İnsan yaşamının tarihi boyunca ve içinde yaşadığımız zaman diliminde ve toplumumuzda da Ahiret gününe inanmayan insanlar hep olmuş, inananların bir kısmı da Allah, Kâinatı, Evreni, içindeki canlı ve cansız varlıkları ve biz insanları da niçin yaratmıştır ? gibi merak edilen sorular gündeme gelebilmiştir. Eğer bir yaratıcı Allah'ın olduğuna gerçekten vicdanımızla, çevremizdeki oluşumların muazzam bir tasarım ve düzen ile mucizeliğinin farkında olarak edindiğimiz bilgilerle, Einstain'in " Allah boşuna zar atmaz " dediği gibi biz de Rabbimizin yaratmasında mutlaka Kendisine göre niçinlerinin olabileceğine inanıyorsak, Sad Sûresinin 27. ayetinde " Ve Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve aralarında olanları boşuna oluşturmadık. " Duhan Sûresinin 38. ayetinde " Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri oyun oynayanlar olarak oluşturmadık. Biz o ikisini sadece gerçek ile oluşturduk. “ Yine Müminun Sûresinin 115. ayetinde " Peki siz, Bizim sizi sadece boş yere oluşturduğumuzu ve şüphesiz sizin yalnızca Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız ? “ ifadeleriyle aslında yaratılışın gerisinde bir amacın bulunduğu, değişik ayetlerde ve değişik ifadelerle açıklanmakta, bunların düşünülmesi gerektiği anlatılmaktadır. Enbiya Sûresinin 17. ayetinde de " Eğer Biz bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu Kendi katımızdan edinirdik. " denilerek yaratılmanın gerekçeleri ancak bizim bileceğimiz ölçülerde ve kavrayabileceğimiz ifadelere yer verilerek aktarılmaktadır. Bu bağlamda da Rabbimiz Hud Sûresinin 7. ayetinde " Ve Allah hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için gökleri ve yeri altı evrede oluşturandır. " ifadeleriyle gerçek bir insan olabilmek adına bizim sınavımızdan bahsedilmekte, bir çok ayette ölümden, tekrar diriltileceğimizden ve ebedi bir hayata bu sınavların sonucunda ama iyisiyle ödüllendirilerek Cennette, ama cezalandırılarak kötüsüyle Cehennemde devam edeceğimiz bir çok örnekleme ve uyarı yollarıyla anlatılmaktadır. Rabbimizin bizi yaratmasındaki en önemli amacı ve hedefi de Kur'an ayetlerinde anlatıldığı gibi, insanın tekâmül etmiş, ünsiyet kazanmış en mükemmel yapısına erişebilmesidir.
Yüce Rabbimiz Allah, bize göre sınırsız ve çok çeşitli nimetlerle donattığı yeryüzünde, bu nimetlerden yararlansın ve belli bir süre yaşasın, Kâinattaki kurulmuş olan muazzam düzene tanık olsun, bu düzeni ve nimetleri sağlayan, Yaratan Rabbine kulluk / ibadet etsin, nimetlerin asıl sahibini tanısın diye insanoğlunu da yaratmıştır. Bunun için de diğer varlıklardan farklı olarak insana, yaşama ve yeryüzündeki verdiği nimetlerden yararlanma becerilerinden başka, en önemlisi de akıl ile düşünme, irade ile de bunlara bağlı olarak dalaleti ve hidayeti seçme özgürlüğü verilmiştir. Dünya üzerinde yaratılmış olan diğer canlı varlıklarda olmayan bu nimetten dolayı da Sad Sûresinin 27. ayetinde yukarıda belirttiğimiz ifadelerinde de gördüğümüz gibi, insanoğlu da Allah tarafından yeryüzünde başı boş bırakılmamıştır, boşuna yaratılmamıştır. Zaman zaman peygamberler gönderilmiş, kitaplar indirilmiş ve insanlar barış, huzur ve mutluluk içerisinde yaşasın diye eğitilerek doğru yol gösterilmiştir. Mülk Sûresinin 1 - 2. ayetlerinde " Hükümranlık elinde bulunan Allah, ne cömerttir ! Ve O, her şeye güç yetirendir. O, hanginizin amelce daha iyi olduğunu sınamak için ölümü ve hayatı