Konu Detay

HESAP GÜNÜ VE SORGULAMA

 23.03.2017
 2486

İnsan  yaşamının  tarihi  boyunca  ve  içinde  yaşadığımız  zaman  diliminde  ve  toplumumuzda  da  Ahiret  gününe  inanmayan  insanlar  hep  olmuş,  inananların  bir  kısmı  da  Allah,  Kâinatı,  Evreni,  içindeki  canlı  ve  cansız  varlıkları  ve  biz  insanları  da  niçin  yaratmıştır ?  gibi  merak  edilen  sorular  gündeme  gelebilmiştir. Eğer  bir  yaratıcı  Allah'ın  olduğuna  gerçekten  vicdanımızla,  çevremizdeki  oluşumların  muazzam  bir  tasarım  ve  düzen  ile  mucizeliğinin  farkında  olarak  edindiğimiz  bilgilerle,  Einstain'in  "  Allah  boşuna  zar  atmaz "  dediği  gibi  biz  de  Rabbimizin  yaratmasında  mutlaka  Kendisine  göre  niçinlerinin  olabileceğine  inanıyorsak,  Sad  Sûresinin  27. ayetinde  "  Ve  Biz  gökyüzünü,  yeryüzünü  ve  aralarında  olanları  boşuna  oluşturmadık. "  Duhan  Sûresinin  38. ayetinde  "  Biz  gökleri,  yeryüzünü  ve  ikisi  arasındakileri  oyun  oynayanlar  olarak  oluşturmadık.  Biz  o  ikisini  sadece  gerçek  ile  oluşturduk. “  Yine  Müminun  Sûresinin  115. ayetinde  "  Peki  siz,  Bizim  sizi  sadece  boş  yere  oluşturduğumuzu  ve  şüphesiz  sizin  yalnızca  Bize  döndürülmeyeceğinizi  mi  sandınız ? “ ifadeleriyle  aslında  yaratılışın  gerisinde  bir  amacın  bulunduğu,  değişik  ayetlerde  ve  değişik  ifadelerle  açıklanmakta,  bunların  düşünülmesi  gerektiği  anlatılmaktadır.  Enbiya  Sûresinin  17. ayetinde  de  "  Eğer  Biz  bir  eğlence  edinmek  isteseydik,  elbette  onu  Kendi  katımızdan  edinirdik. "  denilerek  yaratılmanın  gerekçeleri  ancak  bizim  bileceğimiz  ölçülerde  ve  kavrayabileceğimiz  ifadelere  yer  verilerek  aktarılmaktadır. Bu  bağlamda  da  Rabbimiz  Hud  Sûresinin  7. ayetinde  "  Ve  Allah  hanginizin  daha  güzel  amel  işleyeceğini  imtihan  etmek  için  gökleri  ve  yeri  altı  evrede  oluşturandır. "  ifadeleriyle  gerçek  bir  insan  olabilmek  adına  bizim  sınavımızdan  bahsedilmekte,  bir  çok  ayette  ölümden,  tekrar  diriltileceğimizden  ve  ebedi  bir  hayata  bu  sınavların  sonucunda  ama  iyisiyle  ödüllendirilerek  Cennette,  ama  cezalandırılarak  kötüsüyle  Cehennemde  devam  edeceğimiz  bir  çok  örnekleme  ve  uyarı  yollarıyla  anlatılmaktadır. Rabbimizin  bizi  yaratmasındaki  en  önemli  amacı  ve  hedefi  de  Kur'an  ayetlerinde  anlatıldığı  gibi,  insanın  tekâmül  etmiş,  ünsiyet  kazanmış  en  mükemmel  yapısına  erişebilmesidir.

