’ında /  Müslümanlıkta   fiziksel  olarak  el  kesme  diye  bir  ceza  yoktur.

Bize  göre  de  bu  ayette,  fiziki  olarak  el  kesme  ile  ilgili  bir  hüküm  bulunmamaktadır. Meal  çevirileri  yanlıştır  ve  yıllarca  Arap  toplumunda  ve  Orta  Doğuda  hırsızlar  için  el  kesme  ile  ilgili  hükümler  yanlış  uygulanmıştır. Ayetin  meallendirilmesi  ise bize  göre  “  Hırsız  erkek  ve  hırsız  kadın ;  bunların  yaptıklarına  karşılık,  Allah’tan  bir  engelleyici  uygulama  olarak  hemen  ikisinin  de  gücünü /  güçlerini  kesin…..” şeklinde  olmalıdır. Çünkü  bu  ayette  toplumda   oluşabilecek  hırsızlık  olayına  karşı  tedbirler  öngörülmektedir. Ayette  anlaşılan  o  ki  lafzen  “  O  ikisinin  ellerini  kesin “  ifadesi  onların  hırsızlık  yapma  güçlerini,  gerekçelerini  ortadan  kaldırın,  iki  elleriyle  yapabileceklerini  engelleyin,  ceza  olarak  gerekirse  eğer  varsa  makamlarını,  yetkilerini  ellerinden  alın,  suçları  sabit  ise  ceza  olarak  hapsedin,  o  hırsızlığı  yapamayacak  hale  getirin  anlamındadır. Hırsızlık, “  Kendine  ait  olmayan  bir  şeyi  gizlice  almaktır. “  Hayat  içerisinde  bir  çok  eylem  çeşidi  bulunduğu  gibi, *  Bir  bahçeden  gizlice  meyve  koparmak  *  Okulda  veya  iş  yerinde  başkasının  kullandığı  bir  eşyayı,  aracı  gizlice  almak,  hırsızlık  olduğu  gibi,  banka,  kuyumcu,  ev  soymak,  kamu  malını  hortumlamak,  vergi  kaçırmak  gibi  eylemler  de  hırsızlıktır. Bunlardan  dolayı  bu  ayetteki  “  elleri /  güçlerin  kesilmesi  ifadesi,  en  geniş  kapsamıyla “  önce  onları  hırsızlığa  iten  açlık  ve  muhtaçlık  gibi  psikolojik  ve  maddi  eksiklikleri  ortadan  kaldırın,  malı  mülkü  kontrol  ve  güvence  altına  alın,  kapınızı  pencerenizi  açık  bırakmayın,  eğitim  ve  rehabilite  merkezleri  kurun,  ekonomik  düzen  içinde  iş  bulma  olanakları  ile  gelir  dağılımı  adaletini  sağlayın,  hırsızlık  yapanlara  karşı  hapis,  sürgün  gibi  caydırıcı  cezalar   belirleyin,  büyük  soygunlar  için  de  hukuki  boşlukları  da  yasalarla  giderin  denilmektedir.  Artık  bugünkü  modern  hukuk  sisteminde  de  zaten  bu  gibi  cezai  uygulamalarla   önlemler  alınmaya  çalışılmaktadır.  İşin  asıl  temeline  bakacak  olursak  Kur'anın  gerçek  İslam'ının  yaşanabildiği  toplumlarda  hırsızlık  zemini  de  kalmaz,  hırsızlık  da  olmaz. Allah’ın  selamı,  rahmeti  ve  Kur’anın  doğruları  sizinle  olsun !...

Yanıtla yada Konuyla ilgili Soru Sor



SEN DE SOR
SORU SOR
Son Sorular
TAKİP ET