oluşturdu. O, Aziz ve Gafur olandır. " denilerek hayatın ve ölümün asıl nedenine dikkat çekilmektedir. Elbette ki bu eğitimin, verilen sınırsız nimetlerin, dünya yaşamının sonunda, kulluk görevi denilen ibadetin bir değerlendirilmesi ve sorgulaması olacaktır. Çünkü insanoğlu nankördür, Alak Sûresinin 6 - 8. ayetlerinde " Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle tagutlaşır / azar, zalimliğin her türlüsünü yapar. " ifadeleriyle belirtildiği gibi, kendisini yeterli, güçlü gördüğü zaman her türlü kötülüğü yapar. Halbuki insanoğlunun yaşamının sonunda ölümle beraber maddi yapıdaki bedeni kabre girecektir, fakat fıtri yapısında bulunan ruhu ( canı ) ( öz benliği ) ise kıyamete kadar bilinçsiz olarak kabzedildiği yerden, Ahiret hayatı için tekrar bilinçlendirilerek, mahşer alanında toplanacak ve dünya yaşamında kendilerine verilen bütün nimetlerin nasıl kullanıldığının hesabı sorulacaktır. Bu hesap sormanın da tek bir sahibi vardır. O da her gün namazda defalarca Fatiha Sûresini okurken “ Maliki yevmiddiyn “ ( hesap gününün sahibi sensin ) diyerek tasdik ettiğimiz ve sözleştiğimiz gibi Yüce Rabbimiz Allah’tır.
Maun Sûresinin 1. ayetinde " Din gününde / Ahirette herkesin iyi veya kötü yaptığı işlerin karşılığını görmesini / Allah'ın sosyal düzeni belirleyen ilkelerini yalanlayan şu kimseyi gördün mü ? " denilerek belirtildiği gibi bazı insanlar inkâr etmekte, Ahirete inanmamakta veya inananların bir kısmı da Allah'la yaptığı sözleşmeyi unutmakta, farkında olmamaktadır. Oysa ölümle beraber fişi çekilmiş, kapatılmış bir bilgisayar disketi gibi kabzedilmiş ruhun, artık kabirde geriye dönmeyeceği de Yasin Sûresinin 31 - 32. ayetlerinde, " Kendilerinden önce nice kuşakları helâk ettiğimizi, bunların kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi ? Onların hepsi de toplanıp sadece Bizim huzurumuzda hazır bulundurulacaklardır. " Meryem Sûresinin 98. ayetinde, “ Ve Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. / değişime yıkıma uğrattık. Onlardan herhangi bir kimse hissediyor musun ? Yahut onlara ait hafif bir ses duyuyor musun ? “ yine Bakara Sûresinin 28. ayetinde, " Siz Allah'ın ilâhlığını, Rabbliğini nasıl örtersiniz ? Oysa siz ölüler idiniz de sizlere O hayat verdi. Sonra O, sizleri öldürecek, sonra canlandıracaktır. Sonra da Kendisine döndürüleceksiniz. " denilerek belirtildiği gibi, ölen eski kuşaklardan ve insanlardan geriye dönen ve kabirlerden seslenen olmadığının ifade edilmesinin yanı sıra, ölenlerin kabirlerde değil, sadece Allah'ın huzurunda kişinin ruhunun, kapatılmış olan disketinin açılarak uyandırılıp, toplanmak için tekrar canlandırılacağı anlatılmaktadır. Bu da sonuçta kıyamet koptuktan sonra mahşer günündeki dirilme ve hesap gününde Allah'ın huzurunda toplanmadır. Üstelik bir çok ayetle belirtilmesine, özellikle de Fatır Sûresinin 22. ayetinde " Sen ise kabirlerdeki kişilere işittiren biri değilsin " denilerek yapılan uyarılara rağmen, halbuki aynı zamanda başka bir boyuta geçmiş, bedenden ayrılmış ruhun Rabbimiz tarafından bilemediğimiz bir yerde kabzedilmiş olduğundan dolayı artık kabirdeki meyyitte hiç bir canlılık işlevi ve emaresi kalmamıştır. Meyyitin artık mahşer gününde Rabbimizin uyandıracağı zamana kadar kabirde hiç bir şeyi duyamayacağı ve göremeyeceğinin kesin olduğu halde, Kur'anın dışında uydurma hadis ve rivayet kitaplarının eğitiminden geçmiş olan ve bunlardan nemalanan