Yüce  Rabbimiz  Allah,  bize  göre  sınırsız  ve  çok  çeşitli  nimetlerle  donattığı  yeryüzünde,  bu  nimetlerden  yararlansın  ve  belli  bir  süre  yaşasın,  Kâinattaki  kurulmuş  olan  muazzam  düzene  tanık  olsun,  bu  düzeni  ve  nimetleri  sağlayan,  Yaratan  Rabbine  kulluk / ibadet etsin,  nimetlerin  asıl  sahibini  tanısın  diye  insanoğlunu  da  yaratmıştır.  Bunun  için  de  diğer  varlıklardan  farklı  olarak  insana,  yaşama  ve  yeryüzündeki  verdiği  nimetlerden  yararlanma  becerilerinden  başka,  en  önemlisi  de  akıl  ile  düşünme,  irade  ile  de  bunlara  bağlı  olarak  dalaleti  ve  hidayeti  seçme  özgürlüğü  verilmiştir. Dünya  üzerinde  yaratılmış  olan  diğer  canlı  varlıklarda  olmayan  bu  nimetten  dolayı  da  Sad  Sûresinin  27. ayetinde  yukarıda  belirttiğimiz  ifadelerinde  de  gördüğümüz  gibi,  insanoğlu  da   Allah  tarafından  yeryüzünde  başı  boş  bırakılmamıştır,  boşuna  yaratılmamıştır.  Zaman  zaman  peygamberler  gönderilmiş,  kitaplar  indirilmiş  ve  insanlar  barış,  huzur  ve  mutluluk  içerisinde  yaşasın  diye  eğitilerek  doğru  yol  gösterilmiştir.  Mülk  Sûresinin  1 - 2. ayetlerinde  "  Hükümranlık  elinde  bulunan  Allah,  ne  cömerttir !  Ve  O,  her  şeye  güç  yetirendir.  O,  hanginizin  amelce  daha  iyi  olduğunu  sınamak  için  ölümü  ve  hayatı  oluşturdu. O,  Aziz  ve  Gafur  olandır. "  denilerek  hayatın  ve  ölümün  asıl  nedenine  dikkat  çekilmektedir. Elbette  ki  bu  eğitimin,  verilen  sınırsız  nimetlerin,  dünya  yaşamının  sonunda,  kulluk  görevi  denilen   ibadetin  bir  değerlendirilmesi  ve  sorgulaması  olacaktır.  Çünkü  insanoğlu  nankördür,  Alak  Sûresinin  6 - 8. ayetlerinde "  Dönüş  Rabbine  olmasına  rağmen  insan,  kendisini  yeterli  gördüğünde,  kesinlikle  tagutlaşır / azar,  zalimliğin  her  türlüsünü  yapar. "  ifadeleriyle  belirtildiği  gibi,  kendisini  yeterli,  güçlü  gördüğü  zaman  her  türlü  kötülüğü  yapar.  Halbuki  insanoğlunun  yaşamının  sonunda  ölümle  beraber  maddi  yapıdaki  bedeni  kabre  girecektir,  fakat  fıtri  yapısında  bulunan  ruhu ( canı ) ( öz  benliği )  ise  kıyamete  kadar  bilinçsiz  olarak  kabzedildiği  yerden,  Ahiret  hayatı  için  tekrar  bilinçlendirilerek,  mahşer  alanında  toplanacak  ve  dünya  yaşamında  kendilerine  verilen  bütün  nimetlerin  nasıl  kullanıldığının  hesabı  sorulacaktır. Bu  hesap  sormanın  da  tek  bir  sahibi  vardır. O  da  her  gün  namazda  defalarca  Fatiha  Sûresini  okurken  “ Maliki  yevmiddiyn  “ ( hesap  gününün  sahibi  sensin ) diyerek  tasdik  ettiğimiz  ve  sözleştiğimiz  gibi  Yüce  Rabbimiz  Allah’tır. 