din görevlileri, yine de sürekli ve her fırsatta kabir hayatı ve sorgulaması senaryolarını, mütedeyyin ve Kur'an cahili insanlara anlatmakta olduklarından dolayı, bugün toplumumuzda çoğunlukla öldükten sonra toprak altında kabirde de hayatın devam edeceğine, sorgulamanın da kabirle beraber münker nekir adlı meleklerle başlayacağına inanılmaktadır. Böylece sadece Allah'a ait olan yetki, uydurulmuş ve gerçekte olmayan meleklere havale edilmiştir. ( Kabirde Yaşamaya Devam Edecekmiyiz ? başlıklı makalemizde Kabir hayatı ile ilgili geniş bilgi bulabilirsiniz. )
Rabbimiz
biz insanları Ahiret hayatının başlangıcı
olan hesap gününde tartışması dahi yapılamayacak şekilde hiç şüphe yok ki sınava çekecektir. Neden
çekmesin ki ? Bütün sanatını göstererek,
tasarım ve mühendislik harikası olan
Kâinatı ve Evreni yaratmış, milyarlarca yıl
süren bir zaman diliminde ilmik ilmik
işleyerek düzeni sağlamış, Dünya üzerinde
milyonlarca yıl süren bir aşamada
sayılamayacak kadar çok çeşitli cansız
ve canlı varlıkları, bitkileri, hayvanları
yaratmış, yaşam koşulları oluşturmuş, ardından
da insanı yaratarak onu bilgilendirmiş,
akıl, irade, el ve bacak yetenekleriyle
donatarak bütün yarattıklarına göre üstünlüklü
kılmış, bütün dünya nimetlerini insanların
hizmetine, yararlanmasına ve hükmetmesine sunmuş. Rabbimiz bunlarla yetinmemiş, insanoğlunu eğitmek
için Peygamberler göndermiş ve Kitaplarla
eğitmeye, doğru yolu göstermeye çalışmış. Tabii
ki insanoğlu bazen bunların farkına varmış
veya varamamış, kabul etmiş veya etmemiş, zaman zaman bencilliği ve
hırsı ile çok daha fazla şeyler de ister
olmuş, diğer insanların haklarını gaspetmiş,
zulüm etmiştir. Elbette ki bütün
bunların bir terazisi, yanlışlıkların
cezalandırılması, karşılıklarının verilmesi olacaktır. Bu nedenlerle Rabbimizce de bir çok ayette bütün bunların farkına varılarak
da insanların kendilerine bahşedilmiş olan
nimetlerin karşılığını da insanlar
arasında iyi davranışlarda bulunup Kur'an doğrultusunda yaşanmasıyla ancak ödenebileceği uyarılarını görüyoruz.
Sorgulanma denince, sorgulamanın yegâne sahibi olan Yüce Rabbimiz Allah, Mümin Sûresinin 16 - 17. ayetlerinde " O buluşma günü, onlar meydana çıkarlar. Kendilerinden hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. - Bugün mülk kimindir ? Sadece tek ve kahredici olan Allah'ındır. Bugün her kişi kazandığının karşılığını alacaktır. Bugün haksızlık diye bir şey yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çok çabuk görendir. " ifadeleriyle belirtildiği gibi sorgulama mahşer gününde Allah'ın huzurunda yapılacaktır. Sorgulamayı önemseyen ve ciddiye alanlar için elbette ki akla, kimler sorgulanacak, nasıl sorgulanacak, neler sorgulanacak, gibi birtakım sorular gelebilir. Bütün bunların ayrıntıları da bugün, Yüce Allah’ın insanlara gönderdiği son elçisi olan Peygamberimiz ve onun aracılığı ile indirilen yüce kitabımız Kur’anda bulunmaktadır.
Hesap Gününde Kimler Sorgulanacak :
İSRA 71 : O gün Biz, bütün insanları önderleri ile birlikte çağıracağız.
ARAF 6 : Andolsun, kendilerine elçi gönderilmiş olanları da sorguya çekeceğiz, andolsun gönderilen elçileri de sorguya çekeceğiz.
İSRA 15 : Kim kılavuzlanan doğru yolu bulursa, sırf kendi iyiliği için kılavuzlanan doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Ve hiç bir yük taşıyıcı başkasının yükünü çekmez. Ve Biz bir peygamber göndermedikçe azap edici olmadık.
Ayetlere göre, hem elçi olarak gönderilen peygamberlerin, hem de kendilerine elçi gönderilmiş olanların sorgulanacağı, elçi gönderilmedikçe sorguya muhatap olunmayacağı bildirilmektedir. Bu durum hem işin ciddiyetini hem de sorgulamanın genişliğini ifade etmektedir. Peygamberleri bile kapsayacak olan bu sorgulamadan ne cemaat önderlerinin, ne üstatların, ne de kerametleri müritlerinden menkul Gavs Hazretleri, Kutbul Aktab, Üstat, Evliya, Mürşit dedikleri Tasavvuf ve Tarikat Şeyhlerinin, Tarikat kollarına girmiş ve kandırılmış müritlerin kaçması mümkün olmayacaktır. Rabbimiz tüm insanları, mümin, müşrik, dinli, dinsiz herkesi önderleriyle birlikte toplayıp sorguya çekecektir. Sorgulamanın ve tanıklığın temel muhataplarından biri de ayetlerde görüldüğü gibi peygamberlerdir. Peygamberlere halkın kendilerini nasıl karşıladığı sorulacağı gibi, halka da peygamberlere nasıl davrandıkları sorulacaktır.
KASAS 65 : O gün Allah onlara seslenir de “ Gönderilen elçilere ne cevap verdiniz “ der.
MAİDE 109 : Allah elçileri toplayacağı gün şöyle diyecek : “ Size verilen cevap nedir ? “ Onlar “ Bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz ki Sen gaybı / görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin “ dediler.
Bu sorgulamanın tanıklık sırası Peygamberimize geldiğinde ise maalesef Peygamberimizin Furkan Sûresinin 30. ayetinde " Benim toplumum şüphesiz bu Kur'anı mahcur eyledi. / Terkedilmiş bir şey haline getirdi. " diye cevap vereceği, şikâyetçi olacağı belirtilmektedir. Çünkü gerçekten de Müslümanım diyen insanların büyük çoğunluğu Kur'anı yanlış bir yönlendirme sonucu sadece Arapça okuyup hatim ettiğini ve görevini yaptığını düşünmekte, bundan dolayı da Kur'anı anlamak için kendi dilinden mealini okumadığından, Kur'anın içerisindeki öğütlerden, Allah'ın yönelttiği mesajlardan her hangi bir bilgisi bulunmamaktadır. Dinini mezarlıkların ve ölülerin kitabı yaptığı Kur'andan değil, kulaktan dolma bilgilerle birilerinin eksik veya yanlış anlatmış olduklarına bağlı olarak, taklidi bir iman ile yaşamaktadır.
Hesap Günü Sorgulama Nasıl Yapılacak :
Bilindiği gibi sorgulama ya öğrenmek ve anlamak, ya da ikrar ettirmek ve ortaya çıkarmak için yapılır. Rabbimizin yapacağı sorgulamanın öğrenmek ve anlamak maksadıyla olmayacağı açıktır. Çünkü her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmekte olan ve hiç bir şeyin Kendisinden gizli kalamayacağı Rabbimizin, öğrenme amaçlı soru sormasına gerek yoktur. Allah'ın kullarını sorgulaması, onların durumlarını öğrenmek için değil, adil olarak durumlarını değerlendirmek, ortaya koymak, hem dünyadaki, hem de Ahiretteki amellerini şahitlendirmek içindir. Ahiret sorgulamasında Allah'ın kuru kuruya bir iddiası olmaz. Allah'ın huzurunda yapılan duruşmada gizli ve yalancı tanık, düzmece ve sahte belge de olmaz. Herşey sağlam kanıtlarıyla ortada olur. Allah, hiç kimseyi Cehenneme gidecek diye yaratmaz, kader olarak da Cehennemi çizmez. Hayatın başlangıcından itibaren insan için kader çizimi yoktur. Herkes kendi iradesi ile yaptığı seçim, attığı adım, çizdiği yol ve ameli ile karşılık bulur. Cehennemin kapısını ise zulüm, küfür ve şirk açar. Bunlardan uzak duranların ameli de Allah'ın rahmeti ile Cennetin kapısını açar.