Maun  Sûresinin  1. ayetinde  "  Din  gününde / Ahirette  herkesin  iyi  veya  kötü  yaptığı  işlerin  karşılığını  görmesini  / Allah'ın  sosyal  düzeni  belirleyen  ilkelerini  yalanlayan  şu  kimseyi  gördün  mü ? "  denilerek  belirtildiği  gibi  bazı  insanlar  inkâr  etmekte,  Ahirete  inanmamakta  veya  inananların  bir  kısmı  da  Allah'la  yaptığı  sözleşmeyi  unutmakta,  farkında  olmamaktadır.  Oysa  ölümle  beraber  fişi  çekilmiş,  kapatılmış  bir  bilgisayar  disketi  gibi  kabzedilmiş  ruhun,  artık  kabirde  geriye  dönmeyeceği  de  Yasin  Sûresinin  31 - 32. ayetlerinde, "  Kendilerinden  önce  nice  kuşakları  helâk  ettiğimizi,  bunların  kendilerine  dönmeyeceklerini  görmediler  mi ?  Onların  hepsi  de  toplanıp  sadece  Bizim  huzurumuzda  hazır  bulundurulacaklardır. "  Meryem  Sûresinin  98.  ayetinde, “  Ve  Biz  onlardan  önce  nice  nesilleri  helâk  ettik. / değişime  yıkıma  uğrattık.  Onlardan  herhangi  bir  kimse  hissediyor  musun ?  Yahut  onlara  ait  hafif  bir  ses  duyuyor  musun ? “  yine  Bakara  Sûresinin  28. ayetinde,  "  Siz  Allah'ın  ilâhlığını,  Rabbliğini  nasıl  örtersiniz ?  Oysa  siz  ölüler  idiniz  de  sizlere  O  hayat  verdi.  Sonra  O,  sizleri  öldürecek,  sonra  canlandıracaktır.  Sonra  da  Kendisine  döndürüleceksiniz. "  denilerek  belirtildiği  gibi,  ölen  eski  kuşaklardan  ve  insanlardan  geriye  dönen  ve  kabirlerden  seslenen  olmadığının  ifade  edilmesinin  yanı  sıra,  ölenlerin  kabirlerde  değil,  sadece  Allah'ın  huzurunda  kişinin  ruhunun,  kapatılmış  olan  disketinin  açılarak  uyandırılıp,  toplanmak  için  tekrar  canlandırılacağı  anlatılmaktadır.  Bu  da  sonuçta  kıyamet  koptuktan  sonra  mahşer  günündeki  dirilme  ve  hesap  gününde  Allah'ın  huzurunda  toplanmadır. Üstelik  bir  çok  ayetle  belirtilmesine,  özellikle  de  Fatır  Sûresinin  22. ayetinde  "  Sen  ise  kabirlerdeki  kişilere  işittiren  biri  değilsin "  denilerek  yapılan  uyarılara  rağmen,  halbuki  aynı  zamanda  başka  bir  boyuta  geçmiş,  bedenden  ayrılmış  ruhun  Rabbimiz  tarafından  bilemediğimiz  bir  yerde  kabzedilmiş  olduğundan  dolayı  artık  kabirdeki  meyyitte  hiç  bir  canlılık  işlevi  ve  emaresi  kalmamıştır.  Meyyitin  artık  mahşer  gününde  Rabbimizin  uyandıracağı  zamana  kadar  kabirde  hiç  bir  şeyi  duyamayacağı  ve  göremeyeceğinin  kesin  olduğu  halde,  Kur'anın  dışında  uydurma  hadis  ve  rivayet  kitaplarının  eğitiminden  geçmiş  olan  ve  bunlardan  nemalanan  din  görevlileri,  yine  de  sürekli  ve  her  fırsatta   kabir  hayatı  ve  sorgulaması  senaryolarını,  mütedeyyin  ve  Kur'an  cahili  insanlara  anlatmakta  olduklarından  dolayı,  bugün  toplumumuzda  çoğunlukla  öldükten  sonra  toprak  altında  kabirde  de  hayatın  devam  edeceğine,  sorgulamanın  da  kabirle  beraber  münker  nekir  adlı  meleklerle  başlayacağına  inanılmaktadır.  Böylece  sadece  Allah'a  ait  olan  yetki,  uydurulmuş  ve  gerçekte  olmayan  meleklere  havale  edilmiştir. ( Kabirde  Yaşamaya  Devam  Edecekmiyiz ?  başlıklı  makalemizde  Kabir  hayatı  ile  ilgili  geniş  bilgi  bulabilirsiniz. )

Rabbimiz  biz  insanları  Ahiret  hayatının  başlangıcı  olan  hesap  gününde  tartışması  dahi  yapılamayacak  şekilde  hiç  şüphe  yok  ki  sınava  çekecektir. Neden  çekmesin  ki ?  Bütün  sanatını  göstererek,  tasarım  ve  mühendislik  harikası  olan  Kâinatı  ve  Evreni  yaratmış,  milyarlarca  yıl  süren  bir  zaman  diliminde  ilmik  ilmik  işleyerek  düzeni  sağlamış,  Dünya  üzerinde  milyonlarca  yıl  süren  bir  aşamada  sayılamayacak  kadar  çok  çeşitli  cansız  ve  canlı  varlıkları,  bitkileri,  hayvanları  yaratmış,  yaşam  koşulları  oluşturmuş,  ardından  da  insanı  yaratarak  onu  bilgilendirmiş,  akıl,  irade,  el  ve  bacak  yetenekleriyle  donatarak  bütün  yarattıklarına  göre  üstünlüklü  kılmış,  bütün  dünya  nimetlerini  insanların  hizmetine,  yararlanmasına  ve  hükmetmesine  sunmuş. Rabbimiz  bunlarla  yetinmemiş,   insanoğlunu  eğitmek  için  Peygamberler  göndermiş  ve  Kitaplarla  eğitmeye,  doğru  yolu  göstermeye  çalışmış. Tabii  ki  insanoğlu  bazen  bunların  farkına  varmış  veya  varamamış,  kabul  etmiş  veya  etmemiş,  zaman  zaman  bencilliği  ve  hırsı  ile  çok  daha  fazla  şeyler  de  ister  olmuş,  diğer  insanların  haklarını  gaspetmiş,  zulüm  etmiştir.  Elbette  ki  bütün  bunların  bir  terazisi,  yanlışlıkların  cezalandırılması,  karşılıklarının  verilmesi  olacaktır. Bu  nedenlerle  Rabbimizce  de  bir  çok  ayette  bütün  bunların  farkına  varılarak  da  insanların  kendilerine  bahşedilmiş  olan  nimetlerin  karşılığını  da  insanlar  arasında  iyi  davranışlarda  bulunup  Kur'an  doğrultusunda  yaşanmasıyla  ancak  ödenebileceği  uyarılarını  görüyoruz.

Sorgulanma  denince,  sorgulamanın  yegâne  sahibi  olan  Yüce  Rabbimiz  Allah,  Mümin  Sûresinin  16 - 17. ayetlerinde  "  O  buluşma  günü,  onlar  meydana  çıkarlar.  Kendilerinden  hiçbir  şey  Allah'a  karşı  gizli  kalmaz. -  Bugün  mülk  kimindir ?  Sadece  tek  ve  kahredici  olan  Allah'ındır.  Bugün  her  kişi  kazandığının  karşılığını  alacaktır. Bugün  haksızlık  diye  bir  şey  yoktur.  Şüphesiz  Allah  hesabı  çok  çabuk  görendir. "  ifadeleriyle  belirtildiği  gibi  sorgulama  mahşer  gününde  Allah'ın  huzurunda  yapılacaktır.  Sorgulamayı  önemseyen  ve  ciddiye  alanlar  için  elbette  ki  akla,  kimler  sorgulanacak,  nasıl  sorgulanacak,  neler  sorgulanacak,  gibi  birtakım  sorular  gelebilir. Bütün  bunların  ayrıntıları  da  bugün, Yüce  Allah’ın  insanlara  gönderdiği  son  elçisi  olan  Peygamberimiz  ve  onun  aracılığı  ile  indirilen  yüce  kitabımız  Kur’anda  bulunmaktadır.

Hesap  Gününde  Kimler  Sorgulanacak :

İSRA  71  :  O  gün  Biz,  bütün  insanları  önderleri  ile  birlikte  çağıracağız.

ARAF  6  :  Andolsun,  kendilerine  elçi  gönderilmiş  olanları  da  sorguya  çekeceğiz,  andolsun  gönderilen  elçileri  de  sorguya  çekeceğiz.

İSRA  15  :  Kim  kılavuzlanan  doğru  yolu  bulursa,  sırf  kendi  iyiliği  için  kılavuzlanan  doğru  yolu  bulmuştur.  Kim  de  saparsa,  ancak  kendi  aleyhine  sapmış  olur. Ve  hiç  bir  yük  taşıyıcı  başkasının  yükünü  çekmez. Ve  Biz  bir  peygamber  göndermedikçe  azap  edici  olmadık.

Ayetlere  göre,  hem  elçi  olarak  gönderilen  peygamberlerin,  hem  de  kendilerine  elçi  gönderilmiş  olanların  sorgulanacağı,  elçi  gönderilmedikçe  sorguya  muhatap  olunmayacağı  bildirilmektedir. Bu  durum  hem  işin  ciddiyetini  hem  de  sorgulamanın  genişliğini  ifade  etmektedir. Peygamberleri  bile  kapsayacak  olan  bu  sorgulamadan  ne  cemaat  önderlerinin,  ne  üstatların,  ne  de  kerametleri  müritlerinden  menkul   Gavs  Hazretleri,  Kutbul  Aktab,  Üstat,  Evliya,  Mürşit  dedikleri  Tasavvuf  ve  Tarikat  Şeyhlerinin,  Tarikat  kollarına  girmiş  ve  kandırılmış  müritlerin  kaçması  mümkün  olmayacaktır. Rabbimiz  tüm  insanları,  mümin,  müşrik,  dinli,  dinsiz  herkesi  önderleriyle  birlikte  toplayıp  sorguya  çekecektir. Sorgulamanın  ve  tanıklığın  temel  muhataplarından  biri  de  ayetlerde  görüldüğü  gibi  peygamberlerdir. Peygamberlere  halkın  kendilerini  nasıl  karşıladığı  sorulacağı  gibi,  halka  da  peygamberlere  nasıl  davrandıkları  sorulacaktır.

KASAS  65  :  O  gün  Allah  onlara  seslenir  de “ Gönderilen  elçilere  ne  cevap  verdiniz  “ der.

MAİDE  109  :  Allah  elçileri  toplayacağı  gün  şöyle  diyecek : “ Size  verilen  cevap  nedir ? “  Onlar  “ Bizim  hiçbir  bilgimiz  yoktur. Şüphesiz  ki  Sen  gaybı  /  görülmeyeni,  duyulmayanı,  sezilmeyeni,  geçmişi,  geleceği  en  iyi  bilenin  ta  kendisisin “  dediler.