Zaten sorgulama sırasında işlenen suçlar yüzlerden okunacak ve bizzat insanın organları tarafından ortaya dökülecek, bir bilgisayar tabletinde olduğu gibi canlı olarak kendisine gösterilecektir. Rabbimizin sorgulamasının ikrar ettirmeye, ortaya çıkarmaya yönelik olduğu buradan da anlaşılmaktadır. Bu sorgulama rivayet kitaplarında anlatıldığı gibi kabirlerde dinin nedir ? peygamberin kimdir ? neden yaptın ? niçin yaptın ? gibi sorularla değil, bizzat mahşer alanındaki hesap gününde kınama, azarlama ve mahşer halkına ifşayı da kapsayan bir hesap sorma niteliğindedir. Kur'anda Kabir Hayatı, Kabir Sorgulaması, Kabir Azabı diye kavramlar yoktur. Sorgulamanın ve hesap gününün sahibi sadece ve sadece Yüce Rabbimiz Allah'tır. Aksine inanmak ise Allah'ın bu konudaki pek çok ayetini inkâr etmektir ve küfürdür. Yukarıdaki ayetlerde kendilerine elçi gönderilenlerle elçinin bir arada zikredilmesi, toplumdaki önderler ile bunlara uyanlar arasındaki bağlılığın da karşılıklı sorumluluk gerektirdiğini, sorgulama kapsamında olduğunu göstermektedir. Toplumlar ve o toplumların bireyleri, tabi oldukları kişi veya Tarikat, Cemaat, veya gruplar ile aralarındaki karşılıklı ilişki sebebiyle birbirinden sorumlu tutulacaklardır. Ne var ki, sorgulananların dünyada iken kendi aralarında kurmuş oldukları tüm bağlar ve yakınlıklar sorgulama esnasında ortadan kalkacaktır.
MÜMİNUN 101 : Artık Sur’a üflendiği zaman, işte o gün aralarında soy sop ilişkisi yoktur, kimse kimseden bir şey isteyemez de.
RAHMAN 39 : Artık işte o gün, ins ve cinn / bildik bilmedik, gelmiş gelecek hiç kimse bir başkasının günahından sorumlu tutulmaz.
ARAF 7 : Ve andolsun onlara bir bilgi ile anlatacağız. Çünkü Biz uzakta olanlar değildik.
Bu ayetlerle hesap gününde “ Onlara bir bilgi ile anlatacağız “ ifadesiyle sorguda önceden kayıt edilmiş olanlarla bütün yaşananların gösterileceği belirtilmektedir. Hesaplaşma gününde hiç kimse yaptıklarının ve yapması gerektiği halde yapmadıklarının unutulacağını zannetmemelidir. Çünkü Rabbimiz ayette, “ Biz uzakta olanlar değildik “ yani sizinle beraber olarak sizi sürekli gözlüyorduk ve kayıt altına alıyorduk demektedir.
KAMER 52 – 53 : Ve onların işledikleri her şey yazıtlarda kayıt altındadır. Küçüğün büyüğün hepsi satır satır yazılmıştır.
KEHF 49 : Ve kitap / amel defteri konulmuştur. Suçluların ondan korktuğunu göreceksin. Ve “ Eyvah bize ! bu nasıl kitapmış ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış “ derler. Ve onlar yaptıklarını hazır bulurlar. Ve senin Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez.
CASİYE 28 – 29 : Ve her önderli toplumu diz çökmüş görürsün. Her önderli toplum kendi kitabına çağrılır. “ Bugün yapmış olduğunuz amellerin karşılığı size verilecektir. İşte bu yüzünüze karşı hakkı konuşan kitabınızdır. Şüphesiz Biz sizin yaptıklarınızı yazdırıyorduk.”
İSRA 13 – 14 : Ve her insanın kendi yaptıklarının karşılıklarını, ayrılmayacak şekilde boynuna doladık. Ve Biz kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı onun için çıkarırız. “ Oku kendi kitabını ! Bugün kendi zatın, kendine karşı hesap sorucu olarak sana o yeter ! “
Ayetlerde konu edilen kitap, insanın tüm amellerinin kaydedildiği kitaptır. Tıpkı bir uçağın kara kutusu, bir bilgisayarın ana belleği gibi, insanın içinde bir yerinde, südurunda dürülü kapalı durumdadır. / Beyine yerleştirilmiş biyolojik mikro cip bellek hücreleridir. Ahirette ise bu kitap açılacak, ekrana taşınacak ve kişiye “ oku kendi kitabını ! Bugün kendi zatın, kendine karşı hesap sorucu olarak sana o yeter “ denilecektir. Bir tablet ekranında gösterilir gibi bütün yaptıkları veya yapması gerektiği halde yapmadıkları bir bir kendisine bizzat gösterilecektir. Böylece kişi yargılama için kendisinden başka kimseye ihtiyaç olmayan bir mahkemede, hem sanık, hem tanık, hem savcı, hem de yargıç olacak ve kendi kendisini yargılayacaktır. ( Amel Defterinin Kayıtları başlıklı yazımızda daha geniş bilgi bulabilirsiniz.)