Bu  sorgulamanın  tanıklık  sırası  Peygamberimize  geldiğinde  ise  maalesef  Peygamberimizin  Furkan  Sûresinin  30.  ayetinde " Benim  toplumum  şüphesiz  bu  Kur'anı  mahcur  eyledi. /  Terkedilmiş  bir  şey  haline  getirdi. "  diye  cevap  vereceği,  şikâyetçi  olacağı  belirtilmektedir. Çünkü  gerçekten  de  Müslümanım  diyen  insanların  büyük  çoğunluğu  Kur'anı  yanlış  bir  yönlendirme  sonucu  sadece  Arapça  okuyup  hatim  ettiğini  ve  görevini  yaptığını  düşünmekte,  bundan  dolayı  da  Kur'anı  anlamak  için  kendi  dilinden  mealini  okumadığından,  Kur'anın  içerisindeki  öğütlerden,  Allah'ın  yönelttiği  mesajlardan  her  hangi  bir  bilgisi  bulunmamaktadır.  Dinini  mezarlıkların   ve  ölülerin  kitabı  yaptığı  Kur'andan  değil,  kulaktan  dolma  bilgilerle  birilerinin  eksik  veya  yanlış  anlatmış  olduklarına  bağlı  olarak,  taklidi  bir  iman  ile  yaşamaktadır.

Hesap  Günü  Sorgulama  Nasıl  Yapılacak :

Bilindiği  gibi  sorgulama  ya  öğrenmek  ve  anlamak,  ya  da  ikrar  ettirmek  ve  ortaya  çıkarmak  için  yapılır. Rabbimizin  yapacağı  sorgulamanın  öğrenmek  ve  anlamak  maksadıyla  olmayacağı  açıktır. Çünkü  her  şeyi  en  ince  ayrıntısına  kadar  bilmekte  olan  ve  hiç  bir  şeyin  Kendisinden  gizli  kalamayacağı  Rabbimizin,  öğrenme  amaçlı  soru  sormasına  gerek  yoktur.  Allah'ın  kullarını  sorgulaması,  onların  durumlarını  öğrenmek  için  değil,  adil  olarak  durumlarını  değerlendirmek,  ortaya  koymak,  hem  dünyadaki,  hem  de  Ahiretteki  amellerini  şahitlendirmek  içindir. Ahiret  sorgulamasında  Allah'ın  kuru  kuruya  bir  iddiası  olmaz.  Allah'ın  huzurunda  yapılan  duruşmada  gizli  ve  yalancı  tanık,  düzmece  ve  sahte  belge  de  olmaz.  Herşey  sağlam  kanıtlarıyla  ortada  olur.  Allah,  hiç  kimseyi  Cehenneme  gidecek  diye  yaratmaz,  kader  olarak  da  Cehennemi  çizmez. Hayatın  başlangıcından  itibaren  insan  için  kader  çizimi  yoktur.  Herkes  kendi  iradesi  ile  yaptığı  seçim,  attığı  adım,  çizdiği  yol  ve  ameli  ile  karşılık  bulur.  Cehennemin  kapısını  ise  zulüm,  küfür  ve  şirk  açar.  Bunlardan  uzak  duranların  ameli  de  Allah'ın  rahmeti   ile  Cennetin  kapısını  açar.

Zaten  sorgulama  sırasında  işlenen  suçlar  yüzlerden  okunacak  ve  bizzat  insanın  organları  tarafından  ortaya  dökülecek,  bir  bilgisayar  tabletinde  olduğu  gibi  canlı  olarak  kendisine  gösterilecektir. Rabbimizin  sorgulamasının  ikrar  ettirmeye,  ortaya  çıkarmaya  yönelik  olduğu  buradan  da  anlaşılmaktadır. Bu  sorgulama rivayet  kitaplarında  anlatıldığı  gibi  kabirlerde  dinin  nedir ?  peygamberin  kimdir ? neden  yaptın ?  niçin  yaptın ?  gibi  sorularla  değil,  bizzat  mahşer  alanındaki  hesap  gününde  kınama,  azarlama  ve  mahşer  halkına  ifşayı  da  kapsayan  bir  hesap  sorma  niteliğindedir.  Kur'anda  Kabir  Hayatı,  Kabir  Sorgulaması,  Kabir  Azabı  diye  kavramlar  yoktur. Sorgulamanın  ve  hesap  gününün  sahibi  sadece  ve  sadece  Yüce  Rabbimiz  Allah'tır.  Aksine  inanmak  ise  Allah'ın  bu  konudaki  pek  çok  ayetini  inkâr  etmektir  ve  küfürdür. Yukarıdaki  ayetlerde  kendilerine  elçi  gönderilenlerle  elçinin  bir  arada  zikredilmesi,  toplumdaki  önderler  ile  bunlara  uyanlar  arasındaki  bağlılığın  da  karşılıklı  sorumluluk  gerektirdiğini,  sorgulama  kapsamında  olduğunu  göstermektedir. Toplumlar  ve  o  toplumların  bireyleri,  tabi  oldukları  kişi  veya  Tarikat,  Cemaat,  veya  gruplar  ile  aralarındaki  karşılıklı  ilişki  sebebiyle  birbirinden  sorumlu  tutulacaklardır. Ne  var  ki,  sorgulananların  dünyada  iken  kendi  aralarında  kurmuş  oldukları  tüm  bağlar  ve  yakınlıklar  sorgulama  esnasında  ortadan  kalkacaktır.

MÜMİNUN  101 :  Artık  Sur’a  üflendiği  zaman,  işte  o  gün  aralarında  soy  sop  ilişkisi  yoktur,  kimse  kimseden  bir  şey  isteyemez  de.

RAHMAN  39  :  Artık  işte  o  gün,  ins  ve  cinn  /  bildik  bilmedik,  gelmiş  gelecek  hiç  kimse  bir  başkasının  günahından  sorumlu  tutulmaz.

ARAF  7  :  Ve  andolsun  onlara  bir  bilgi  ile  anlatacağız. Çünkü  Biz  uzakta  olanlar  değildik.

Bu  ayetlerle  hesap  gününde “  Onlara  bir  bilgi  ile  anlatacağız “  ifadesiyle  sorguda  önceden  kayıt  edilmiş  olanlarla  bütün  yaşananların  gösterileceği  belirtilmektedir.  Hesaplaşma  gününde  hiç  kimse  yaptıklarının  ve  yapması  gerektiği  halde  yapmadıklarının  unutulacağını  zannetmemelidir. Çünkü  Rabbimiz  ayette,  “ Biz  uzakta  olanlar  değildik “  yani  sizinle  beraber  olarak  sizi  sürekli  gözlüyorduk  ve  kayıt  altına  alıyorduk  demektedir.

KAMER  52 – 53  :  Ve  onların  işledikleri  her  şey  yazıtlarda  kayıt  altındadır. Küçüğün  büyüğün  hepsi  satır  satır  yazılmıştır.

KEHF  49  :  Ve  kitap  /  amel  defteri  konulmuştur. Suçluların  ondan  korktuğunu  göreceksin.  Ve  “ Eyvah  bize !  bu  nasıl  kitapmış  ki,  büyük  küçük  hiçbir  şey  bırakmadan  hepsini  saymış “  derler.  Ve  onlar  yaptıklarını  hazır  bulurlar.  Ve  senin  Rabbin  hiç  kimseye  haksızlık  etmez.

CASİYE  28 – 29  :  Ve  her  önderli  toplumu  diz  çökmüş  görürsün.  Her  önderli  toplum  kendi  kitabına  çağrılır. “ Bugün  yapmış  olduğunuz  amellerin  karşılığı  size  verilecektir.  İşte  bu  yüzünüze  karşı  hakkı  konuşan  kitabınızdır. Şüphesiz  Biz  sizin  yaptıklarınızı  yazdırıyorduk.”

İSRA  13 – 14  :  Ve  her  insanın  kendi  yaptıklarının  karşılıklarını,  ayrılmayacak  şekilde  boynuna  doladık.  Ve  Biz  kıyamet  günü  açılmış  bulacağı  kitabı  onun  için  çıkarırız. “ Oku  kendi  kitabını !  Bugün  kendi  zatın,  kendine  karşı  hesap  sorucu  olarak  sana  o  yeter ! “

Ayetlerde  konu  edilen  kitap,  insanın  tüm  amellerinin  kaydedildiği  kitaptır. Tıpkı  bir  uçağın  kara  kutusu,  bir  bilgisayarın  ana  belleği  gibi,  insanın  içinde  bir  yerinde,  südurunda  dürülü  kapalı  durumdadır. /  Beyine  yerleştirilmiş  biyolojik  mikro  cip  bellek  hücreleridir.  Ahirette  ise  bu  kitap  açılacak,  ekrana  taşınacak  ve  kişiye  “ oku  kendi  kitabını ! Bugün  kendi  zatın,  kendine  karşı  hesap  sorucu  olarak  sana  o  yeter “  denilecektir. Bir  tablet  ekranında  gösterilir  gibi  bütün  yaptıkları  veya  yapması  gerektiği  halde  yapmadıkları  bir  bir  kendisine  bizzat  gösterilecektir. Böylece  kişi  yargılama  için  kendisinden  başka  kimseye  ihtiyaç  olmayan  bir  mahkemede,  hem  sanık,  hem  tanık,  hem  savcı,  hem  de  yargıç  olacak  ve  kendi  kendisini  yargılayacaktır. ( Amel  Defterinin  Kayıtları  başlıklı  yazımızda  daha  geniş  bilgi  bulabilirsiniz.)

FUSSİLET  20  :  Sonunda  oraya  geldiklerinde,  onların  işitme,  görme  duyuları  ve  derileri  yaptıkları  şeyler  ile  ilgili  kendi  aleyhlerinde  şahitlik  ederler.

YASİN  65  :  Bugün  Biz  onların  ağızlarına  mühür  vururuz.  Bize  elleri  konuşur,  ayakları  da  kazandıkları  şeylere  şahitlik  eder.

NEBE  38 – 40  :  Ruh  ve  melekler  /  indirilmiş  ayetler  ve  vahiy,  tanık  olarak  saf  saf  dizildikleri  gün,  Rahman’ın  izin  verdikleri  dışında  hiç  kimse  konuşamaz.  Ve  o  izin  verilen  doğruyu  söyler.