FUSSİLET 20 : Sonunda oraya geldiklerinde, onların işitme, görme duyuları ve derileri yaptıkları şeyler ile ilgili kendi aleyhlerinde şahitlik ederler.
YASİN 65 : Bugün Biz onların ağızlarına mühür vururuz. Bize elleri konuşur, ayakları da kazandıkları şeylere şahitlik eder.
NEBE 38 – 40 : Ruh ve melekler / indirilmiş ayetler ve vahiy, tanık olarak saf saf dizildikleri gün, Rahman’ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. Ve o izin verilen doğruyu söyler.
Meleklerin saf saf dizilmesi ( Doğa enerji güçlerinin işlevini yerine getirmesi ) Rabbimizin insanları sınaması, artık bir şeyleri öğretmek için değil, dünya ve ahirete tanık oluşturmak içindir. Kimse hakkındaki karara itiraz edemesin. Tıpkı okullardaki öğretmenlerin öğrencilerini sınava alması amacının öğrencilerden bir şeyler öğrenmek olmayıp, sınava giren öğrencilerin durumunun belirlenmesi, şahitlendirilmesi olduğu gibi. Bu hesap sorgulamasında bu nedenle insanlar için kendi nefsi, eli kolu ayağı, gözü, derisi, yakınları, toplumu, elçiler ve vahiyler tanıklık edecektir.
Hesap Günü Nelerden Sorgulama Yapılacak :
Hesap günü nelerin sorgulanacağının rehberi, Yüce kitabımız Kur'andır. İçerisinde sonradan sure başlarına eklenen besmeleleri saymazsak, çelik bir binanın sağlamlaşmasını sağlayan demir bağlantıları gibi 6234 ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerle insanlara hayatı boyunca neleri yapmaları, neleri de yapmamaları gerektiği bütün ayrıntıları ile apaçık gösterilmiştir. Aslında bütün insanlar doğrudan doğruya kendilerine bu dünya yaşamında öğüt olsun diye indirilmiş olan Kur'andan sorgulanacaklardır. Sorgulama esnasında hazır bulunacak olan Peygamberimizin, eğer yukarıda Furkan Sûresinin 30. ayetinde belirtildiği gibi şikâyetçi olduklarının arasında isek işimiz kolay olmayacaktır.
ZUHRUF 19 : Onlar Rahman'ın kullarının ta kendisi olan melekleri de dişi saydılar. Onlar, onların oluşturuluşuna tanık mı oldular ? Onların tanıklıkları yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.
ENAM 22 : Ve o gün hepsini toplayacağız. Sonra Biz ortak koşan kimselere : “ Hani nerede o gerçeğe aykırı olarak inandığınız ortaklarınız ? “ diyeceğiz.
NAHL 56 : Ve ortak koşanlar, kendilerine rızk olarak verdiğimiz şeylerden, bilmedikleri şeylere pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun ki siz uydura geldiğiniz bu şeylerden / yalanlarınızdan kesinlikle sorgulanacaksınız.
NAHL 93 : Ve şüphesiz ki siz, bütün yaptıklarınızdan sorgulanacaksınız. / Sorumlu tutulacaksınız.
ANKEBUT 12 – 13 : Ve kâfirler müminlere ; “ Bizim yolumuza uyun, kesinlikle sizin günahlarınızı biz yüklenelim dediler. “ Oysa onların günahlarından ne olursa olsun hiçbir şeyi onlar taşıyıcı değillerdir. Onlar kesinlikle yalancıdırlar. Onlar elbette kendi yüklerini ve kendi yükleriyle birlikte nice yükleri de taşıyacaktır. Ve uydurup durdukları şeylerden kesinlikle sorgulanacaklardır.