Meleklerin  saf  saf  dizilmesi  ( Doğa  enerji  güçlerinin  işlevini  yerine  getirmesi )  Rabbimizin  insanları  sınaması,  artık  bir  şeyleri  öğretmek  için  değil,  dünya  ve  ahirete  tanık  oluşturmak  içindir. Kimse  hakkındaki  karara  itiraz  edemesin. Tıpkı  okullardaki  öğretmenlerin  öğrencilerini  sınava  alması  amacının  öğrencilerden  bir  şeyler  öğrenmek  olmayıp, sınava  giren  öğrencilerin  durumunun  belirlenmesi,  şahitlendirilmesi  olduğu  gibi. Bu  hesap  sorgulamasında  bu  nedenle  insanlar  için  kendi  nefsi,  eli  kolu  ayağı,  gözü,  derisi,  yakınları,  toplumu,  elçiler  ve  vahiyler  tanıklık  edecektir.

Hesap  Günü  Nelerden  Sorgulama  Yapılacak :

Hesap  günü  nelerin  sorgulanacağının  rehberi, Yüce  kitabımız  Kur'andır. İçerisinde  sonradan  sure  başlarına  eklenen  besmeleleri  saymazsak,  çelik  bir  binanın  sağlamlaşmasını  sağlayan  demir  bağlantıları  gibi  6234  ayet  bulunmaktadır. Bu  ayetlerle  insanlara  hayatı  boyunca  neleri  yapmaları,  neleri  de  yapmamaları  gerektiği  bütün  ayrıntıları  ile  apaçık  gösterilmiştir.  Aslında  bütün  insanlar  doğrudan  doğruya  kendilerine  bu  dünya  yaşamında  öğüt  olsun  diye  indirilmiş  olan  Kur'andan  sorgulanacaklardır. Sorgulama  esnasında  hazır  bulunacak  olan  Peygamberimizin,  eğer  yukarıda  Furkan  Sûresinin  30. ayetinde  belirtildiği  gibi  şikâyetçi  olduklarının  arasında  isek  işimiz  kolay  olmayacaktır.

ZUHRUF  19  :  Onlar  Rahman'ın  kullarının  ta  kendisi  olan  melekleri  de  dişi  saydılar.  Onlar,  onların  oluşturuluşuna  tanık  mı  oldular ?  Onların  tanıklıkları  yazılacak  ve  onlar  sorguya  çekileceklerdir.

ENAM  22  :  Ve  o  gün  hepsini  toplayacağız. Sonra  Biz  ortak  koşan  kimselere : “ Hani  nerede  o  gerçeğe  aykırı  olarak  inandığınız  ortaklarınız ? “  diyeceğiz.

NAHL  56  :  Ve  ortak  koşanlar,  kendilerine  rızk  olarak  verdiğimiz  şeylerden,  bilmedikleri  şeylere  pay  ayırıyorlar.  Allah’a  andolsun  ki  siz  uydura  geldiğiniz  bu  şeylerden  /  yalanlarınızdan  kesinlikle  sorgulanacaksınız.

NAHL  93  :  Ve  şüphesiz  ki  siz,  bütün  yaptıklarınızdan  sorgulanacaksınız. / Sorumlu  tutulacaksınız.

ANKEBUT  12 – 13  :  Ve  kâfirler  müminlere ; “  Bizim  yolumuza  uyun,  kesinlikle  sizin  günahlarınızı  biz  yüklenelim  dediler. “ Oysa  onların  günahlarından  ne  olursa  olsun  hiçbir  şeyi  onlar  taşıyıcı  değillerdir. Onlar  kesinlikle  yalancıdırlar.  Onlar  elbette  kendi  yüklerini  ve  kendi  yükleriyle  birlikte  nice  yükleri  de  taşıyacaktır. Ve  uydurup  durdukları  şeylerden  kesinlikle  sorgulanacaklardır.

ENAM  60  :  Ve  O  sizi  geceleyin  vefat  ettiren ;  Geçmişte  yaptıklarınızı,  yapmanız  gerekirken  yapmadıklarınızı  bir  bir  hatırlattıran,  gündüzün  elde  ettiğiniz  şeyleri  bilen,  sonra  adı  konmuş  süre  sonunun  gerçekleşmesi  için  sizi  kaldırandır. Sonra  dönüşünüz  yalnız  O’nadır. Sonra  O  yaptıklarınızı  size  haber  verecektir.

ENFAL  27 – 28  :  Ey  iman  etmiş  kimseler !  Allah’a  ve  elçiye  ihanet   etmeyin.  Bile  bile  kendi  emanetlerinize  de  ihanet  etmeyin.  Şüphesiz  mallarınız  ve  evlatlarınızın,  kesinlikle  imtihan  aracı,  sizi  dinden  çıkaracak  birer  varlık  olduğunu  ve  kesinlikle  de  Allah  katında  çok  büyük  ecir  olduğunu  bilin.

TEKASÜR  8  :  Sonra  o  gün  siz  nimetten  kesinlikle  sorgulanacaksınız.

Dünya  malı  ve  çocuklar,  genellikle  kişiyi  yanlış  yollara   sevk  eder. Kazanma  ve  koruma   hırsıyla   insanlar  birçok  yanlışa   yönelebilirler. Yapmaları  gerekeni  yapmaz,  veya  yapmamaları  gerekeni  de  yapabilirler.  Bütün  bunların  sorgulamalarda  ele  alınacağı  ayetlerde  belirtilmektedir.

BAKARA  284  :  Siz  içinizdekileri  açığa  vursanız  da  gizli  tutsanız da  Allah  onunla  sizi  hesaba  çeker.

Sonuç  olarak  insanoğlu,  bu  dünyadaki  yaşamı  sona  erdiğinde,  hesap  gününün  yegâne  sahibi ( Maliki  Yevmiddiyn )  olan  Yüce  Allah  tarafından  Mahşer  alanında  sorgulanacaktır. Allah'tan  başka  hiç  kimsenin,  meleklerin  dahi  sorgulama  yetkisi  yoktur. Bu  nedenle  kabirde  sorgulanma,  kabir  hayatı  diye  bir  şey  de  yoktur.  Bunlar  hadis  ve  rivayetlerle  ortaya  atılan  uydurma  varsayımlardır,  zanlardır. Hesap  gününde  elbette  ki  insanoğlu  önce  akıl  nimetini  kullanıp  kullanmadığından  olmak  üzere  kendisine  verilen  bütün  nimetlerden,  bu  nimetleri  nasıl  kullandığından,  bu  nimetlerin  karşılığını  Allah  yolunda  olarak  ödeyip  ödemediğinden,  nankörlük  edip  etmediğinden,  insanların  şımarıp  azdığı  şeylerinden  ve   tutkularından,  evlerinden,  Salat  etmenin  gerektirdiği  paylaşma,  yardımlaşma,  dayanışma,  dine  arka  çıkma  ve  destekleşme  çabaları  içerisinde  olup  olmadığından,  yanlış  melek  kavramlarıyla  Peygamber  de  dahil,  Evliya,  İmam,  Seyit,  Şeyh  gibi  insanları  veya  herhangi  bir  putu,  aracı  edip  Allah'a  ortak  koşup  koşmadığından,  emanetlerine  sahip  çıkıp  çıkmadığından,  sözlerinin  arkasında  durup  durmadığından,  yalancılıkla  insanları  kandırıp  kandırmadığından,  kullara  haksızlık  edip  etmediğinden,  kendilerini  doğru  yola  kılavuzlamak  ve  öğüt  olması  için  indirilen  Elçiye /  Kur’ana  uyup  uymadığından,  onu  terk  edip  etmediğinden,  dolayısıyla  hayatlarının  her  anından  Zuhruf  Sûresinin  44. ayetinde  "  Ve  şüphesiz  sana  vahyedilen  /  Kur’an,  senin  için  de,  toplumun  için  de  gerçekten  bir  öğüttür / zikirdir. Siz  ondan  sorgulanacaksınız. "  diye  yapılan  uyarıdan  dolayı  bir  kez  daha  hatırlatalım  Kur'andan  sorgulanacaktır.  Bundan  dolayı  insanoğlu,  önünde  zamanı  varken  hayatını  ona   göre  düzenlemeli,  bu  güne  kadar  yaptığı  hataları  süzgeçten  geçirmeli,  yanlışlarından  tevbe  edip  Allah'a  sığınmalı,  hiç  değilse  fırsat  buldukça  yarım  saatini  Kur'an  mealini  veya  Tebyinini  anlayarak  okumaya  ayırmalı,  Kur’an  ayetlerinin  gerçek  anlamını  ve  öğüdünü  bilmeli,  bu  bilinçle  Kur’anı  kendisine  rehber  edinmelidir.  Hesap  gününde,  insan  için  sadece  kendisinin  bu  dünyadaki  olumlu  çabalarının  karşılığının  olacağı  bilincinde  yaşamalıdır.  Allah'ın  selamı,  rahmeti,  bereketi  ve  hesap  gününde  kurtaracak  olan  Kur'anın  doğruları  sizinle  olsun !...

ALLAH  DOĞRUSUNU  EN  İYİ  BİLENDİR ! RAHMETİ  VE  KUR'AN  BİZE  YETER !...

Temel   Kaynak  :  HAKKI  YILMAZ  ( Tebyin  ül  Kur’an )

 

PDF GÖRÜNTÜLE PDF İNDİR

BAŞLIKLAR
TAKİP ET