ENAM 60 : Ve O sizi geceleyin vefat ettiren ; Geçmişte yaptıklarınızı, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı bir bir hatırlattıran, gündüzün elde ettiğiniz şeyleri bilen, sonra adı konmuş süre sonunun gerçekleşmesi için sizi kaldırandır. Sonra dönüşünüz yalnız O’nadır. Sonra O yaptıklarınızı size haber verecektir.
ENFAL 27 – 28 : Ey iman etmiş kimseler ! Allah’a ve elçiye ihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de ihanet etmeyin. Şüphesiz mallarınız ve evlatlarınızın, kesinlikle imtihan aracı, sizi dinden çıkaracak birer varlık olduğunu ve kesinlikle de Allah katında çok büyük ecir olduğunu bilin.
TEKASÜR 8 : Sonra o gün siz nimetten kesinlikle sorgulanacaksınız.
Dünya malı ve çocuklar, genellikle kişiyi yanlış yollara sevk eder. Kazanma ve koruma hırsıyla insanlar birçok yanlışa yönelebilirler. Yapmaları gerekeni yapmaz, veya yapmamaları gerekeni de yapabilirler. Bütün bunların sorgulamalarda ele alınacağı ayetlerde belirtilmektedir.
BAKARA 284 : Siz içinizdekileri açığa vursanız da gizli tutsanız da Allah onunla sizi hesaba çeker.
Sonuç olarak insanoğlu, bu dünyadaki yaşamı sona erdiğinde, hesap gününün yegâne sahibi ( Maliki Yevmiddiyn ) olan Yüce Allah tarafından Mahşer alanında sorgulanacaktır. Allah'tan başka hiç kimsenin, meleklerin dahi sorgulama yetkisi yoktur. Bu nedenle kabirde sorgulanma, kabir hayatı diye bir şey de yoktur. Bunlar hadis ve rivayetlerle ortaya atılan uydurma varsayımlardır, zanlardır. Hesap gününde elbette ki insanoğlu önce akıl nimetini kullanıp kullanmadığından olmak üzere kendisine verilen bütün nimetlerden, bu nimetleri nasıl kullandığından, bu nimetlerin karşılığını Allah yolunda olarak ödeyip ödemediğinden, nankörlük edip etmediğinden, insanların şımarıp azdığı şeylerinden ve tutkularından, evlerinden, Salat etmenin gerektirdiği paylaşma, yardımlaşma, dayanışma, dine arka çıkma ve destekleşme çabaları içerisinde olup olmadığından, yanlış melek kavramlarıyla Peygamber de dahil, Evliya, İmam, Seyit, Şeyh gibi insanları veya herhangi bir putu, aracı edip Allah'a ortak koşup koşmadığından, emanetlerine sahip çıkıp çıkmadığından, sözlerinin arkasında durup durmadığından, yalancılıkla insanları kandırıp kandırmadığından, kullara haksızlık edip etmediğinden, kendilerini doğru yola kılavuzlamak ve öğüt olması için indirilen Elçiye / Kur’ana uyup uymadığından, onu terk edip etmediğinden, dolayısıyla hayatlarının her anından Zuhruf Sûresinin 44. ayetinde " Ve şüphesiz sana vahyedilen / Kur’an, senin için de, toplumun için de gerçekten bir öğüttür / zikirdir. Siz ondan sorgulanacaksınız. " diye yapılan uyarıdan dolayı bir kez daha hatırlatalım Kur'andan sorgulanacaktır. Bundan dolayı insanoğlu, önünde zamanı varken hayatını ona göre düzenlemeli, bu güne kadar yaptığı hataları süzgeçten geçirmeli, yanlışlarından tevbe edip Allah'a sığınmalı, hiç değilse fırsat buldukça yarım saatini Kur'an mealini veya Tebyinini anlayarak okumaya ayırmalı, Kur’an ayetlerinin gerçek anlamını ve öğüdünü bilmeli, bu bilinçle Kur’anı kendisine rehber edinmelidir. Hesap gününde, insan için sadece kendisinin bu dünyadaki olumlu çabalarının karşılığının olacağı bilincinde yaşamalıdır. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi ve hesap gününde kurtaracak olan Kur'anın doğruları sizinle olsun !...
ALLAH DOĞRUSUNU EN İYİ BİLENDİR ! RAHMETİ VE KUR'AN BİZE YETER !...
Temel Kaynak : HAKKI YILMAZ ( Tebyin ül Kur’an )
PDF GÖRÜNTÜLE PDF İNDİR